Bölüm 24

2.6K 59 9
                                    

    Penka, köyün en güzel, en alımlı genç kızlarından biri. Bir anası bir de yavuklusu Boris var. Kaza sonrası kurtulanlar. rastgele evlere misafir edilmişlerdi. Cemal düşmüştü nasiplerine. Boris, bu genç adamı aslında hiç istemedi ama, sesini çıkarmadı. Kıskandı da.....O kadar güzel bir kalbi vardı ki aklındaki karanlık fikirleri hemen savdı. Penka'yı çok iyi tanıyordu, asla yanlış bir şey yapmazdı. Zaten yaza düğün edeceklerdi....Sonuçta yakışıklı olsa da o genç Türk, kısa bir vakit sonra gidecekti. Hem onların sevgisi çok güçlüydü. Kimse aralarına giremezdi ki....Saçmaladığını düşündü kıskanmakla, güldü geçti. Fakat içinde derinden derine duyduğu bir rahatsızlık vardı. Amma kuruntuluyum diye düşündü, yürürken....

Sarp, kayalık bir bölgede yaşıyorlardı. Dağların arasında ufak bir köy. Buraya gelmesi de zordu, buradan gitmesi de....Arazi sert....Ancak, bu katı koşullara alışkın kimseler yaşayabilirdi burada. Başkası edemez bu köyde. Uzun bacakları ile hızlı hızlı ilerledi. Ve artık yavuklusunun evine varmıştı. Kendinden emin, kapıyı hafifçe yumrukladı. Bekletilmeden kapı açıldı. Penka, her zaman olduğu gibi, güler yüzüyle karşıladı kendini:

''-Hoş geldin! Buyur!''derken, Boris'in Cemal'den rahatsız olduğunun farkındaydı. Onun içini rahatlatmak isteyerek, her zamanki gibi doğal ve sevgi dolu hareket ediyordu. Geniş odaya aldı genç adamı. Cemal, yere serilmiş, büyük bir yatakta uzanmakta. Bir köşede, Maika oturmuş, başlarını bekler gibi. Yabancı ile sevdiğinin yalnız olmadığını görünce sevindi Boris. Maika'nın  halini hatırını sordu. Cemal'in yanına oturdu:

''-Geçmiş olsun! Adım Boris. Penka'nın sözlüsüyüm.''

Cemal, duyduklarını beğenmemişti. Çok ağrısı varmış gibi yüzünü buruşturarak:

''-Kazayı biliyorsun, anlatmaya gerek yok. Ben de Cemal.''

''-Büyük tehlike atlattınız. Şimdi nasılsın?''

''-Daha iyi.''

''-Güzel. Sevindim. On gün sonra galiba, yeni bir sefer izni çıkacakmış.''

''-Bu iyi haber.''

''-O zamana kadar iyice toplarsın kendini. Sevdiklerine kavuşursun.''derken sanki Cemal'in ağzını arıyordu. Devam etti:

''-Genç, yakışıklı adamsın. Elbet bir bekleyenin vardır. Evli misin?''

''-Evli idim. İki ay olacak neredeyse, kaybettim kendisini, öldü.''

''-Bilmeden derdini deştim. Affet, çok üzüldüm!.''

''-Hayat!...Elden bir şey gelmiyor.''

''-Daha gençsin. Elbet unutulmaz ama ne edeceksin. Bir şekilde yaşamak zorundasın.''

''-Öyle....''derken Cemal düşünceli....

Bu konuşmaları Penka da ilgi ile dinlemiş, Cemal'in başına gelenlere üzülmüştü. Yüzünü yerden kaldırınca Boris ile göz göze geldiler. Belki  o an, ikisi de aynı şeyi düşünüyordu:''Böyle bir felaket sevdalarından uzak dursun. ''Sıcak sıcak baktılar birbirlerine. Cemal, yerinden doğrulunca toparlandılar:

''-Evden çıkmamızı yasak etmişler.''

Boris:

''-Evet. Sıkı sıkıya köylülere de tembih ettiler. Bir liste yaptılar. Kazadan kurtulan herkesi gönderecekler.''

''-Bizi istemiyorlar. Niyetleri kökümüzü kurutmak. Oysa biz asırlardır, dostça beraber yaşadık.''

''-Dünya değişiyor. Özellikle şu savaş her şeyi alt üst etti. Gerçi biz görmedik, yaşamadık ama sonuçları hepimizi etkiledi.''

Penka, lafa karıştı:

''-Eve gelip bana da tembih ettiler. Ev hapsi işte...''

''-Emirlere uyacağız, yaşantımıza da devam edeceğiz.''diyen Boris, genç kızın yanına sokuldu. Cemal tedirgin, hiçbir hukuku olmadığı halde bu durumu hasetle karşıladı. Yüzü bozum oldu. Ama diğerleri,kendi dünyalarında mutlu farkında bile değiller bu halin. Yatağında kıpırdadı, bilinmez bir ağrı gelmiş gibi huzursuz oldu. Kimse anlamıyor rahatsızlığını, sonunda:

''-İçim yanıyor, susadım ben!''dedi. Kendisi bile anlamlandıramadı bunu. Penka kalkınca sevindi, ayırmıştı işte onları. Yüzüne hain bir ifade yavaşça yayıldı. Sebepsiz bir takıntı olmuştu bu güzel kız kendisinde. Bencilce, ötesini düşünmeden, onu arzuluyordu....Bir bardak suyu geldi, nazlanır gibi oturdu,i çti. Boris, onun hissettiklerinden habersiz kalktı:

''-Gideyim artık. Sonra yine uğrarım.''

Penka, kapıya kadar uğurladı, yanağına bir öpücük kondurmayı da ihmal etmedi. Cemal fark etti bunu, kapıda fısıl fısıl muhabbetlerinden anladı, ne olduğunu. Uzandı tekrar, düşünmeye başladı kendince. Kızın tekrar yanına gelmesini bekledi...

     Bir kısım insanda bulunan hercailik, Cemal'de fazlası ile vardı. Bu gelgeç hali, bencilliği ile beslenince çok tehlikeli oluyordu. Heyecan diyordu buna, insanı ayakta tutan bir enerjiye benzetiyordu. Penka içeri girince gözleri parladı, içindeki şeytan ortalarında dönmeye başladı. Kötü niyetin en kıvrak figürleri ile ikisinin çevresinde oynamakta. Ağzı iyi laf yapardı:

''-Çok sıkıldım, gel de iki laf edelim!''derken, Maika'yı da yoklamayı ihmal etmedi.Y aşlı kadın, köşesinde uyukluyordu. Uygun zamanı yakalamıştı. Genç kız yatağına yakın, bir mindere oturdu. Onu,dinlemeye başladı. Cemal neler demiyordu ki!....Anlattı da anlattı. Bazen kız gülmekten kıvrandı. Bir ara sessiz kaldılar. Kızın gözlerine baktı, en dayanılmaz bakışlarla içine işledi. Adeta kanatsız bir melek, iyilik timsali oldu adam. Ellerini tuttu. Kasabasını, yaşamlarını,...

Abisini, Atiye'yi.......Bir ara hüzünlendiler.....Uzun sürmedi. Hiç susmadan, kızı laf tutsağı etti. Penka'ya değişik geldi. Hep çalıştıkları için bu zor dağ köyünde, duyguya değil, gerçeklere bakarlardı. Boris zaten pek konuşmazdı....Duyduğu bu güzel, süslü laflardan etkilendi. Ne kadar etkileyici, diye düşünmeye başladı. Keşke Yavuklusu da böyle güzel laflar etseydi!....Bir yakınlık hissine kapıldı. Çocuklaştı adeta. Adama yakın oldu....

    Cemal, aldığı tepkiden hoşnut,azimle devam etti, kızın gönlünü çelmeye. Aralarındaki mesafe eridi gitti. Kıza sokuldu, istekle dudaklarına yöneldi. Kız önce ürküp, uzaklaşmak için bir iki çırpındıysa da sonunda kendini bıraktı. Bu ateşli öpücüklere karşılık vermeye başladı. Adamın elleri, vücudunda dolanmaya başladı. Yatağına çekti kızı. Genç bedenin sıcaklığına gömülmeye hazırlandı ki:

''Penka!''

Maika'nın sesiyle kendilerine geldiler, toparlandılar.

''-Buradayım anne!''

''-Karanlık çökmüş, Mumu yak! Boris gitti mi?''

''-Gitti az önce.''

''-Dalmışım gene, hiç duymadım. Yemek hazırlayalım. Hasta da acıkmıştır.''

''-Hemen hazırlarım''diyen Penka, utandı yaptıklarından. Birden o eski soğuk mesafeyi getirdi aralarına tekrardan. Mutfağa geçti. Cemal, ortada kalakaldı. Öfkelendi:

''-Tam uyanacak zamanı buldu! Az daha uyusa bitmişti....''diye geçirdi içinden....Somurttu kaldı yerinde....Şimdi aynı kıvamı tutturmak için yine uygun zamanı beklemesi gerekiyordu. Genç kız, büyük bir tepsi içine hazırladığı yemekle geri döndü. Konuşmadan. Maika uykulu yorgun....Penka mahçup, Boris'e yaptığı yanlıştan suçlu....Cemal, hevesi kursağında kalmış, gergin....

    Sonrası tatsız geçti. Herkes yatağına çekildi. Penka, annesi ile beraber yattı tek yer yatağında. Genç adam da tek başına....Uyku tutmadı. Bir süre uyuyor gibi yaptı. Maika, uyusun diye bekledi. Fısıltı ile seslendi:

''-Penka!...Penka!....''

Cevap alamadı. Çoktan uyumuştu, anlaşılan. Beraber uyusak ne güzel olurdu diye düşündü....Ümitsiz bekleyişin sonunda daldı gitti....




SEVMEK ÇOK ZOR (1) (RUMELİ  YÜREĞİM)(TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin