6. Peki, Ya Bilge Ne Olacak?

6.1K 564 170
                                    

Ninesi ile konuştuklarını tekrar tekrar düşünen Bekir kararlı bir şekilde çalışma masasına doğru ilerledi. Hayatı eskiden ne kadar güzeldi. O kız ve babası gelene kadar en küçük çocuk olmanın tadını sonuna kadar çıkarıyordu. Önceleri yılda birkaç kez gördüğü için katlanması kolaydı sarı çıyana. Ama artık dayanamıyordu. Ya abisine ne demeliydi, kendi canı yerine elin kızını korumuştu. Artık Hüseyin'den de nefret ediyordu. Asıl onun Hüseyin diye bir abisi yoktu. Ancak bilmedikleri bir şey vardı Bekir hepsini halledecekti. Çalışma masasında işini bitiren Bekir büyük bir keyifle hazırlık yapmaya başladı.

Diğer taraftan Meryem Hanım ve Hasan Ağa odalarında yeni güne hazırlık yaparken bir taraftan da Bekir konusunu konuşuyorlardı. Oğullarını karşılarına alıp her konuyu tek tek konuşup halletmeye karar verdiler. Bekir'in aklına takılıp kalan her konuyu çözeceklerdi. Verdikleri kararın huzuruyla Bekir'in odasına gittiler. Kapıyı tıklatan Meryem Hanım oğluna seslendi ancak cevap veren yoktu. Hasan Ağa gülerek "Yine uyuyakalmıştır sıpa" diyerek odanın kapısını açtı. Gerçekten de Bekir yataktaydı, ancak bir terslik vardı. Yerde duran ilaç kutuları... Korkuyla oğluna yaklaşan Meryem Hanım oğlunu uyandırmaya çalıştı ancak Bekir hiç tepki vermiyordu. Ağlayarak kocasına bağıran kadın "Oğlumu kurtar Hasan" diye konağı ayağa kaldırdı.

Hastanede geçen acılı bekleyişten sonra doktorun yaptığı konuşmayla korkuları daha da arttı. Bekir'in depresyonda olduğunu ve onu her konuda dinleyip yargılamak yerine anlamaları gerektiğini anlatmıştı doktor. Oğulları canına kıymaya çalışmıştı ve yazdığı zehir zemberek veda mektubu ile aile ilk kez Bilge konusunda yanlış mı yaptık diye düşünmeye başlamıştı. Özellikle de Meryem Hanım bir çocuğunu daha toprağa veremezdi. Kocasına döndü son derece kararlı bir şekilde "Bilge evden gidecek" dedi.

Hüseyin ise bütün yaşananlardan dolayı şaşkındı. Kime üzüleceğini şaşırmıştı. Kardeşine kıyamadı. Küçük kalbi ölüme koşuyordu. Bundan sonra kardeşine daha iyi bir abi olmaya karar verdi. Peki ya Bilge ne olacaktı? İşte bunu bilmiyordu.

Hastaneden çıkıp evlerine dönen Kara ailesi oğullarının etrafında dönüyordu. Bekir ise suskundu, ta ki Bilge'yi görene kadar. Deli gibi bağırmaya başladı.

 "Beni bunun için mi kurtardınız? Ninemin evine gideceğim, sizi görmek istemiyorum."

"Sakin ol kara kuzum burası senin evin Bilge gidecek merak etme. Seni sokakta bulmadı anan aslan oğlum. Abin ve sen benim canımsınız o yüzden her şey senin istediğin gibi olacak sen merak etme".

Anasının sözleriyle sakinleşen Bekir "Söz mü ana" diye sordu. Annesinin gülümseyerek başıyla onaylaması üzerine şansını denemek istedi.

"Ninemi de geri getirin o zaman."

Evlat hatırına bunu da kabul etti Meryem Hanım. Kocasına dönüp "Oğlumu duydun Hasan üzmeyelim kuzumu" dedi.

Hatice kadını ve Bilge'yi yeni bir eve yerleştirmeye karar veren Hasan Ağa adamlarına bu konuyla ilgili emir verirken Bekir'in söze karışmasıyla Kemal'i aramaya karar verdi. Oğlu için yapamayacağı şey yoktu Hasan Ağanın.

Avukat Kemal konağa gelince Hasan Ağanın ondan istedikleriyle şaşkına döndü.

 "Sen bu kızın vasisi olmak için o kadar hile hurda yaptın şimdi bütün bu evrakları iptal edip çocuğu çöp gibi kapının önüne mi koyuyorsun Hasan Ağa?"

"Ne yapayım sen söyle Kemal evladımdan mı olayım? Yok öyle bir dünya. Bekir'im, o kıza çakıl taşı bile verirsen bu kez gerçekten kıyarım canıma kurtaramazsınız beni derken ne yapsaydım? Her anne baba gibi evladımı seçtim, ötesi yok."

Avukat Kemal verdiği kararla hızla ayağa kalktı. 

"Bundan sonra istesen de o çocuğu sana bırakmam Hasan Ağa. İstesen oğlunun haberi bile olmadan o garibana sahip çıkardın. Daha kaç zaman önce o benim kızım diyordun. Sana söyle..."

"Kes Kemal, kısa kes. Erkek adam bir söz verince tutar. Oğluma verdiğim sözü kapalı kapılar ardında çiğneyip geçemem ben. Ama ben kime anlatıyorum. Bu senin meselen değil o yüzden karışma canını yakarım."

Hatice nine ve Bilge ile  birlikte konaktan ayrılan Avukat Kemal arabasını evine doğru sürdü. Çaresizliğin en yalın halini yaşayan yaşlı kadına ve küçük kıza sahip çıkmaya karar verdi. Karısının merhameti iki günlük değil sonsuza kadar sürerdi, o yüzden gönül rahatlığıyla evine doğru yol alırken aklındakileri Hatice nineye anlattı.

Hatice nine ise artık kimseye inanmıyordu ki... Kendi evlatları bile sahip çıkmamıştı. Son zamanlarda evinin kirasını Mehmet oğlu ödemişti hep. Kimseden görmediği saygıyı kısa süre bile olsa Mehmet oğlundan görmüştü. O yüzden ne olursa olsun Bilge'yi son nefesine kadar bırakmazdı. Bakalım burada ne kadar kalacağız diyerek yeni evlerine küçük kuzusuyla adım attı.

Kara konağında ise sanki Bilge diye biri hiç var olmamıştı, ancak Hüseyin zaman zaman düşünüyordu. O çocuğun günahı neydi? Vicdanı geceleri onu rahat bırakmıyordu, fakat kardeşi aklına düşünce zaman içinde Hüseyin de Bilge'yi aklından sildi...

Geçen yıllar içinde Bekir mutlulukla büyürken, evladının gülen yüzüne bakan Hasan Ağa ve karısı bir kere bile vicdanlarını dinlemediler. Artık 23 yaşında olan Bekir'in üniversiten mezuniyeti Kara ailesinin mutluluğuna mutluluk katmıştı. Hasan Ağadan mutlusu yoktu iki oğlu da üniversite okumuştu. Anası eskisi kadar huysuz değildi. Hayatta istediği her şeye sahip sayılırdı bir iki ufak pürüz dışında, ama onlar da zamanla halledilir diye düşünüyordu Hasan Ağa. O zaman hayatları tamamen yoluna girmiş olacaktı ve bütün güzellikleri ailesiyle birlikte yaşayacaktı. Hasan Ağa böyle konularda hiç yanılmazdı, çünkü o iyi bir adamdı değil mi?

Bazı Hatalar Affedilmez!  (Tamamlandı)Where stories live. Discover now