37. Dünyanın En İyi Kuması

4.6K 441 294
                                    


"Bebeğime,

Bugün hayatımın en güzel günlerinden birini daha yaşıyorum. O kadar mutluyum ki anlat anlat bitmez. Bebeğim sana merhaba demek istiyorum. Bir süredir hissettiğim değişiklikler yüzünden hastaneye gittim. Babana söyleseydim daha o anda beni zorla hastaneye götürürdü.

O kadar şanslı bir bebeksin ki benim hiç sahip olamadığım baba sevgisine fazlasıyla sahip olacaksın. Babam hayatta olmasına rağmen ondan sevgi gördüğüm bir anı bile hatırlamıyorum. İsmim benimle dalga geçer gibi gelirdi o zamanlarda. Sonra baban girdi hayatıma. Mutluluğum, şefkatim, hasretim,umudum ve daha birçok şeyim oldu.

Şimdi seninle hazırlık yapacağız baban için. Senin haberini alınca ne tepki vereceğini hayal dahi edemiyorum. Hoş geldin hayatımıza güzel bebeğim.

                                                                                                                                                              Annen Sevgi Güven"


Gece odasına çekildiğinde annesinin kendisi için yazdığı defterin ilk sayfasını okuyan Neşe bütün sayfaları okumamak için kendi içinde savaş verdi. Defalarca ilk sayfayı okudu kendi durumuyla kıyasladı. Kendi bebeğine hiçbir zaman senin baban iyi ki ile başlayan cümleler kuramayacaktı. Sadece "Ne mutlu bana, sonunda öldü." diyebilirdi ki,  onu da yalnızca içinden dile getirebilirdi. Başka türlüsü mümkün müydü?

İstanbul'da oldukları süre içerisinde her gün Mehmet Ali Güven'in evini aradı aldığı cevap aynıydı. Hangi hastanede olduğunu söyleselerdi gidip bulacaktı ancak telefondaki kadın iki kelime konuşup telefonu kapatıyordu her seferinde.

Dikkatini çeken başka bir konuda Hasan Ağanın kıyıda köşede yaptığı telefon konuşmalarıydı. Bir seferinde birkaç kelime yakalamıştı. Bu adam neyin araştırılmasını istiyordu acaba?

"Dikkat edin kimsenin kulağına gitmesin" demişti Hasan Ağa.

Neşe'yi gördüğü anda konuşmasını sonlandırıp gülümsemişti. Her şeyin daha iyi olacağına dair bitmeyen vaatlerini sıralamıştı yine. İstanbul'a neden geldiklerini sorduğunda aldığı cevapla adamın kendisiyle dalga geçtiğine karar verdi kız.

"Bekir'in yaptıklarından uzaklaşman için" demişti adam.

"Bekir'in yaptıklarından değil asıl Bekir'den uzaklaşmam lazım benim bu insanlara bunu anlatamıyorum" diye söylenerek odasına çıkıp yine Mehmet Ali Güven'i aradı...

Geçen beş günün ardından Diyarbakır'a dönmek işkence gibiydi. Tek tesellisi yolladığı e-postalar yanıtsız kalmamıştı. Adım adım ilerlemesi lazımdı, ancak Mehmet Ali Güven'in sahip olduğu güce ihtiyacı vardı. Eve zorla giren adamlardan sonra atacağı adımlara dikkat etmesi gerektiğini daha iyi anlamıştı kız.

"Hoş geldiniz anneciğim. Hoş geldiniz babacığım verin elinizi öpeyim."

Sanki her şey yolundaymış gibi yüzünde güller açan Berfe'yi görmek Hasan Ağa ve karısına iyi gelmedi. Kızın kendilerine yaklaşma çabasını geri püskürten Hasan Ağa oldu.

"Yoldan geldik. Elimiz yüzümüz kirli gereği yok."

Kaynana ve kayınbabasından yüz bulamayan Berfe bozulsa da bunu belli etmedi ve içtenlikle Neşe'ye döndü.

"Sen de hoş geldin küçük anne. İstanbul yaramış sana yüzüne renk gelmiş. Bir daha ki sefere beraber gideriz inşallah. Sizin eviniz ne tarafta canım?"

Bazı Hatalar Affedilmez!  (Tamamlandı)Where stories live. Discover now