48. Neşe'nin Şarkısı ve Bekir

4.2K 434 477
                                    


HIM - Gone With The Sin. 


Eşyalarını Neşe'nin odasına taşıtan Bekir, saatlerce hiçbir şey yapmadan yatakta yatıp tavanı izliyordu. Birinci gün bunu pek umursamayan Meryem Hanım, ikinci günün sonunda kocasıyla konuşmaya karar verdi. Neşe neredeyse hemen eve geri getirmeliydi. Bir kadının yanı kocasının yanıydı.

Akşam yemeğinde fikirlerini dile getirdiğinde kaynanası gevrek gevrek güldü.

"Başı sıkışınca çocuklarını da alıp abisinin yanına kaçan mı söylüyor bunu?"

"Ben yuvamı bırakıp gitmek istemezdim. Buna sebep olanlar utansın ne diyeyim."

"Meryem sana kuma gelecek diye ortalığı yakıp yıktın. Oğlun aynı haltı yapınca neden yine ortalığı birbirine katmadın? O kız kaçsa bile sonuna kadar hakkı var. Sen hala ne diyorsun?"

Kocasının ses çıkarmadan kaynanasıyla yaptığı konuşmaya tepkisiz kalması Meryem Hanımı çıldırttı.

"Burada söz konusu olan benim oğlum emine hanım senin de torunun."

"Ha! Diyorsun ki senin oğlun beni dövemez, kuma getiremez ama benim oğlum hepsini yapar üstüne de bir güzel karısını öldürmeye kalkar."

"Hasan bir şey söylesene be adam bir baba olarak oğlunun iyiliğini düşünmen gerekmiyor mu?"

Gelinin pişkin konuşmasına daha fazla katlanamayan Emine Hanım "Sen iyisi mi  ahretliğini düşün. O öksüzün günahına girdiniz, Allah'a nasıl hesap vereceksiniz bakalım. Ayrıca o kız bu eve geri gelirse hiçbirinize ezdirmem. Bana eski defterleri açtırmayın."

Annesinin sürekli olarak eski defterler lafını ettiğinin farkında olan Hasan Ağa "O eski defterler neyin nesi bana bir söylesene ana. Her iki lafından biri eski, mazi aklında ne varsa söyle bilelim."

Bu kez de suskunluğa bürünen taraf Meryem Hanım olmuştu. Bıkmıştı, yıllardan beri Bu kadından bıkmıştı. Emine Hanım geldiğinden beri huzuru kalmamıştı.

"Bunun sonu iyi değil oğlum yarın bir gün Bekir kızı öldürse ne olacak? Bu işin sonu hiç iyi değil. Nereye gönderdiysen orada kalsın. Zaten evlenmiş otursun karısıyla, bıraksın o öksüzü."

"Senin bırak dediğin benim torunum. Oğlumun çocuğu soyumu ellere bırakayım da atasını yurdunu bilmeden mi büyüsün?"

Emine Hanım sanki iltifat eder rahat bir şekilde gelinine baktı, gülümsedi ve içinden geçenleri pat diye kadının yüzüne söyleyiverdi.

"Seni tanımsa da olur gelin."

Derin anlamlar içeren cümleyi dediği anda da odada kızılca kıyamet koptu. Hasan Ağa o kadar dert arasında karısının ve annesinin kavgalarından bıkmıştı bıkmasına da onu dinleyen yoktu.

Canan ve Neşe, Malatya'dan ayrılmak için hazırlık yapıyorlardı. Malatya'ya geldikleri ikinci günün sonunda Ayperi, İstanbul'daki işleri için önden gitmişti. Neşe İstanbul'a ulaşana kadar gerekli yasal işlemlerle ilgilenecek hem de Hasan Kara ilgili bir açık arayacaktı. Bunun yanında Şule Çet olayı ile yakından ilgilenen genç avukat davayı takip etmeyi planlıyordu. Bütün bunları Neşe ile paylaşmıştı, çünkü toplumdaki duyarlı insanlar sayesinde belki de tarihin gizli sayfalarında kalacak bir olay bütün gerçekliğiyle sosyal medya aracılığıyla insanlara duyuruluyordu. Herkes üstüne düşeni yapmalıydı.

"Duruşma günü bugün müydü abla?"

"Evet, canım Ayperi ablan az önce mesaj attı dava ile ilgili anlık gelişmeleri Twitter ve Ekşi Sözlük üzerinden paylaşıyorlarmış. Merak ediyorsan konuyla ilgili başlığa bak istersen."

Bazı Hatalar Affedilmez!  (Tamamlandı)Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum