84. Hırkayı Başına Çekmekten Vazgeç

3.6K 459 334
                                    

The Kays Lavelle/The Hours

Uzun süren rahatsızlığım sebebi ile bir süredir düzenli olarak bölüm paylaşamadım. Kusura bakmayın. Finale geri sayım yaparken bundan sonra düzenli bir şekilde bölüm paylaşmak umuduyla, herkese iyi okumalar...

 Finale geri sayım yaparken bundan sonra düzenli bir şekilde bölüm paylaşmak umuduyla, herkese iyi okumalar

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Çınar, acı çeken yüzünü gizlemeden oğlunu kucağına almak için bekleyen Bilge'ye karşı hissettiği birbirinden karışık duygularla boğulduğunu hissetti. Karşısında oğlunu canavarca hislerle hareket eden insanlar yüzünden kaybetmiş talihsiz bir anne vardı. Bir daha ki celsede büyük ihtimalle kendi de oğlunu kaybedecekti. Nasıl koruyor akıl sağlığını ben olsaydım buna sebep olan herkesi öldürürdüm diye düşündü. Bilge ise Çınar'ın düşüncelerinden bihaber umutla bebeği kucağına almak için bekliyordu. Umutla küçük çocuğun yüzüne baktığında tıpkı gözlerinden aşağı dökülen yaşlar gibi kolları da iki yanına düştü. Kendi bebeğinin başına gelenlerin acımasızlığı ile sınanan ruhu isyan ederek Bilge'yi ait olduğu acı denizinde hızlı bir şekilde dibe çekti. Karşısında gördüğü bebeğin kendi oğlu olmadığının bilincine varan genç kız tek kelime etmeden arkasını dönüp günlerdir kaldığı odaya yöneldi. Canan ise üzüntüyle başını salladıktan sonra Bilge'nin peşinden gitti. Yalnız kalmak isteyen Bilge, Canan ve Çınar'ı umursamadan kaldığı odanın kapısını kilitledi. Odadaki boy aynasının karşısında kıyafetini göğsünün altına kadar sıyıran Bilge, dümdüz olan karnına bakınca dışarıdan rahatça duyulacak kadar şiddetli bir şekilde ağlamaya başladı. Kapının diğer tarafında kendine yalvaran Canan'ı duymadı bile...

"Bilge, ablacığım izin ver de yanına geleyim."

Bilge, gece boyunca düşündü. Saati umursamadan Hüseyin'i aramak istediğinde telefonunun olmadığı aklına geldi. Yavaş adımlarla tekrar odasından çıkıp kararsız bir şekilde sağa sola bakındı. İçinden gelen dürtülere engel olamayıp bugün gördüğü bebeğin odasını aramaya başladı. Koridorun ucundaki odaların kapılarını tek tek açan Bilge, en sonunda içinde beşik olan odayı görünce gülümseyerek yavaşça odaya girdi. Beşikten destek alarak bir süre uyuyan çocuğu izledi. Daha sonra usulca elini uzattı. Gözlerini kapatıp bir süre bebeğin saçlarına dokunmadan bekledi. En sonunda korkularını yenip uyuyan çocuğun saçlarına dokunduğunda hızla gözlerini açtı. Elinin altındaki saçların yumuşaklığı karşısında büyülenmiş gibi kalakaldı. Uyumadan önce oğlunu son bir kez kontrol etmek isteyen Mehmet Çınar ise sesini çıkarmadan bu sahneyi izledi. Tuncer'in ailesinin açtığı velayet davasında sona yaklaştıkları için içini saran kasvet duygusuyla karşısındaki kızı daha iyi anladığını düşündü. Oğlunu kaybetme riski çok yüksekti. Sonuçta aralarında soybağı yoktu. Tuncer'in ailesinin özellikle de abisinin sağladığı koşulların mahkeme tarafından dikkate alınacağını avukatı söylemişti. Aniden arkasına dönen Bilge ağlamaktan kızarmış gözlerini Çınar'ın gözlerine sabitledi.

""Helin ve Berfe'yi beni yaktıkları ateşle yakmak istiyorum. Meryem Kara'yı da aynı şekilde incitmek istiyorum. Hasan Kara'nın tıpkı benim gibi çaresizlikle kıvranmasını istiyorum. Emine Kara ile çocukluğumun yüzleşmesini yapmak istiyorum. Bütün bunları yapınca da finali Bekir'le kapatmak istiyorum. Bu beni kötü bir insan yapar mı? Çok fazla insanın kanını ellerimde hissetme hevesim var. Kara ailesinin evini içindekilerle birlikte yakmak istiyorum. Hep kötü şeyler istiyorum artık. Belki o zaman içimdeki yangından daha büyük bir yangın sayesinde acım bir nebze olsun diner. Ayperi abla olayı yargıya taşıyalım diyor, ama benim kafam çok karışık. Ne yapmalıyım? Üstelik telefonumda yok."

Bazı Hatalar Affedilmez!  (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin