-36-

43.6K 2.6K 651
                                    

Bolum hakkinda biiiiiiirrsuru yorum bekliyorum *-*

Her paragrafa satir ici yorum ( ne deniyorsa artik) yapin lutfeeeen :D Karakterler hakkindaki dusuncelerinizi okumak cok guzel oluyor :D

İyi Okumalar^^

Herkes sessizliğe bürünmüştü. Gözyaşlarım yanaklarımdan aşağı iniyordu, Dolunay benden farksız değildi ve Elis dehşete kapılmışçasına bakıyordu. Soğukkanlı duran tek kişi Serenay'dı.

Serenay hafifçe ilerledi, sessizlikte bastığı yaprakların çatırdısı içimi ürpertmişti. Eray'ın yanına ulaştı, maskeli adamın tam karşısındaydı.

''Bırak silahı, kardeşim.''

O kadar korkuyordum ki tüm bunların bir rüya olmasını diliyordum. 

Pars hepimizden arkada, herkesten çok tırsmış bir halde duruyordu ve olası bir tehlikeye karşı bizi koruyacak gibi değildi. Serenay soğukkanlı ve alaycı ses tonuyla adama doğru yeniden konuştu.

''Kardeşim. Silahı bırak. Eşit şartlarda kapışalım.'' 

O an bilincimin kapandığını hissettim. Hayır, bayılmıyordum. Derinlerde beyaz bir arkaplan vardı ve Lale Teyze'nin benimle kurduğu telepatik iletişim sırasında sürekli duyduğum ses tonu işitiliyordu.

''Gücünü kullan, Maya.''

Ölüme karşı bir kalkanım vardı. Bununla arkadaşlarımı korumam gerektiğinden söz ediyordu. Bunu nasıl yapacaktım?

''Hayır,'' diye fısıldadı tekrar. ''Telekineziyi kullan.''

Ses tonu gittikçe uzaklaştığında beyaz arkaplan bir hiçlik tarafından yok olmaya başlamıştı. Gözlerimi açtığımda ağaca yaslanmış haldeydim. Tekrar gerçek dünyaya dönmüştüm.

Sahne hala aynıydı, en önde Eray, yanında Serenay duruyordu. Ben ağaca yaslanmıştım ve Dolunay yanımdaydı. Elis sağ taraftaydı ve bir yarım daire oluşturmuştuk. Pars tir tir titriyordu.

Etrafı yokladım. Telekineziyle hareket ettirebileceğim hiçbir şey yoktu. Ağaçları devirebilirdim, ki bu da imkansızdı. Maskeli adam silahı yanına indirdi ancak silah hala elindeydi. Kaçamayacağımızı biliyorduk çünkü kaçmak için bir hamle yaptığımız an ateşleyecekti. Birden çalıların arasında sönük araba farlarına benzeyen bir şey farkettim. Pars gelirken arabayı buraya park etmiş olmalıydı. Belki bize ait bile değildi araba, ama bunun bir önemi yoktu.

Serenay maskeli adamla pazarlık yapmaya devam ederken ona silahı indirmesini falan söylüyordu. Gözlerimi çalıların orada duran arabaya odakladım. Yapabilirdim. Yapmak zorundaydım. 

Arabanın tekerlekleri bir santim kadar ilerleyip durduğunda yaprakların çatırtısı, herkesin o yöne dönmesini sağlamıştı. Birinin gelmediğini gördüklerinde yeniden karşımızdaki düşmana döndüler. Serenay'ın çabaları boşuna gibiydi, adamın silahı elindeydi hala. Eray gidip adamın üstüne atlamadan arabayı hareket ettirmem gerekiyordu.

Tekerlekler hızlanarak ilerlemeye başladığında maskeli kişiye doğru yönelmesini sağlamıştım. Serenay ve Eray geri çekildi, Eray bizi korurcasına önümüze geçip kollarını açmıştı. Maskeli adam ne olduğunu anlayamadan araba onun ayaklarını yerden keserek araba motorunun olduğu ön bölüme yaslanmasını, sonra ise yere düşmesini sağlamıştı. Dolunay haykırdı.

Arabaya uyguladığım zihinsel kuvveti geri çekerek düşmanı ezmesini engelledim. Eray düşmana doğru koşana kadar düşman çevikçe ayağa kalkmıştı.

Yere düşen silahı kaptığım gibi Eray'ın peşinden düşmanı kovalamaya başladım. Serenay biraz önümde koşuyordu, Elis ve PD kardeşler arkada koşar adımlarla peşimizden geliyorlardı. 

TelekineziWhere stories live. Discover now