-9-

74.9K 3.7K 1.5K
                                    

Multimedia Dolunay.

Ben oyuncu falan ekledim ama siz eğer kadroyu beğenmediyseniz kendi hayalinizde kimi canlandırıyorsanız onu canlandırabilirsiniz of konuşamadım :D

Peki, yazar neden her bölümün başında konuşur? Çünkü yazar her zaman fazlaca konuşmayı sever. Umarım bunu bölümlere de yansıtabilir, daha uzun yazabilirim.

İyi Okumalar^^

Dolunay alelacele çantasını toplayarak sınıftan çıktı, kadın ise bana son bir bakış atıp gitmişti.

Aklıma gelen şeytani bir fikirle hiç düşünmeden ayağa fırladım. Hocanın yanına koşarak ulaştığımda elimle burnumu tutuyordum.

"Hocam burnum kanıyor," dememle hoca başını salladı ve sınıftan koşar adımlarla çıktım. Dolunay ile 'annesi' koridorun sonundaydılar ve merdivenden inmelerine ramak kalmıştı. En sonunda yetişebilmiştim.

Kadının mega itici suratına bakmamaya özen göstererek Dolunay'a döndüm.

"Dolunay ben sana ders notlarını veririm olur mu? Bir de, şey, geçen gün bize yardım ettiğin için teşekkürler. Yani Eray ve bana." Ben konuşurken kadın da bana bakıyordu. Dolunay garipçe başını sallayıp gülümsediğinde gözlerimi kadına çevirdim.

Seni rüyalarımda görüyorum.
Normal bir insan değilsin, belki de insan bile değilsin.

"Sen Maya olmalısın, tatlım. Umarım daha sonra tekrar görüşürüz."Kadın dudaklarının arasından konuştu. Ses tonu tıpkı gördüğüm halüsinasyondaki gibiydi.

Ona öylece baktım. Dolunay annesine geç kaldıklarıyla ilgili bir şeyler mırıldanarak büyük adımlarla yürümeye başladı.

Onu ilk kez yıllar önce, Elis'in başına gelen -gerçekten 'başına' gelen- olayda görmüştüm. Birkaç hafta önce rüyama girmiş, bana suçsuz olduğumu söylemişti. Sonra ise okulda görünmüştü bana. 'Sana sadece ben yardım edebilirim' demişti. Az önce de Dolunay'ın annesi olduğunu öğrenmiştim.

O kimdi ve benden ne istiyordu?

Artık sınıfa dönmeye karar vermişken zil çaldı ve ben topuklarımın üzerinde dönerek okul dolaplarının yanına gittim. Kuş uçmaz, kervan geçmez bir yerde okuyorsanız ve okulunuz özel bir okulsa, okul dolapları size şaşırtıcı gelmeyecektir.

Dolabımı açtım ve aynı anda dolaptan düşen bir not gördüğümde irkildim. Nihayet notu yerden almayı akıl edebildiğimde nedensizce içim ürpermişti. Notu açtım, okuduğum kelimeler beni dehşete düşürmeye yetmişti.

"Eray'dan uzak dur büyücü kız, kendine yeni bir okul bulmak zorunda kalmadan önce. -Elis."

Kalbim küt küt atıyordu. Elis ve lanet olası Sare neredeydiler? Neden bir haftadan fazla süredir onları okulda göremiyordum?

Birisi notu elimden çektiğinde arkamı döndüm. Eray şaşkın bir ifadeyle nota bakıyordu. Sonra göz göze geldiğimizde ikimiz de boşluğa düşmüş gibiydik. Belki de ilk kez neden Elis'in ondan uzak durmamı istediğini anlıyordum. Çünkü ona yakındım. Sadece ortaktık, ama yakındım işte. O da bunu farketmiş olacaktı ki yutkunmuştu.

Biten bir monopoly oyununda malûp olmuş gibi hissediyordum.

"Eray, sen şimdi boşver," dedim. "Bu notu boşver." Ne saçmalıyordum? Devam ettim.

"Dolunay'ın annesi benim rüyama giren kadın." dedim bir çırpıda.

"Ne? Anlamıyorum."

"Biliyorum. İlk başta ben de anlamadım zaten. Eray sana yemin ederim ki o kadındı!" diye çığırdım.

TelekineziWhere stories live. Discover now