24. Cennette Gezinti

4K 417 67
                                    

Konağın huysuz ziyaretçisinin sesini duyan Meryem Hanım "Hoş gelmişsin Emine Hanım, lakin bir kez de gelişin güzel olsun" diyerek kaynanasını karşıladı.

"Çocuğumun başını yakmanıza izin vermem gelin. O şeytanın dölü çocuğumun sonu olacak. O hayırsız yüzünden atasını bile sildi Bekir'im. Allah bana o uğursuzun bu konaktan seni attığı günleri göstersin tez zamanda, ancak bunu ne kadar istesem de torunuma kıyamıyorum. Çağır onu bana."

"Sakın kadın sakın yaşlı falan demem ayağımın altına alırım seni. Bunca sene bana yaptığın her eziyete çocuklarım için katlandım, ama artık yeter. Üstelik çocuklar asıl şeytanın sen olduğunu çoktan gördü. O yüzden edebinle oturacaksan buyur yoksa kapı orada."

"Sen kimin evinden kimi kovarsın. Bu ev benim..."

"Bu ev vaktiyle senin kocanın eviydi, ancak artık benim kocamın evi. Çocuklarımın evi ve ben hanemde huzursuzluk yapacak yılan istemiyorum. O yetimin günahına çok girdin sen. Onunla birlikte oğlumun da günahına girdin."

"Bu burada kalmaz gelin gün senin günün sanıyorsun ya bugünü hiç unutma sen, çünkü o kız sizi yakıp yıktığında karşına geçip güleceğim."

Eve erken gelen Hasan Ağa, geçen onca zamana karşın dilindeki zehrin daha da fazlalaştığı annesinin konuşmalarına inanamadı. Daha fazla rezillik çıkmasın diye annesini uyarma gereği hissetti.

"Ana yeter lafı sana hiç mi bir şey ifade etmiyor. Çalışanlara rezil ettin bizi. Bekir gelmeden git artık. Çocuklar seni evine bıraksın."

Annesinin daha fazla konuşmasına izin vermeden odasına çekilen Hasan Ağanın arkasından bakakalan Emine Hanım gitmesi gerektiğini anladı. Nasıl olsa öyle ya da böyle geri gelecekti, şimdi torununu kızdırmasa iyi olurdu.

Hasankeyf gezisinden sonra eve dönen Neşe keyifle gün içinde yaptıklarını Meryem Hanım ve Hasan Ağaya anlatıyordu. Sohbete katılan Bekir kıza sarılıp "Hanımefendiye kalsaydı Batman'dan ayrılmayacaktı. Zorla eve getirdim" dedi.

"Neden oradan gelmek istemedin kızım?"

"Valla Hasan amca orada hayatımda yediğim en güzel ciğeri yemiş olabilirim. Hatta mümkünse Xalo Heyran yakınlarında yaşayabilirim."

Kızın söylediklerine aile üyeleri kahkahalarla karşılık verdi.

"Canın kadayıf isteyince ne yapacaksın Neşe Hanım?"

"O zaman da buraya gelirim Bekir Efendi."

"Ne efendi tekrar söyle bakalım" diyerek kızı gıdıklamaya başlayan Bekir, babasının sesiyle durmak zorunda kaldı.

"Çocuğumu nefessiz bırakacaksın Bekir Efendi rahat dur. Canı tatlı isterse tatlı, ciğer isterse ciğer alacaksın benim güzel kızıma."

Uzun zamandır ilk defa aitlik hissine kapılan Neşe hızla yerinden kalkıp yaşlı adama sarıldı ve adamın artık duymaktan ümidini kestiği sihirli kelimeleri söyledi.

"Sen bir tanesin Hasan baba."

Odada oluşan sessizlik tamamen memnuniyetin habercisiydi. Her şey yavaş yavaş yoluna giriyordu.

Nikâh günü geldiğinde okunacak mevlit için çeşitli hazırlıklar yapılmıştı. Resmi nikâhla birlikte gençlerin istediği gibi bir düğün olmasına karar vermişlerdi. O yüzden dini nikâhın hazırlıklarını kendi istediği gibi yapıyordu Meryem Hanım.

"Artık evli bir kadınsın Neşe Hanım onun için oturmana kalkmana dikkat et."

Bekir'in cümlesiyle bir anda sinirlenen Neşe "Peki ya sen Bekir Efendi sen de oturmana kalkmana dikkat edecek misin? Daha nikâh kıyılalı bir saat olmadı sen bana ne diyorsun. Sen demesen ben oturup kalkmasını bilmiyor muyum yani?"

Kıza şaka yapmak isterken kırdığını anlayan Bekir hemen alttan alarak karısından özür diledi.

"Özür dilerim güzelim. Ben sadece sana şaka yapmak istemiştim. Elbette sen nerede nasıl davranacağını çok iyi biliyorsun. Güzel gözlü karım benim. Hadi gülümsemeni esirgeme kocandan."

Bekir'in söylediğiyle tebessüm eden kız sordu.

"Of Bekir sus artık. İşin gücün beni utandırmak."

Kızın saçlarını okşayan Bekir, kimse duymasın diye kızın kulağına doğru eğilerek "Emredersin karıcığım. Seni bir daha utandırmam söz" dediğinde kız gülmeye başladı.

Edilen dualar, yenilen yemekler ve tebriklerden sonra akşam herkes kendi odasına çekildi. Bu durumdan şikâyetçi olan tek kişi ise Bekir'di. Nasıl olsa sırası gelecek diye kendini teselli ederek uyuyakalan Bekir, sabah olunca soluğu kızın odasında aldı.

Duştan çıktıktan sonra giyinmeye çalışan kızı iç çamaşırlarıyla gördüğünde aklını yitireceğini sandı Bekir ve arsız bir şekilde utanmadan kızı inceledi. Küçük karısının vücudu inanılmaz derecede orantılıydı. Üstelik üzerindeki su yeşili dantelli takım Bekir'in aklını onlarca fikirle doldurdu.

Bekir'i bir anda karşısında görünce donup kalan kız ise hemen dolap kapağının arkasına saklandı.

"Kapıyı çalmadan girdin Bekir lütfen çık giyinmem lazım."

"Kızım sen ne diyorsun ben senin kocanım artık benden saklanma gel biraz daha bayram etsem gözlerim."

"Az daha bu odada kalırsan o gözlerini oyarım çık şimdi."

Karısının hırçın halleri Bekir'i daha çok ateşlemekten başka bir işe yaramadı.

"Tamam, karıcığım. Sen nasıl istersen öyle olsun. Hazırlan seni gezmeye götüreceğim" diyerek odadan çıkan adamın arkasından derin bir nefes alan kız hızla giyindi.

O günden sonra Bekir, bir daha asla kızın odasına habersizce girmedi. Her gün gezdiler, eğlendiler. Neşe istiyor diye çevre illeri bazen günübirlik bazen de orada birkaç gün kalacak şekilde gezdiler.

Bu geçen zaman içinde Bekir, sadece kızı istediği gibi dudaklarından öpebilmişti. Fırsatını buldukça da öpücüklerinin hem süresini hem de sayısını arttırmayı başaran Bekir, hedefine emin adımlarla yürüyordu. 

Neşe için inanılmaz derecede renkli ve güzel geçen günler yaşayacağı daha da güzel yarınların habercisiydi. Artık Bekir'den eskisi gibi çekinmiyordu. Adam usul usul kızı kendine alıştırmıştı. Adam dokunduğunda, sarıldığında ya da öptüğünde eskisi gibi tedirgin olmuyordu. Üstelik iki hafta sonra yurt dışına gitmek için hazırlık yapmaya başlayacaklardı. Gittiği yerde yanında tanıdık bir insan olacağı için korkuları azalmıştı Neşe'nin.

Böyle geçen günlerin sonunda bir akşam üzeri eve gelen telefonla Hasan Ağa Silvan'da kaza yapan samimi arkadaşlarından birinin haberini aldı. Hemen yola çıkan Hasan Ağa ve karısı arkadaşlarının ısrarı sonucunda gece yola çıkmak yerine Silvan'da kalmayı tercih ettiler.

Bekir aldığı haberle keyifle gerindi. Bu gece küçük karısını ziyaret etmeliydi. Kaç gündür cehennemi yaşıyordu artık cennette gezinti vakti gelmişti...

Bazı Hatalar Affedilmez!  (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin