80. Hayat Devam Ediyor

3.4K 442 333
                                    

Lindemann / Yukon

Arkadaşlar bir süredir rahatsız olduğum için gözden kaçan hatalar olabilir. Kusura bakmayın. Daha sonra inşallah uygun bir zamanda düzenlerim... 


"Canan, sen doktorsun ve Bilge'nin durumunu bize anlayabileceğimiz bir şekilde anlat."

Ağlamaktan gözleri kanlanan Canan "Durumu iyi değil Ayperi. Yoğun bakımdan çıksa bile iyileşmesi aylar sürecek. Olması gereken ameliyatlar var. Ayrıca kırıkların iyileşmesi lazım, daha sonra fizik tedavi süreci başlayacak," dedikten sonra sessiz bir şekilde kendilerini dinleyen Mehmet Çınar'a baktı.

"Bilge, bir umut size geldi. O canavarların her yerde onu aradığını bile bile sizden yardım istemeye geldi. Defalarca evinizi aramış. Hiçbir şekilde size ulaşamadı. Gözünü kararttı ve size geldi, ama o da ne öyle bir sarhoştunuz ki Bilge'nin çaresizliğini göremediniz. Oysa o zavallı çocuk sizin de zor durumda olduğunuzu öğrenince size yardım etmeyi gözü kapalı kabul etti. Kendi çaresizliği içinde bile sizin iyiliğinizi düşündü."

Ağlayarak isyan eden Canan, ayağa kalkıp bu kez de Adil Yılmaz'a baktı. Elinin tersi ile gözyaşlarını silerken "Siz emniyet müdürüsünüz. Yıllarca bu canavarların ellerinde bulunan güç ile pisliklerini nasıl örttüklerini en iyi sizin bilmeniz gerekiyordu," dedi ve ileri geri yürüyerek kafasında olanları anlamlandırmaya çalıştı. Kimseyi umursamadan ağlamaya devam edip, isyan etti.

"Asıl kabahat bende o ciğeri beş para etmez adama ve kadına aldandım. Bilge'yi koruyacaklarını sandım..."

Ayperi, bir taraftan tıpkı Canan gibi ağlarken bir taraftan da Canan'ı sakinleştiremeye çalışıyordu.

"Canan, sakin ol. Bilge o kadar güçlü bir kız ki bunu da atlatacak. Bizler ona destek olacağız."

Ayperi'yi dinlemeyen Canan transa girmiş gibiydi.

"Daha öncede intihar etmeye kalktı. Onu ayakta tutan tek şey Mehmet Kemal'di. Saatlerce annesinin yazdığı günlükleri okuyup, ağlardı. Her seferinde ağlayıp, sonra elini karnına koyup gülümserdi. Kendi çocuğu ile ilgili hayaller kuruyordu. Artık bu dünyada yalnız değilim diye seviniyordu. Yaşadığı onca çirkinlikten ona kalan tek güzel şey, oğluydu. Onu bile çok gördüler. Doktorun dediğini duydun mu vücudunda olan yara izlerinin bir kısmının atlamadan önce olduğunu söyledi."

Sinirle sağa sola yürüyen Canan bir kenarda bekleyen Hüseyin ve Emine Hanımı görünce bu kez de onlara sataştı.

"Ne yüzle buraya geldiniz? Bütün bu olanlar hep sizin yüzünüzden oldu."

Sinirini alamayan Canan yumruk yaptığı elleri ile rastgele defalarca Hüseyin'e vurdu. Emine Hanım ağlarken bir taraftan da "Yapma kızım torunumun hiçbir suçu yok," dedi. Ayperi de Canan'ın yanına gelirken Hüseyin'in kıyafetinden belli olan kan izlerini gördü. Canan'ın hiçbir şeyi umursamadan karşısındaki adamı yumruklamaya devam etmesi üzerine arkadaşına sarıldı.

"Yapma Canan. Adam yaralı zaten lütfen, sakin ol."

"Beter olsun."

Tam iyileşmeden ayağa kalkan Hüseyin gün boyu zorlanmasının üstüne bir de Canan'dan yediği yumruklar ile açılan yarasını umursamadan karşısındaki kadının acısının dinmesini bekliyordu. Gittikçe zayıflayan bünyesi daha fazla dayanamayınca olduğu yere yığıldı. Emine Hanım bağırıp yardım isterken bir taraftan da Canan'ı uzaklaştırmaya çalışıyordu.

"Beni bir kere bile dinlemediniz. Hüseyin'im suçsuz dedim size."

Hüseyin'e yapılan müdahale sonrasında Emine Hanım karşısında bulunan insanlara Hüseyin'in Amerika'dan gelmesi ve vurulması sürecini anlattı.

Bazı Hatalar Affedilmez!  (Tamamlandı)Where stories live. Discover now