Bazı Hatalar Affedilmez! (Tamamlandı)

8. Değişen Duygular

Bekir'in aklında olan tek bir düşünce vardı, Bilge'yi bulmak. Hemen Avukat Kemal'i bulması için adamlarına talimat verdi. Vaktiyle yaptığı acımasızlık sonucunda sadece Bilge'nin bu evden gitmesine sebep olmamıştı. Bunun yanında babası ve Kemal amcasının arasının bozulmasına da neden olmuştu. Yaşanan tatsızlıklar sonucunda  Avukat Kemal ailesi ile birlikte İstanbul'a taşınmıştı. Artık babasının avukatı değildi. Her şeyi yoluna koyması gerekiyordu ama nasıl? Berfe ile konuşmaya ihtiyacı vardı. Güzel sevgilisi ona yol gösterirdi mutlaka. Berfe'yi düşününce içi mutlulukla doldu. Bu kız onu daha sakin ve anlayışlı biri haline getirmişti. İnatçı keçinin peşinde tam bir sene koşmuştu. O benim olacak olduktan sonra gerekirse on sene daha koşarım, diye düşündü.

Konakta ise her şey tekrar değişmişti. Emine Hanım artık kendi evinde yaşıyordu, fakat rahat durmuyordu. Kendi çocuklarının yerine yeğenlerinin mutluluğu ile ilgileniyordu sanki. Torunları mutlaka yeğeninin kızlarıyla evlenmeliydi. Bu yüzden yeğeni Hacer ile kafa kafaya verip ne yapabileceklerini düşündüler. Sonunda Hacer kocası Mahmut ile konuşup sanki kızları ile Hasan Ağanın oğulları arasında bir şeyler var gibi yansıttı. Üstüne de kattıkları ile kocasının sinirlerini zıplattı. Mahmut karısını daha fazla dinlemeyerek Hasan Ağanın konağına doğru yol aldı. Kapıdaki korumalara derdini anlatıp konaktan içeri girdi.

"Hasan Ağa oğullarının yaptığı bu rezalet nedir? Kızlarımın adını kirletmek nedir? Ağa çocuğu olunca fakirin namusuna göz dikmek bu kadar kolay mı?" diye bağıran adam karısından duyduğu yalanları tek tek anlattı. Bu yalanların esas kaynağını anlayan Hasan Ağa içinden annesine en güzel duygularını yolladı.

Mahmut'a yaklaşarak "Bu lafların doğru olsa bir dakika durmam oğullarıma gereken cevabı veririm. Şimdi haydi sana gidiyoruz. Bu işin aslını astarını hep beraber öğreneceğiz" dedi Hasan Ağa.

Sonra akşam yemeği için hazırlıkları kontrol eden karısına seslendi. Oğlu Bekir'i arayıp "Vereceğim adrese gel çabuk" diyerek, karısıyla birlikte Mahmut'un evine doğru hareket etti.

Gelen misafirlerle şaşıran Hacer sonunda kızlarının yağlı bir kapıya gideceği rüyasının gerçek olduğunu sanarak mutlulukla gelenleri içeri buyur etti.

Babasının ne yapmak istediğini anlayamayan Bekir şaşkınlıkla babasına bakakaldı. Oğlunun kulağına kısık sesle "Hayatında bir kez olsun lafa karışma babanı dinle" diyen adama kafasını sallayarak onay verdi. Bunca sene dinlemeden, anlamadan yaptıkları yüzünden yeterince utanıyordu zaten. O yüzden babasının söyleyeceklerini merakla beklemeye başladı.

Hasan Ağa, "Kızlarını da çağır bakalım Mahmut" dedi gür sesiyle.

Kızları Emine ve Helin'i çağıran Mahmut hala atamadığı siniriyle Hasan Ağaya bakıyordu.

Hasan Ağa kızlara bakarak "Demek oğullarım sizlerle gönül eğlendiriyor ha? O zaman söyleyiverin bakalım oğullarımla nasıl konuştunuz, nerede görüştünüz?" dedi hiç uzatmadan.

Emine Hanımın öğrettiği yalanları söyleyen kızlar Hasan Ağayı çok rahat bir şekilde yanıtladılar. Bunun üzerine Hasan Ağa tekrar sordu.

"Kesin telefonda da konuşmuşsunuzdur siz doğru mu?"

Helin hevesle "Evet" dedi.

"E, o zaman telefon şirketinden hem oğullarımın hem sizin telefon görüşme detaylarını isteyelim olur mu kızım?" diye soran adama herkes şaşkınlıkla baktı. Lafını henüz bitirmeyen Hasan Ağa tekrar sordu.

"Hüseyin'le konuşan hanginiz peki?"

Bu kez annesiyle aynı adı taşıyan kızın "Benimle" demesi üzerine gülmeye başlayan Hasan Ağa öldürücü sorusunu sordu.

"Emine kızım en son ne zaman görüştün Hüseyin'le bana onu de bakalım."

Emine dün konuştuklarını söyledi. Bunun üzerine Hasan Ağa da  "Peki, Hüseyin nerede?" diye sordu tekrar.

"Nerede olacak elbette İstanbul'da" diyen kızla Bekir gülmeye başladı.

Oğluna sert bir şekilde bakan Hasan Ağa kıza dönüp konuştu.

"Oğlumun hangi şehirde değil hangi ülkede olduğunu bil o zaman sana inanacağım elbette bir de telefon görüşmelerinizin ayrıntısı olacak."

Hüseyin'le belki en son çocukluklarında konuşan kız ne diyeceğini bilemedi. Yardım ister gibi annesine baktı. Hasan Ağa ise Mahmut'a dönüp annesinin başının altından çıkan yalanları anlattı tek tek.

"Bak Mahmut oğullarım sevdikten sonra zengin fakir ayırmam, ancak oğullarımı da anam için feda etmem. Bekir'imin gönlünde zaten biri var. Gerisi onlara kalmış. Vakti gelince ailelere hayırlı olsun demek düşer. Oğlum Hüseyin'e gelince o şimdi bırak İstanbul'u Türkiye'de bile değil. Bu lafların kaynağı anamdır. Daha önce kızlarınla oğullarım arasında bir şey olmamış o yüzden konakta çalışanların yanında konuşmak istemedim, ama bu iş olmaz Mahmut sırf anam istiyor diye kızlarınla oğullarımı evlendirmem. Bu son lafımdır. Bir daha bu konuda en ufak bir şey duyarsam işte o zaman bu kadar sakin kalmam bilesin. Haydi hayırlı akşamlar."

Mahmut inanılmaz derecede utanmıştı. Tek kelime edemedi Hasan Ağaya karşı. Öfkeyle kızlarına ve karısına baktı.

 "Madem evlenmek istersiniz, sizi ilk isteyene vereceğim şimdiden hayırlı olsun ve sen Hacer seninle görülecek hesabımız var."

Hasan Ağa ailesiyle evden çıkarken içeriden gelen sesleri umursamadı bile. Keyifle karısına ve oğluna baktı.

"Şimdi söyle bakalım oğul. Berfe kızımızı ne zaman isteyeceğiz? Bu konuda abinde tık yok. Umudum sensin.

Bekir her zaman olduğu gibi Berfe'nin adını duyunca eridi kaldı, ancak bu kez kafası mı, kalbi mi her neyiyse işte tam orasının yarısı Berfe derken diğer yarısı da Bilge diyordu. Yaptıklarını düzeltmesi gerekiyordu. Ne güzel bir çocuktu Bilge. 

"Allah var hayatımda kanlı canlı gördüğüm en güzel çocuktu" dedi kendi kendine. Sonra babasına döndü ve cevapladı.

"Bilge'yi bulmadan olmaz baba. Önce Bilge bulunacak. Sonra Berfe kısmı kolay."

Bilge'nin adını duyan ve onca saattir sessiz kalan Meryem Hanım ağlamaya başladı. Bir yandan da oğluna ve kocasına içindekileri söyledi.

"Sarı kuzum şimdi genç kız olmuştur. O kadar güzel bir çocuktu ki şimdi nasıl olmuştur Allah bilir, lütfen kızımı bulun bana."

Kara ailesinin üyeleri evlerine dönene kadar bir kez daha değişen duygularının etkisine girmişlerdi. Onca yıldan sonra yine konağın en önemli gündemi Nazlı Bilge Güven olmuştu...