Arkadaslar onuncu hikayeme baslasam da Telekinezi'yi yarim birakmayacagim. Yeni hikayeme baslamis olabilirim ama kesinlikle bitirmedim ki Telekinezi'yi. Bu ilk hikayem, yeri hep ayri olacak. Guzel bir finalle bitirecegim, yaklasik 20-30 bolum sonra.
Cok kisa oldu biliyorum ama okulda bir suru odev veriyorlar, ayrica diger hikayem yuzunden bunu aksatmayacagim cunku yeni hikayemi cok onceden yazmistim.
Gecikme ve bolumun kisaligi icin ozur dilerim.
Diger bolum cooook uzun ve surprizlerle dolu olacak!!!!!!
*Not: hikayeye yeni karakter gelse bile dusman yeni gelen birisi degil.*
İyi Okumalar^^
Eray'ın Ağzından/ 2 gün sonra
Yeniden hep beraber hastaneye gitmiştik.
Maya bugün normal odaya çıkıyordu.
Hastanenin ikinci katında oturuyorduk, onu az sonra ziyaret edebilecektik. Annesi yanıma geldi.
"Onu sen ziyaret et, oğlum. Maya beni henüz affedemez. Ona iyi geliyorsun, önce sen gir."
İtiraz etmek istesem de üstelemişti kadın. En sonunda kendimi hazır hissediyordum, doktora içeri girip giremeyeceğimi sorduğumda bana izin vermişti.
Dolunay, Pars, Serenay, Lale Teyze ve Maya'nın annesi Nadia hep beraber köşede bekliyordu. Annesine tekrar teşekkür edip yavaşça odaya doğru ilerledim.
Kapıyı yavaşça araladım, yavaş ama emin adımlarla ilerleyerek kapıyı ardımdan kapattım.
Maya'nın Ağzından
Tıpkı trafik kazasında hissettiğim gibi, derin bir boşluğun içine düşmüştüm. Jilet derimi kanatmadan önce geçirdiğim dakikalar beynimde bulanık da olsa belirmeye başlamıştı.
Soğuk, ilaç kokan hastane odasında hasta giysilerimle uzanıyordum. Başım ağrıyordu. Birden kapının açıldığını işittim, beni on bininci kez kontrol etmeye gelen bir hemşire görmeyi beklerken onu görmüştüm karşımda.
"E..Eray.." diyebildim. Kendimi yormadan toparlanmaya çalıştım. Eray yanıma gelerek,"Şş, kendini yorma prenses," diye fısıldadı.
"Benden nefret etm-"
"Prenses," diyerek sözümü kesti. "Senden nefret edebilir miyim ben?"
Gözlerimden yaşlar akarken minik bir tebessümle ona baktım. Ona her şeyi anlatacaktım. "Eray, sana söylemem gereken bir şey var."
"Hayır, bugün kendini yormanı istemiyorum," diye üsteledi.
"Eray ben...."
"Maya, dinlenmen gerekiyor."
"Eray ben intihar etmedim..." diyebildim kısık sesle.
Yüzünde tuhaf bir ifade belirmişti. Devam ettim.
"Ben ayna karşısında elimle jiletle duruyordum. İntihar edecektim, ama onu koluma ben saplamadım. Yemin ederim. Beni küvette bulmuşsun. Halbuki küvetten kalktığımı hatırlıyorum. Gözlerimi kapattım. Kapı...açıldı."
"Maya, seni almaya geldiğimde banyo kapısı kilitliydi."
"Kapıyı kilitlememiştim Eray!" dedim ağlayarak. "Eray, korkuyorum..."
Yumruğunu sıktı. Sinirlenmişti ama belli etmiyordu. Bana iyice yaklaşarak fısıldadı. "O kişi her kimse kendi ellerimle bıçaklayıp yakacağım. Söz veriyorum."
"Hayır," dedim. "Bu ülkede kimse bıçaklanıp yanmasın bir daha. Hep beraber soralım hesabını. Her kimse."
"Soracağız, prensesim. O düşman kimse ortaya çıkacak."
~~~~~
Serenay'ın Ağzından
Dışarıda Eray'ın ziyaretinin bitmesini bekliyorduk. Annem ve Maya'nın annesi tost almaya gitmişlerdi, Pars ve Dolunay'la oturuyordum.
"Eray'a sarkmayı bırak, Serenay." dedi Dolunay birdenbire.
Ona dehşetle baktığımı anladığında devam etti. "Ona nasıl baktığını görüyorum," dedi saçını eline dolayıp şımarıkça oynayarak.
"Eray'dan ben hoşlanıyorum. Sakın onu elimden almaya kalkma."
"Onun sevgilisi var," dedim damarına basarak. "Çok mutlu olduğu bir sevgilisi. Asla ayrılmayacaklar. Senin gibi birini asla sevmeyecek, bunu kabullen."
Cidden, eğer biri beni sinirlendirirse makinalı tüfek gibi başlıyordum konuşmaya. Sözlerimle dövmekten kaçınmıyordum.
"Kızlar, kesin sesinizi. Burada olmaz." dedi Pars.
"Ama o sevgilisi olan birine sarkıyor! Anlamadım zannetme sakın."
"Dolunay," dedim yeniden. "Benimle uğraşmanı tavsiye etmiyorum. Kes sesini. Arkadaşım neredeyse ölüyordu benim. Git başka yerde öt."
"Eray ikinizin de sevgisini hak etmiyor," dedi Dolunay. "Maya için buraya geldiysem sadece insanlığımdandır."
Pekala. Tamam, benim sabır kotam bu kadardı.
Kalkıp ikizimin üzerine atılmamdan mı başlayayım, yoksa deminden beri oynadığı yapay sarı saçlarını çekiştirmemden mi?
Dolunay çığlıklar atarken Pars bizi ayırmaya çalışıyordu. "Lan, durun bir. Bir saniye olsun durun kızlar!"
Tırnaklarımı Dolunay'ın alnına geçirirken sadece eğleniyordum.
Ortalıkta saç saça baş başa girecek kadar kalitemi düşürmemiştim hiçbir zaman. Ama benim dostuma laf atıldığında....
Üzgünüm, dünya dururdu.
"Ahh!" diye feryat ediyordu Dolunay. Kollarıyla direnmeye çalışsa da onu neredeyse yere yatırmak üzereydim. Merdivenden annemler koşar adımlarla çıkarken hastanenin bu katında başka insanlar bulunmadığına şükrettim.
Dolunay annemleri görünce kendini yere attı ve bir kez daha inledi.
"Durun! Ne yapıyorsunuz?!" diye müdahale etti annem.
Dolunay ağlama krizine girmişti tekrar. Elimde sıktığım bir tutam saça baktım. İyi iş, Watson.
O sırada Maya'nın odasından çıkan Eray bir bana, bir Dolunay'a, bir de elimdeki saç tellerine baktı. Maya'nın annesine onun iyi olduğunu söyledikten sonra yanıma geldi.
"Ne oldu, Seri?"
"Sinirim bozuk, konuşuruz sonra." diye geçiştirdim.
Eray'ın Ağzından
Hepimiz evlerimize gittiğimizde annem düşünceli bir şekilde beni bekliyordu. İlk kez sarhoş değil gibiydi.
"Oğlum, otur şuraya." diyerek bana koltuğu işaret etti. Tereddütle yutkunarak gidip oturdum.
"Ne oldu anne?"
Annem elinde birkaç tane belge tutuyordu. Zorlukla nefes aldı, yanıma geldi.
"Eray'cığım. Sana anlatmam gereken bir şey var. Biliyorum bana çok kızacaksın..." Şimdi ağlamaya başlamıştı.
Yutkundu. "Lütfen kızma anneciğim. Baban zamanının geldiğini düşündü. Yıllar önce ayrıldık babanla, ama ondan öncesi de var. Bir kadınla evlenmişti. Ben sana hamileyken. Sonra..."
Kalakalmıştım. Babamla annem iki kez barışıp ayrılmış mıydı?
"Kadın bebeği aldırdı sanıyorduk. Aldırmamış. Çok özür dilerim..." hıçkırıklarının arasından bana sarıldı.
İnanamıyordum. Robot gibi donakalmış, terlemeye başlamıştım.
Annem bana sarılmış ağlarken öylece duruyordum.
Benim, Eray Atasoy'un hiç tanımadığı bir kardeşi vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Telekinezi
ParanormalUYARI: Hikayeyi okurken sakın henüz okumadığınız bölümlere bakmayın. Gizem/Gerilim olduğu için spoiler yiyebilirsiniz! Yetenekli olmak. Her defasında imrenilen bir olgu. Başınıza bela açacağını asla düşünmezsiniz; Öyledir ki yetenekli insan belaya...