71. Mehmet Öğretmen

3.7K 431 363
                                    

Yeni Türkü/Bana Bir Masal Anlat Baba 

Arkadaşlar ilaç etkileşimleri  konusunda yapılan araştırmalara dair kaynak isteyen olursa paylaşırım.

Ninesinin evine dönen Hüseyin elindeki anahtarları çıkardığında kenarda bekleyen Meryem Kara'yı gördü. Geçmişin hatıraları ile birlikte annesini hatırladı. Düşünceli, şefkatli her çocuğun istediği anneydi o kadın. İçinde gizlenmiş çocuk kalbi annesine özlemle bakarken vicdanı ise hayal kırıklığıyla bakıyordu. Elinde sıkı sıkı tuttuğu anahtarla artık 'anne' olmayan kadına yaklaştı.

"Yıllardır cevabını arıyorum neden?"

Oğlunun sorusuna verecek binlerce cevabı olan Meryem Kara her zaman konuşurken bu kez susmayı tercih etti.

"Neden?"

Elleri ile kıyafetinden tutan Meryem Kara konuşursa ağlayacağını bildiği için dudaklarını sımsıkı kapattı. Hayatını değiştiren cümleleri kimseyle paylaşmak istemedi. Sanki paylaşırsa sahip olduğu her şey elinden kayıp gidecekmiş gibi derin bir kayıp korkusu yaşadı. Bu yüzden de yine sustu, ancak yalvaran gözlerini oğluna dikti.

"Neden? Neden? Masum insanların canını yakmak bu kadar kolay mı senin için? İçimde her gün ama her gün geçen zamana inat büyüyen bir hayal kırıklığım var. Seninle konuşmaya korktum bunca zaman. Öğrendiklerimden daha fazlası var sende. Buna o kadar emindim ki dayanamadım. Sen, benim annemdin. Canımızı yakmayan bir kez bile şiddet uygulamayan."

Sonra Bekir'in ağlarken söyledikleri geldi aklına. Hüseyin tıpkı bildiklerinden daha fazlasının annesinde gizlendiğini bildiği gibi kardeşinin anlattıklarının da doğru olduğunu biliyordu. Bekir'in durumunu öğrenmek Meryem Kara'ya karşı hesap sorma isteğini körükledi.

"Kardeşimi henüz küçücük bir çocuk iken neden incittin? Neden onu sonu gelmez bir baskıyla incittin? Bekir'e karşı neden nefret duyuyorsun? Aklıma kardeşimden nefret ettiğin dışında mantıklı bir açıklama gelmiyor. Neden Bekir'i küçük bir çocukken bu kadar çok incittin? Onu yıkamak için banyoya götürdüğünde nasıl oldu da küçücük bir çocuğun kafasını yıkamak bahanesiyle su dolu küvete bastırdın. Üstelik de bunu defalarca yaptın. Sen, benim kardeşimi neden boğmaya çalıştın?"

Meryem Kara hayatının en karanlık döneminin bir gün karşısına çıkacağını hiç düşünmemişti. O zamanlar Bekir daha çok küçüktü.

"Bekir, onu boğmaya çalıştığını hatırladı. Sakın kardeşime yaklaşma. Hasan Ağa, senin bu yaptığını öğrenince ne yapacak bakalım? Hoş şimdiye kadar bir şey yapmadı."

"Hüseyin'im ben size zarar verir miyim hiç? İkinizi de çok seviyorum. Ben size zarar gelmesindense ölmeyi tercih ederim."

Evin avlusunda çaresiz bir şekilde ağlayan Meryem Hanımı camdan izleyen Emine Hanım ise torunlarını doğuran kadına acımadan bakmaya devam etti. Bu kadın hayatlarına girdiğinden beri oğlu fazlasıyla değişmişti. Artık ucunda ölüm olsa bile bu kadını çocuklarımdan uzak tutmam lazım diye düşündü Emine Hanım.

Avluda birbirlerine ödün vermez bir şekilde bakan anne ve oğlu kimin iradesinin daha güçlü olduğunu anlamaya çalışıyordu. Hüseyin, Meryem Hanımın gözlerinden gözlerini ayırmadan konuşmaya devam etti.

"Elbette sen, oğullarının canını yakmazsın. Buna nasıl inanacaksam artık. Sen acımadan benim kardeşimi öldürdün. Sen, benim kardeşimi öldürdün. Şimdi durmuş annelikten bahsediyorsun. Artık bitti Meryem Hanım. Bekir ve Bilge'nin iyiliği için senden uzak kalmamız lazım."

"Ben ne yaptıysam sizin için yaptım. Bekir'ime zarar vermedim. O zamanlarda hiç iyi değildim. Kız kardeşin ölmüştü. Baban üstüme kuma getirmeye kalktı. Defalarca dayak yedim."

Bazı Hatalar Affedilmez!  (Tamamlandı)Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang