49. Çaresiz

4.1K 435 366
                                    


Oğlunun küçük bir çocuk gibi çaresiz duruşu Hasan Ağayı mahvetti. Gelinin durup durup bağırmasına daha fazla dayanamayıp "Mustafa gelini odadan çıkar" dedi. Bir taraftan da Şemsi'ye gözleriyle Meryem Hanımı da çıkarması gerektiğini işaret etti. Meryem Hanım ruh gibiydi hiç itiraz etmeden Şemsi'nin yönlendirmesiyle dışarı çıktı. Oysa Berfe hala inat ediyordu. Kadına dokunmadan onu nasıl dışarı çıkaracağını bilemeyen Mustafa çaresizlik içinde Hasan Ağaya baktı.

"Eğer şimdi bu odadan çıkıp kendi odana gitmezsen seni babanın evine yolarım gelin. Hemen çık."

Hasan Ağadan deli gibi korkan Berfe koşarcasına odadan çıktı. Hemen annesine olup biteni anlatmalıydı. Ona yol göstermesine ihtiyacı vardı.

Odada oğluyla yalnız kalan Hasan Ağa "Neşe" diye sayıklayan oğluna şefkatle bakıp konuştu. 

"Neşe gelecek oğlum. Neşe seni çok özlemiş. Seni sordu bana. Seni böyle görürse Neşe çok üzülür. Karını üzmek mi istiyorsun?"

Babasının söylediklerini ağlayarak dinleyen Bekir Neşe'nin adını her duyduğunda mutlu oldu. Elinde ve kolunda olan kesikler zerre kadar canını yakmıyordu ama Neşe... Acısının kaynağı Neşe... Nefretinin kaynağı Neşe... Sevgisinin kaynağı Neşe... İyi ya da kötü sahip olduğu her duygunun kaynağı Neşe... Her şeye dayanabilirdi de onun yokluğuna dayanamıyordu işte.

"Neşe gelsin baba."

Elindeki cam parçasıyla birlikte yere yığılan Bekir öne arkaya doğru sallanarak "Neşe olmazsa ölürüm ben" diyerek babasının kalbine en büyük korkuyu saldı. Evlat acısı... Bu korkunç acıyı tecrübe edebileceğinin farkına varan Hasan Ağa ölmekten beter hissetti. Usulca oğluna yaklaşıp sırtını aşağı yukarı sıvazladı.

"Xalo Heyran'a gittiğiniz gün ne kadar mutluydunuz hatırladın mı?"

Hasan Ağa oğlunun cevap vermesini beklemeden kendi sorusunu kendi yanıtladı.

"Sizin aranıza kimse girmeden çok iyiydiniz siz. Şimdi baban sana yardım edecek yine mutlu olacaksınız ama şu camı bırak artık. Neşe seni böyle görürse korkar. O hamile ve senin bebeğiniz için kendini toplaman lazım. Artık baba oluyorsun."

Başını babasına doğru çeviren Bekir "O adamı aramış benden kaçmak için. Benden kaçmayı istemiş" diye isyan etti küçük bir çocuk gibi.

Elini oğlunun saçlarına uzatan Hasan Ağa, Bekir'le konuşmaya devam etti. Artık bir yola çıkmıştı ve durumu toparlamak için ne gerekiyorsa söyleyecekti. 

"O konuda yanlışın var oğlum. Biz İstanbul'a gittiğimizde Kemal'in arkadaşları baş sağlığı için evi çok aradı. Mehmet Ali Ağaya verilecek evrak mı ne varmış kız yana yakıla o yüzden adamı arıyordu. Yanlış bir şey olsa ben bu kadar rahat olur muyum?"

Biraz önce girdiği sinir krizi etkisini kaybetmiş gibi sakin bir şekilde babasıyla konuşan Bekir'in şu anda aklında olan tek düşünce Neşe'nin kendisinden kaçmaya çalıştığıydı. Bu yüzden de babasına şüphe ile bakıyordu.

"O kadar aradı o adamı ve nasıl konuşamadı o zaman? Neden oradayken Neşe'yle birlikte gidip evrakları adama sen vermedin?"

Son cümlesi ile sesi yüksek çıkan Bekir elindeki cama dalgın gözlerle bakmaya başladı.

Hasan Ağa hayatı boyunca böyle bir şeyi tekrar yaşamamayı diledi Allah'tan.

"Mehmet Ali Ağa bir süre önce saldırıya uğramış hala tedavi görüyor. Torunu çıldırmış vaziyette. Neşe'ye bir şey diyemedim. Kemal'in ölümünün üstüne böyle bir haber onun psikolojine iyi gelmezdi. Ayrıca ben daha dün Mehmet Çınar'la konuştum. Yaşadıkları kolay değil. Saldırganın kim olduğunu bulamamışlar hala. Karısı ve oğlunu da bir şey olacak diye güvenlik önlemlerini arttırmış."

Bazı Hatalar Affedilmez!  (Tamamlandı)Where stories live. Discover now