Bölüm 85

2.2K 37 0
                                    

     Cemal ve Elif, mutluydular. Ramazan'ı anlayabilen genç adam, onun suyuna gitmeyi öğrendi zamanla. Arada bir tartışmalar yaşansa da birkaç yılın ardından, ortak bir noktada buluşamasalar bile yakınlaşmayı az çok becerdiler. Aslında bunda en büyük pay, ilk torun sevinci oldu. Minicik bir oğlan yaşlı adamın tüm dünyası oluverdi. İçten içe sıkıntısını yaşadığı korkusu ve bu korkunun patlamaları olan tartışmalar bir anda bitiverdi. Yeni sıfatı ile dede Ramazan, çabucak yeni bir dünyaya kapandı. Torunu ve kendisinden oluşan, yumuşacık bir alem. Sevgi dolu...

       İlk başlarda bağıra çağıra Cemal ile gittikleri iş yerine hiç gitmez oldu. Çünkü artık en önemli işi torunuydu .İlk çocuğa isim koyma şerefi de kendine bahşedildi. Günlerce düşündü adam. Kendi torunu çok farklıydı ve ona layık ismi titizlikle seçmeliydi. Bazen saatlerce düşündü bazen de kitapları karıştırdı. Hiçbirini yakıştıramadı. Derken aklına parlak bir fikir geldi. Güçlü,herkesten farklı bir çocuk olarak gördüğü bebeğe, Atilla adını uygun gördü. Anlamı güzel,söylemesi ahenkli. Şarkı gibi, şiir gibi geldi, tekrarladıkça:

''-Atilla!...Atilla!...Atilla!...''

Bulduğu ismi, kendi aklını ,kendi zevkini, yine kendisi takdir etti:

''-Akıllı adamım. Güzel! Bu olsun! Dünyaya kafa tutan Bir hükümdar! Evet! Evet! Atilla tam istediğim gibi.

Kızı ve damadı da beğendiler.

   Ve bu işi öyle ciddiye aldı ki bebek ile aynı odayı paylaşmaya karar verdi. Kuluçkaya yatmış bir tavuk misali, mecbur kalmadıkça ondan ayrılmadı. Bu,Elif'in çok hoşuna gitti. Açıkçası babasından böyle büyük bir sabır beklemiyordu. Büyümesini bekledi dede, yine eşsiz bir sabırla. Birlikte yapacakları, yaşayacakları çok şey vardı kafasında. Kocaman bahçede top oynayacaklar, havuzda yüzecekler, saklambaç oynayacaklar, gezecekler......Bunları düşünmek bile neşeye boğdu ihtiyar yüreğini. Sonunda duaları kabul görmüş, bir torunla üstelik erkek bir torunla ödüllendirilmişti. Eşini kaybettiği andan itibaren yaşayamadığı ne varsa Atilla ile telafi edecekti...

      Cemal, bir bebeğin hayatlarını bu kadar güzel değiştireceğini hiç tahmin etmemişti ama bu durumdan gayet hoşnuttu. İşlerle boğuşurken bir de durmadan kayınpederinin gönlünü yapmaya uğraşmayacaktı. Artı enerji...Durmadan tekrarlanan ve canını sıkan konuşmalar bitmişti. Günde en az yirmi kere söylenen,''Kızımı üzme!''lafının tehditi geride kalmıştı. Keyfi yerine geldi. Ve düşünmeye başladı. Zamanla paralel giden değişime ayak uydurmak zorunluydu. Gerçi Ramazan kendi zamanına göre iyi bir sistem kurmuştu ama, devir hızla değişiyordu. Televizyonun her eve girmesi ,müşteriyi azaltmıştı. Hem Cemal'e göre daha saygın bir mekan oluşturmak gerekiyordu. Eğitimli, lüksü seven kişilerin gelebileceği çok farklı bir yerleri olmalıydı. Bu düşüncesini bir türlü kayınpederine açamamıştı genç adam. Atilla'nın evlerine getirdiği coşkuya dayanarak, bir akşam yemekten sonra konuya girdi:

''-Efendim, önemli bir konuda görüşmemiz gerek.''dedi ama, Ramazan bebek kucağında çok farklı bir alemde. Genç adam hafiften öksürerek, onun dikkatini çekmek istedi ve:

''-Babacığım duymadınız sanırım.''diye devam edince sert bir cevap aldı:

''-Atilla'dan önemli bir şey olamaz!''

Cemal:

''-İş yerinde değişiklik yapmamızın zamanı geldi. Günden güne müşteri azalıyor. Ben düşündüm ki....''Lafını bitirmeden Ramazan:

''-Amannnn!!..Ne yaparsan yap! Bizi batırma da!..''deyiverdi.

Cemal, kulaklarına inanamadı bir an:

SEVMEK ÇOK ZOR (1) (RUMELİ  YÜREĞİM)(TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin