28. Özgürlük

4.3K 418 106
                                    


Konaktan içeri giren Bekir avluda kendini bekleyen babasıyla karşılaştı. Hiçbir şey demeden odasına doğru yürümeye başladı.

"Nereye gidiyorsun Bekir Ağa?"

Can sıkıntısıyla oflayan Bekir babasını yanıtladı.

"Baba yeterince canım sıkıldı zaten bir de sen üstüme gelme Allah aşkına."

"Prensimiz nasıl isterse. Sen yak, yık, dök nasıl olsa baban arkanı toplar değil mi? Yalnız bu kez yanlışın o kadar büyük ki, yaptığın pisliği öğrendiğimden beri defalarca alnının ortasından vurmayı düşündüm."

"Vur baba böyle sakin durunca hiçbir şeyi umursamadığımı mı düşünüyorsun? Ben bittim baba kendimden ne kadar nefret ettiğimi anlatacak kelimelerim yok. Ben bu kıza zarar vermekten başka hiçbir boka yaramayan şerefsizin tekiyim. O yüzden vur baba.

"Ulan şerefsiz gebermeyi bile beceremeyen şerefsiz bu ev sana yasak artık. O kız ne zaman seni affeder o zaman bu kapıdan girersin yoksa bu kapıdan giremezsin. Şimdi defol gözüm seni görmesin."

Babasının kendisini evden kovmasına inanamayan Bekir "Bu kadar basit mi baba? Beni evden kovduğunu annem duyunca izin verir mi sanıyorsun, sana pişmanım dedim, ancak karıma kendimi uzaktan nasıl affettirebilirim buna bir cevabın var mı?"

Kocası ve oğlunun konuşmalarını kenarda sessizce dinleyen Meryem Hanım oğlunun pişmanlıkla pişkinlik arasında ki çizgide gidip gelmesine dayanamadı daha fazla.

"Baban az bile söyledi. Çocukluğundan beri her zaman senin üstüne titredik. Sana gösterdiğimiz anlayışın onda birini bile görmedi abin. Bak abin nerede? Senin bitmez, tükenmez sorunların yüzünden oğluma neredeyse iki senedir hasret kaldım. Abin senin yüzünden gitti Bekir. Sırada Neşe var diyorsan orada dur oğlum. Bir kez feda ettim o kızı bir kez daha onu ezip geçeceğimi sanıyorsan yanılıyorsun. Yazıklar olsun sana."

Annesinden istediği desteği bulamayan Bekir kızgınlıkla konuştu. 

"Ben gidersem karım da benimle gelir. Onun yanı benim yanım anladınız mı? Dinde bunu böyle buyuruyor."

Duydukları ile zıvanadan çıkan Hasan Ağa oğluna defalarca vurdu, suratına tükürdü.

"Din öyle buyuruyor ha? Din ne zamandan beri zalimin yanında Bekir? Allah belanı versin, senin gibi evlat olmaz olsun Bekir."

Normalde böyle bir tabloya sessiz kalamayan Meryem Hanım sessizce ağlayarak kendi kendine konuştu. Babasının sinirinin geçmesini bekleyen Bekir hareket etmeden babasının tokatlarını karşılıyordu.

"Sen hastasın Bekir yaptığın şeyin sonuçlarının farkında bile değilsin."

Babasının son lafının ağırlığı altında gözleri dolan Bekir "Ben hasta değilim" dedi.

"Hastasın sen, hastanın önde gidenisin."

Babasından yediği tekmeyle yere düşen Bekir dakikalarca yerinden kalkmadan ağladı.

"Pişmanım baba çok pişmanım. Allah belamı versin onun bana naz yaptığını sandım. Hayatım boyunca hiç böyle bir şey görmedim. Daha önce hiç..."

"Daha önce sadece fahişelerle düşüp kalktığın için bilmemen doğal" diyen Hasan Ağa adamlarına seslendi.

"Mustafa gelin buraya, alın bu serseriyi evimde istemiyorum."

"Baba bunu yapamazsın."

Oğlunu dinlemeden sakin adımlarla merdivenlerden çıktı Hasan Ağa karısına dönüp konuştu.

Bazı Hatalar Affedilmez!  (Tamamlandı)Место, где живут истории. Откройте их для себя