Bölüm 61

2.2K 41 3
                                    

    Burası, yeni yeni gelişmeye başlamış, küçük bir şehirdi. Ama, tarım, sanayi, turizm yönünden parlak bir geleceği olduğunu kuvvetle belli ediyordu. Yerlisi, pamuk ve toprak zenginiydi. İmkanlar alabildiğine geniş. Kendi içinde kapalı, mütevazı....Yeni açılmış birkaç fabrika, işçi ihtiyacı içinde....Bunların yanı sıra, hemen her çeşit meyve ve sebzenin yetiştiği, bereketli bahçeleri de vardı....Kısacası, gelecek vaat eden, bir güzel yer....

     İlk günler çok zor geçti. İşe başlamak zaman aldı. Kendilerine verilmesi planlanan  evler henüz tamamlanmamıştı. O yüzden, geçici, pek de sağlıklı olmayan yerlerde kaldılar, bir müddet. Yıkık dökük, tam ev denemeyecek meskenlerde yaşamak kolay değildi. Yanlarında gizlice getirdikleri bir miktar güvenceye dokunmak istemediler. Ne olacağı belli değildi. Üç beş, güvence olup, ellerinin altında kalmalıydı. İşte bu niyetle Sali geçici işlerde çalışarak, karınlarının doymasını sağladı. Temizlik, tamir, inşaat,vs., ne bulduysa, her işi yaptı. Bunların geçici olduğunu biliyordu ama, en önemlisi, ailesi için her fedakarlığa razıydı. Durup dinlenmeden, hiç şikayet etmeden çalıştı, genç adam. Sevdikleri yanındaydı ya!....Gerisi olur giderdi. Akşam olup da o gariban eve gittiğinde, ailesini görünce tüm yorgunluğu uçup gidiyordu....Çok sevdiği karısına ve biricik oğluna sarılmak ise en büyük mutluluğuydu....

    O gün, başka bir sevinçle döndü eve. Ekmek, domates,  peynir, taze soğandan oluşan yükünü acele ile bıraktı ve içeri daldı. Coşku ile:

''-Evler, tamamlanmış. Yarın gidip kura ile yerlerimizi belirleyeceğiz.''dedi. Bu haber, evdeki herkesi neşeye boğmaya yetti.

     Türkiye Cumhuriyeti, belirlenen şehirlerde, göçmenler için konutlar yaptırmıştı. Çalışabilecekleri işler belirlemişti. Yeni hayatlarında, güçlü bir destek olmuştu, devlet eli. Bunun yanında birkaç hafta beklemenin ne sakıncası olabilirdi ki!?..Yüzüp yüzüp, kuyruğuna gelmişlerdi işte!....Yarın da yeni evleri belli olacaktı.Reyhan sevinçle:

''-Şükür! Bir ara korkmuştum, olmazsa diye!''

''-Neden? Devlet bize sahip çıktı. İş verdi, ev verdi. Arada biraz zaman alması doğal. Onca insan geldi, kolay mı?''

''-Haklısın ama, işte insan korkuyor bazen, işler ters giderse diye.''

Sali, devam etti:

''-Yarın sabah, beraber gideceğiz. Oradan da  fabrikaya geçip senin işlemlerini yaptıracağız.''

Reyhan, telaşlı:

''-Becerebilirim değil mi?''

''-Neden beceremeyeceksin ki?! Yaparsın. Zamanla öğrenirsin. İçin rahat olsun.''diye sözlerini bitirdi ve arayan gözlerle bakındı. Oğlunu aradı, dedesi ile oynadıklarını gördü, gülümsedi:

''-Neredeymiş, benim oğlum?!''demesine, Ali koşup, kendisine sarılarak cevap verdi. Anası ile babası mutlu.

Ayşe, dayanamadı, sordu:

''-Ev nasıl acaba? Sen gördün mü oğlum?''

''-Görmedim ana ama, bilenlerin dediklerine göre, güzelmiş. Bahçe içinde, genişçene.''

''-Gönlümüze göre versin Yarabbim! Ama.......''dedi de gerisi gelmedi. Sali, anladı anasının derdini. Kendi evini özlemişti. Arada böyle açığa vurup, belli ediyordu, hep memleketini aradığını. Hiçbir şey söylemedi, genç adam. Bu, ara ara gelen, hasret sancısının geçmesini bekledi. Babasına baktı; o, her zamanki gibi, dalgın ve suskun. Kasabalarından ayrıldıklarından beri, tuhaf olmuştu adam. Hiç konuşmuyor dese, yalan değil hani....Bu haline üzülse de elinden gelen tek şey, küçük bir çocuk gibi , onu avutmaya çalışmaktı. Gitti, sessizce yanına oturdu,sevgi ile sarıldı,babasına. Onun içindeki özlemin, birkaç damla yaş halinde yanaklarından süzüldüğünü gördü. İçi kötü oldu. Toparlandı hemen:

SEVMEK ÇOK ZOR (1) (RUMELİ  YÜREĞİM)(TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin