-48-

38.1K 2.3K 711
                                    


Bu zamana kadar bolumleri cok beklettim. Ne olur affedin beni. Burada bana mesaj atan herkese olan minnettarligim o kadar fazla ki bazen okulda kendi kendime guluyorum. Biliyorum bana kizgin oldugunuz icin hikayeyi birakanlariniz var ama 1 kisi dahi kalsa ben, hikayemi seven bir okurum icin elbette devam ederim. Allah hepinizden tekrar razi olsun, 20 bolum sonraki finali yazarken cok duygulanacagim galiba.

Yazar zor günleri atlattı sayılır. Eski havamı hissedeceksiniz. Daha uzun, daha zevkli bölümler sizleri bekliyor.

Dusmani Pretty Little Liars dizisindeki -A'e benzetenler var. Ben o diziyi sıkı bir sekilde takip ediyorum ancak bu hikayedeki gizem sanirim o tarz bir sey degil. Maya'ya zarar vermek isteyen kisiyi tahmin yuruterek bulmanin zor olmadigini dusundugunuzu biliyorum cunku hikayede onu sevmeyen bircok karakter var.

Sizi sasirtmak icin Maya'nin sevdiklerini mantiksiz bir bicimde dusman olarak belirleyemem zira her sey mantik cercevesinde olmak zorunda. Kurguyu olusturma nedenim bu.

Son birkac aydir yanimda oldugunuz icin cok tesekkurler. Simdi sinavlar neredeyse bitmek uzere, tum stres sona erdi ve kafami klavyeye gomebilirim. Matematik sorulari cozmekten daralan kelime haznemi genisletebilirim.

Ama yine de son yazililarim icin dua ederseniz coookkk sevinirim ben :) İnsallah sizin sinavlariniz da iyi gecer^^

Umarim bolumu seversiniz :)

-Şu gulucugu koymaktan nefret ediyorum cunku oldukca samimiyetsiz bir ifade ama alıskanlık oldu-

İyi Okumalar:) ^^

Dünya karanlık, içinde dolanan kötülüklerin saatin ibreleri tarafından bile durdurulamayacağı kadar şiddetli; görmezden gelemeyeceği kadar zaman gerektiren bir yer olmalıydı. Dünya kirliydi, insanlar daha da kirliydi. Siz mutluyken zaman çabucak geçiverirdi. Ne zaman moraliniz bozulsun, akrep ve yelkovan sizinle alay edercesine öylece dururlardı yerlerinde. Ve ne zaman kötülük bulunduğunuz ortamda yayılmaya başlarsa ne saatin ibrelerinin hızlı ilerlemesi kurtarabilirdi sizi, ne de sevdiklerinizin desteğini sol yanınızda hissetmek rahatlatabilirdi soğuyan bedeninizi.

Şimdi soğumakta olan bedenimin titremesi her şeyi açıklamaya yetiyor da artıyordu.

Artık bir şeylere karşı koyabilmem gerekiyordu. Bunun zamanı gelmişti. Annemin gençken aldığı dövüş derslerini anımsadım. Bana videolarını izlettirirdi. Ancak kendini savunmaya ihtiyacı olan biri varsa bendim. Bunu yeni anlıyordum, keşke bana tehlikeli anlarda kendimi korumam için işime yarayacak teknikler öğretseydi.

Serenay boş gözlerle bana bakmayı sürdürürken Eray bir güle bir de titremekte olan parmaklarıma bakarak bir şey söylemek istermiş gibi başını sallıyordu.

Yutkundum. Bir kez daha yutkundum. Bu neyin nesiydi? Düşman sanki işler en olmadık zamanda gerçekleşmiyormuş gibi, her şey yolundaymış gibi darbeleri ard arda indirmeye devam ediyordu.

Ne diye biraz ara vermiyordu?

"Maya."

"Bana bir şey sormayın."

"Kesin Dolunay gönderdi, eminim bir mesaj vermek istiyor. Ah. Gerçekten umurumda değil."

Serenay son zamanlarda Dolunay'ı umursamadığını öyle çok dile getiriyordu ki artık neredeyse umursadığını düşünmeye başlamıştım.

"Ben...Bir saniye." diyerek hızla lavaboya ilerledim. Onlar salonda kuşkuyla beklemeye devam ederken koridorda koştum.

Ben kapıyı kilitler kilitlemez lavabonun lambası sönmüştü.

TelekineziHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin