65. Milgram Deneyi ve Kötülüğün Sıradanlığı...

3.9K 456 169
                                    


"İstanbul nasıl bir yer? Orada beni severler mi anneciğim? Arkadaşım olacak mı? Orada deniz var dedin. Orayı sevmezsek evimize geri dönelim mi anneciğim? "

"Evimiz artık İstanbul'da ayrıca seni çok seven arkadaşların olacak kuzum. Ayperi teyzen şimdi bizi bekliyor. Onu göreceğin için mutlu değil misin?"

Gözleri dolan Mehmet Kemal "Ama Canan teyzem uzakta kaldı evimize dönelim ben, Canan teyzemi özledim" dedi.

Bilge saçlarını öptüğü oğluna "İstanbul'da Canan teyzen yok ama başka güzel şeyler var" diyerek Mehmet Kemal'in üzüntüsünü yok etmeye çalıştı.

Mehmet Kemal heyecanla annesine sarıldı.

"Gerçekten mi anneciğim? Orada baba da var mı peki?"

Bilge boğazına takılan yumruyla ağlamamak için kendini zor tuttu. O vicdan yoksunu adam, kalbinde açılan yaraların sahibi olmuştu hep. Güç almak için oğluna sevgiyle sarıldı ve istemediği halde Bekir'i düşünmeye başladı. Bekir burada olsa ne olurdu? Oğlunu korku ve endişe ile büyütürdü kesin...

"Anneciğim beni dinlemiyorsun, yoksa beni sevmiyor musun?"

Dudağını sarkıtmış dolu dolu gözleriyle annesine bakıyordu Mehmet Kemal'i. Oğlunun üzülmesine dayanamayan Bilge hemen oğluna sarılmak istedi, ancak Mehmet Kemal anlamadığı bir şekilde Hasan Ağanın kucağındaydı. Oğlunu, Hasan Ağadan almak için koltuktan kalkmak isteyen Bilge bir türlü açılmayan emniyet kemeri yüzünden Hasan Ağanın kucağında kendinden adım adım uzaklaşan oğlunu kurtaramıyordu. Boğazı yırtılırcasına defalarca "Oğlum" diye bağırdı.

Aniden gözlerini açan Neşe, deli gibi "Oğlum" diye bağırdı. Yerinden doğrulamak istediğin de vücudundaki ağrılar yüzünden rahat hareket edemedi bile.

" Tıpkı benim gibi sende kötü rüyalar görüyorsun. "

Bir an nerede olduğunu anlayamayan Neşe başını sesin geldiği tarafa çevirdiğinde Bekir'i gördü.

Hala Diyarbakır da olduğunu anladığı için Bekir'i umursamadan ağlayan Neşe, elini karnına götürüp oğlunun varlığından güç almak istedi. Oğlunun altı yaşındaki halini görmek Neşe'yi aşırı duygusal yapmıştı. Bir süre sessiz bir şekilde ağladı. Sakinleştiği zaman da sandalyede oturan Bekir'e cevap verdi.

"Çok güzel bir rüya gördüm, oğlum ve ben vardık. Sonra baban geldi ve rüyam karabasana dönüştü."

Neşe'nin yattığı yerden söylediklerine gülen Bekir "Babam konusunda aynı fikirdeyiz. Karabasan gibi insana huzur vermiyor hiç" dedi.

Neşe'nin tekrar konuşmasını bekleyen Bekir, kızdan ses çıkmayınca konuşmaya devam etti.

"Sana ne desem boş farkındayım. Ama bir karar aldım. Sen ve ben buradan gideceğiz. Ne olursa olsun gideceğiz. O zaman her şey daha iyi olacak gör bak."

Bekir'in politikacılar gibi her seferinde farklı vaatler vererek konuşmasına dayanamayan Neşe kendini zorlayarak yataktan kalktı.

"Yardım..."

Bekir'in kendisiyle tekrar banyoya gireceği düşüncesi Neşe'nin kanını dondurmuştu. "Hayır, gerek yok."

Neşe, Bekir'in sözünü yarım kestiği için sorun çıkmasından korksa da Bekir tek kelime etmedi.

Yatağın kenarına bırakılmış çantasından kıyafet ve iç çamaşırı alarak ağır adımlarla banyoya gidip kapıyı kilitledi. Aynada gördükleri yüzünden üzüntüyle gözlerini kapatan Neşe karnında hareket eden oğluyla konuşmak için gözlerini açtı.

Bazı Hatalar Affedilmez!  (Tamamlandı)Where stories live. Discover now