29. Anladığın Dilden Konuşalım

4.4K 435 81
                                    

Bu hikâyeyi okuyan sevgili arkadaşlarım oylarınız ve değerli yorumlarınız o kadar motive edici ki anlatamam... Oy veren ve yorum yapan arkadaşlarıma teşekkür ederim. 

Kapıdan dışarı adım attığı anda gökyüzüne doğru bakan Neşe bir an için gözlerini kapattı, her şeyin rüya olmasını diledi. Sonra ne tarafa gideceğine karar vermek için sağa sola bakarken onu gördü.

Kızın kafasından binlerce düşünce geçti. Kaç saniye sürdü özgürlüğüm? Dakika bile olmadı. Rüya olmasını dilerken kâbusum tam karşımda bana bakıyor. Kalbim neden bu kadar hızlı atıyor? Tek isteğim onun gebermesi acı çeke çeke gebermesi. Bu bıçağı neresine saplamam lazım bir daha bana dokunmaması için?

Üzerinde gecelikle göğsünden kan sızan kızı karşısında gören Bekir bir süre ne yapması gerektiğini bilemeden Neşe'ye baktı, baktı, baktı... ve harekete geçti. Kıza doğru adım adım yürümeye başladı.

Adamın kendine doğru yürümesiyle birlikte çığlık atan kız korkuyla az önce çıkmak için ölümü göze aldığı konağın kapısından içeri geri girdi. Kapıyı hızla kapatıp, sırtını yasladı. Dehşet içinde çalışanlara ve Hasan Ağaya baktı.

"Kapıyı açmayın."

O anda konak kapısının açılması için bekleyen Bekir ısrarla kapıya vurmaya devam etti.

Ağlama krizine giren kız "Lütfen kapıyı ona açmayın, lütfen" diye yalvardı.

Kapıda bekleyen kişinin oğlu olduğunu anlayan Hasan Ağa kızı sakinleştirmek için "Hadi kızım gel seni odana götüreyim merak etme onun burada işi yok" dedi.

Meryem Hanım yavaşça kızı kaldırdı ve merdivenlere doğru götürmeye başladı. Bir robot gibi kadına ayak uyduran kız girdiği odanın farkına varmadı bile. Odası dün gecenin iğrençliklerini yok etmek için toparlanmış bir vaziyetteydi.

Kızın yarasını merak eden Meryem Hanım kızın geceliğinin düğmesini açınca gördüğü derin kesik karşısında tepki vermemek için çabaladı.

Konak kapısının açılması ile içeri kızgın bir boğa gibi dalan Bekir babasına karşı öfkeyle konuştu.

"Karımı size emanet ederek gittim ben keşke gitmez olaydım. Karım gecelikle meczuplar gibi dışarda geziniyor. Üstü başı kan içinde."

"O sesini kes Bekir seni içeri aldığıma pişman etme beni. Kız senden kurtulmak için kendini öldürmekle tehdit etti bizi ne yapsaydık? Şimdi derdin neyse söyle ve git. Olaylar bu kadar taze iken kızın karşısına çıkman ne kadar doğru akılsız oğlum. Odama gel konuşmamız lazım..."

Geçen beş günlük süre içerisinde Neşe odasından hiç çıkmadı özellikle akşamları kapısını kilitledi. Odada tek yaptığı ailesinin ölümünden beri olan olayları sürekli olarak kafasında tartmasıydı. Bunun yanında kimseyle konuşmuyordu. Doğru düzgün yemek yemeyen kız en sonunda kafasını topladı ve Hasan Ağa ile buradan gitme konusunu ciddi bir şekilde konuşmaya karar verdi.

Hızla duşunu alıp, dişlerini fırçaladı ve üzerini giyindi. Saçlarını kurutmadan odadan çıkan kız merdivenlere doğru yürürken gördüğü çalışanlara tek kelime etmedi. Çalışma odasına gittiğinde masa başında bir takım kâğıtları inceleyen adamı görünce titrek bir sesle konuşmaya başladı.

"Hasan Ağa konuşabilir miyiz?"

Kızın sonunda odasından çıkmasına sevinen Hasan Ağa sakin bir şekilde eliyle koltuğu gösterdi.

"Gel kızım konuşalım."

"Ben gitmek istiyorum Hasan Ağa çok düşündüm burada olmaz artık. Sizin iyi niyetiniz bana zarar vermekten başka bir işe yaramadı. Oğlunuzu ikna edin benim için boş ol demek zor değil, ancak buradan gittiğimde her köşeden biri çıkacak korkusuyla yaşayamam ben. Onun gönüllü bir şekilde benden ayrılmayı kabul etmesi lazım."

Bazı Hatalar Affedilmez!  (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin