Bölüm 22

2.7K 60 5
                                    

     Kış tüm hükmü ile sürmekte. Değişmeyen tek şey, soğuğun getirdiği sükut. Kasaba, karlar altında bir masal evrenine dönmüş....Herkes, kabuğuna çekilmiş. Yaşamın daha kolay hale geldiği, ısının normale döndüğü günleri beklemekte....Kasabanın tek kahvesi bile, hiç olmadığı kadar yalnız....

   Kar yüksekliği, diz boyunu aşmış....Bir de çıkan acı soğuk...Her yeri dondurmuş, cam gibi.... Kemal, yapacak bir şey bulamamanın sıkıntısıyla evden çıkmış, büyük bir macera yaşar gibi atlaya zıplaya, bazen de düşe kalka kahveye vardı. Kirpikleri buz tutmuş, yüzü beyaz mor karması, büyük kuzineye en yakın iskemleye çöktü. Ellerini harlaşmış alevlere tutup ovuşturmaya başladı. Bir yandan etrafı kolaçan etti. Laflayacak insan gerekti kendine. Boşuna...Kahveci Muhsin ve cılız çırağından gayrı kimse yok:

''-Kolay gelsin Muhsin! Bu kasabanın adamları sırra kadem basmış sanırsam!''

''-Malum kış! Evde pineklemeyi daha çok seviyorlar....''

''-Nereye kadar? Herhalde aylarca karılarının dizinin dibinde  oturacaklar! Ha ha ha ha!!!!''

Kendi söylediğine, kendi güldü, Muhsin'i de güldürdü.Yaşlı adam:

''-Getir hele bir çay! Okkalı olsun!''

Cılız çırak,işsizlikten bıkkın, yerinden fırladı:

''-Doldur usta! Hemen götüreyim!''

Musin güldü keyifle:

''-Ateş parçası mübarek!''

Kemal, deve kervanı geçirircesine, şıngır şıngır çayının şekerini karıştırdı. Höpürdeterek ilk yudumunun keyfini çıkardı:

''-Pek güzel olmuş! ''Geniş camlardan bir süre dışarıyı seyretti. Yüzü aydınlandı:

''-Muhsin! Gözün aydın! Günün ikinci müşterisi geliyor!''

 Kapı, gürültüyle açıldı. Ahmet, soğuktan uyuşmuş, daldı içeri. Aralarında anlaşmışlar gibi o da ilk önce kuzineye yöneldi. Az önce Kemal'in konakladığı iskemleye çöktü. Güldüler. İç güdüsel, aynı hareketler. Diğerleri gülüştüler. Ahmet, ne oluyor gibisinden aval aval baktı. Sonra kalktı, dünürü Kemal'in yanına oturdu....Hoşbeş sohbete giriştiler. Kemal:

''-Dünürüm, bebemiz nasıl?''

''-İyi, hızla büyüyor, evimizin coşkusu. Ne zamandır uğramadınız. Bir akşam hanımı, kızı al da gel. Bekleriz her zaman.''

''-Gülsüm biraz keyifsiz, soğuklara pek dayanıklı değil. Geleceğiz elbet, hep aklımızdasınız. Biraz iyi olsun, sizdeyiz.''

''-Her zaman başımızın üzerinde yeriniz var.''

Kemal, önemli bir şeyi hatırlamış gibi ciddi bir havaya büründü:

''-Muhsin! Tren kazası ile ilgili yeni bir haber var mı? Sen bilirsin.''

''-Geçende bir komitacı uğradıydı. Niyeti kasabamızı kontrol etmekti de aklım işleyiverdi birden. Ben de ondan haber alayım diye tren kazası nasıl olmuş diye sordum.''

''-Eee! Anlat!''

''-Anlatıyorum ya! Dinle! Kazanın sebebi buz tutan raylarmış. O yüzden çıkmış yoldan. Bir sürü ölü ve yaralı varmış ama, sağ kurtulanlar da olmuş .Kazayı geç haber almışlar, çok sapa bir yerde devrilmiş. Yardım da gecikmiş. Kurtulup ama, donarak hayatını kaybedenler olmuş bu yüzden.''

''-Vah vah!! İnsancıklar büyük felaket yaşamışlar.''

''-Sorma! Tesadüfen dağ köylerinde yaşayanlar görmüş olanları ilkin. Hemen askere haber uçurmuşlar da sağ kalanları kurtarmışlar. Yaralılar taşınmış hastanelere ama ,bir şey daha var ki insanı dehşete düşürüyor.''

SEVMEK ÇOK ZOR (1) (RUMELİ  YÜREĞİM)(TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now