85. Derin Bir Yalnızlık, Namuslu Geçinenler ve Zorbalar...

3.7K 399 435
                                    

Aydilge/Yalnızlık Masalı



Hüseyin'in Zerrin Hemşirenin boğazına sarılmasıyla birlikte Hasan Ağa, kadını kurtarmak için oğluna vurunca Hüseyin'in öfkesi kabına sığmaz oldu. Zerrin'i bırakıp hayatta yapmam dediği şeyi yaptı, babasına sıkı bir yumruk attı. Hasan Ağanın yediği yumrukla birlikte yere düşmesi üzerine Zerrin Hemşire çığlık attı. Yerde boylu boyunca uzanan adama bakan Hüseyin, bütün köprüleri yakmasına neden olan adama nefretle baktı.

"Sen, bir evladın utancısın Hasan Kara. Yapmam dediğim ne varsa sayende yapar oldum. Beni insanlıktan çıkardın. Sen nasıl bir adamsın ha? Senin torunun öleli kaç zaman oldu? Senin annen öleli kaç zaman oldu? Arkadaşımın emaneti diyerek canından can aldığını kızın ölümden kıl payı kurtulmasının üzerinden ne kadar zaman geçti? Peki, ya Bekir? Oğluna ne olduğunu hiç merak etmedin mi sen? Eski karının karnında çocuğuyla birlikte öldürüldüğünü öğreneli kaç zaman oldu da sen buradan uçkurunun peşinden koşar oldun? Yaşından da mı utanmazsın be adam?"

Korkudan köşeye sinen kadına bakan Hüseyin "Toplanıp gitmek için yarım saatin var. Eğer gitmem dersen senin hayatını kaydırırım. Hemşirelik yapamazsın hiçbir yerde. Açlıktan nefesin kokar yine de iş bulamazsın. Seni cümle âleme rezil ederim. Bunları göze alıyorsan meydan senin. Hasan Kara'dan fayda bekliyorsan onun daha kendine hayrı yok değil ki sana olsun."

Odadan hızla çıkıp aşağıya doğru bağırdı.

"Fatma abla, Dilan neredesiniz?"

Fatma'yı görünce "Yukarı gel abla," dedi. Odaya girdiklerinde "Şu kadının eşyalarını toplamasına gözcülük et sana zahmet. Evden değerli bir şeyler almasın," diyerek meydan okurcasına kadına baktı.

"Ben hırsız değilim."

"Hırsızlık sadece altın, para çalınarak yapılmıyor. İnsanların yuvasının üstüne çöreklenen ahlak yoksunu hırsızlara ne demeli?"

Hoş hangi yuvadan bahsediyorum ben diye düşündü Hüseyin. Zerrin Hemşire apar topar gittikten sonra Hüseyin çalışanlara gerekli talimatları verip tekrar Meryem Hanımın yanına gitti. Bir kenarda Çınar ile birlikte duran Bilge neler olduğunu anlamaya çalışmaktan vazgeçmişti.

"Benim Hasan Kara ile konuşmam lazım."

Çınar Bilge ile birlikte ayağa kalkınca "Lütfen, yalnız konuşmam lazım," dedi Bilge.

"En azından yukarıya birlikte çıkalım. Ben, sen çıkana kadar beklerim. Çıkabilecek sorunları yok sayamam. Tedbirli olmakta fayda var."

Çınar ile birlikte ağır ağır merdivenleri çıkan Bilge, üst kata gelince aylar önce ölüme koştuğu çatıya baktı. Bir süre yerinden kıpırdamadan duran kız derin bir nefes alıp Hasan Ağanın odasına doğru yürüdü. Kapıyı çalmadan girdiği odada pencere önünde oturan adamı görünce kapıyı kapattı.

"Çocukken seni nasıl da severdim. Babamla birlikte gözümdeki en mükemmel baba sendin. Şimdi bakıyorum da senin nasıl bir insan olduğunu bir türlü anlayamıyorum. Bu kadar kayıptan sonra nasıl bu pervasız olabiliyorsun? Hayatında bir kez olsun doğru bir şey yap ve bana, Berfe ile Helin'in nerede olduğunu söyle."

Pencereden dışarı bakmaya devam eden Hasan Ağa, bir kez bile bile Bilge'ye bakmadı.

"Onların nerede olduğunu bilmiyorum. En son Bekir'le birlikte çıktılar. O günden sonra bir daha buraya dönmediler. Ben bütün bu olanları..."

"Sen nefes almayı hak etmiyorsun. Baba olmayı hak etmiyorsun sen burada keyif peşinde koşarken yine gerçeklerden kaçıyorsun. Şimdi beni iyi dinle Hasan Ağa, sana kaçtığın gerçekleri en başından tekrar hatırlatacağım. Kaç kişinin ahını aldığını dinle..."

Bazı Hatalar Affedilmez!  (Tamamlandı)Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz