-37-

44.5K 2.5K 615
                                    

Multimedia Serenay.

İyi Okumalar^^

Sabah gözlerimi Serenay'ın yanında açmıştım. Sarı bukleleri yüzümü kapatıyordu, şampuanı çilekli olmalıydı.

Kalkıp banyoya gittim, elimi yüzümü yıkayıp işimi hallettikten sonra geri odaya dönmeyi planlıyordum ancak Eray'ın uyuduğu odaya girip onu izleme dürtümü bastırmak istesem de karşı koyamamıştım.

Odanın kapısını araladım. Eray'ın uyuduğunu sanmıştım,  yatağında oturmuş telefonuyla uğraşıyordu. Uzun süredir uyanık gibiydi. O beni görmeden geri dönmek istesem de gözlerimizin buluşmasıyla utanmıştım.

"Gelsene." diye seslendi.

Yavaşça ilerleyerek içeri girdim ve yanına oturdum.

"Günaydın," dedim. Şişmiş gözlerimi görmemesi için saçlarımı yanıma atmıştım.

"Sana da. İyi uyudun mu?" diye sordu.

"Evet."

"Dün ormanda size bir şey olacak diye çok korktum."

"Ben de sen öyle birden ormana gidince aklımı yitirdim." dedim utana utana.

"Maya benden hala utanıyorsun. Utanmaman için öpüştüm seninle, hala bana yaklaşamıyorsun."

Öpmek ve öpüşmek kelimelerini her kullandığında içim bir tuhaf oluyordu, domates gibi kızarıyordum.

"Benden ayrılmak istiyorsun bence. Vay be," diyerek güldü.

Şaşkınlıkla ona baktım. "Hayır, hayır ben....kesinlikle, sadece..."

"Tamam, sakin ol. Bir şey demedim. Bak, rahat olmanı istiyorum. Benimle olmayı seviyor musun?".

Bunu nasıl sorabilirdi? Haftalarca onu beklemiştim. Bana tek bir bakışıyla mutlu olmuştum. "Evet," diye fısıldadım. Gülümsemeye başladığında başımı tekrar öne eğdim.

O ve Dolunay çıkarken kendimi değersiz bir ucube gibi hissediyordum. Ona dokunuyordu, ona gülümsüyordu....Şimdi hayallerimi yaşayabiliyorken sırf utangaç olduğum için Eray'ı kaybetmeyi göze almayacaktım. Onu beklemiştim. Onu çölde suya muhtaç olan biri gibi beklemiştim.

İçeriden bir feryadın kopmasıyla ikimiz birden ayaklanmıştık. Koşarak Serenay'ın odasına gittiğimizde yatağında bağırarak ağladığını farkettik. Ellerini kulaklarına bastırmış, hıçkırıyordu. Kabus gördüğü besbelliydi.

"Şşt, geçti," diyerek kollarımı ona sardım.

"Dur, su getireyim," dedi Eray. O gittiğinde Serenay'a döndüm.

"Bir tanem neyin var?"

Saçlarını titreyen elleriyle arkaya atarak gözyaşlarının arasından fısıldadı. "Berbat bir kabustu..."

"Tamam, geçti."

Serenay'ın Ağzından

Gördüğüm şeyin bir kabustan ibaret olmasını diliyordum. Ama gerçekti, biliyorum. Çok yakında gerçekleşecekti.

Bunu kimseye söylememelisin, Serenay.

Maya'nın Ağzından

Eve ulaştığımda saat öğleye yaklaşıyordu. Bahçe kapısını araladım, kapı iyice gıcırdamaya başlamıştı.

Zile bastım. Annem kapıyı bekletmeden açmıştı, solgun ve yıpranmış gibi görünen narin yüzü beni görmesiyle iyice düşmüştü.

Ayakkabılarımı içeri alırken mırıldandım. "Neyin var, anne?"

TelekineziWhere stories live. Discover now