-44-

37.1K 2.3K 288
                                    

Bolum sıkıcı gelmis olabilir ama bu bolumde biraz daha iyisini yapmak istedim, bu kadar geciktirdigim icin beni affedin istedim :) Umarim begenmissinizdir, yayinlamadan yazdigim siir kitaplarim ve korku hikayelerim, turlu turlu denemelerim ve senaryolarim var. Onlara bir seyler katarak mini antremanlar yapiyorum kendi capımda. İnsallah guzel seyler cıkarabilirim:/ Dedigim gibi bolum cok guzel olmadi ama daha iyisini yapmaya calisacagim, soz veriyorum.

Ve bir de arkadaslar, hikayenin telekineziyle ilgisi olmadigini soylemeye basliyorsunuz. Bence +40 bolumden sonra her bolumde Maya'nin kalem, kitap ucurmayi birakmasi cok da anormal degil. Hem Maya'nin verdigi bu savasin baslama nedeni telekinezi zaten.

Telekinezi hala hikayede bir yerlerde ve cok bahsettigim dusman zaten telekinezi yuzunden bunlari yapiyor.

Bu bir gizem/gerilim hikayesi ve gercekten farkedebileceginiz seyler koyuyorum. Serenay'in hala hayatta oldugunu farkettiginiz gibi bunu da farkedebilirsiniz.

Cunku o hemen her bolumde burada.

İyi Okumalar^^

"Sare, biz gerçekten çok..."

"Kes sesini Maya!" diye hırladı gözyaşları içinde. "Çeneni kapa artık! Daha kaç kişi ölecek? Hepinizden nefret ediyorum, defolup gitmek istiyorum buradan!"

Eray Sare'nin sarsılan omuzlarını tutarak kızın vücudunu kendine yaslarken Serenay ile beraber ağlamaya devam ediyorduk. Sare'nin sözleri kendime karşı hissettiklerimi gün yüzüne çıkaran kelimelerdi. Benden nefret ettiğini duyunca ona hak verdim; çünkü ben de ediyordum.

Yutkunurken kulaklarım uğulduyor, Sare'nin her iç çekişinde çizgi filmlerde çalan müzik eşliğinde havaya yükselen notalar ve üfleyerek yaptığımız minik baloncuklar gibi bedenimden bir parça yükselip duman oluyordu.

~~~

"Kendim için savaştığımı göremiyor musun?" dedim anneme dönerek. " Arkadaşlarımın ailesi ölüyor.Güvende değilim, lütfen yardım et anne. Lütfen."

"Babanla konuştum Maya," diye başını kaldırdı. "Eğer güvende olmak istiyorsan sevgilin seni güvende tutarmış. Böyle söylüyor. Zaten istifa etti adam, siniri tepesinde. Yapabileceğim bir şey yok."

Çenem daha da titremeye başlamıştı. "Ne demek yok? Babam istemiyor diye bana zarar vermelerini engellemeyecek misin?"

"Eray seni sakinleştirirmiş. Okul masraflarını da benim ödememi istiyor."

Ve o anda anladım, on altı yaşındaydım erkek arkadaşım olduğu için ölmeme izin vereceklerdi. Sadece bunun için. Diğer genç kızların ne yaptığını bilmiyorlar mıydı? Keşke onlar gibi olsaydım, keşke beni kötü bir evlat sanmakta haklı olduklarını düşünebilseydim.

"Babam neden işten çıkmış?" diye sordum anneme, konuyu değiştirip rol yaparak.

"Söylemiyor. Alelacele istifa etmiş. Başka bir semte taşınmış."

Genç kızını yarı yolda bırakan, daha da önemlisi insanların kızına öfkeli olan birileri yüzünden ölmesine izin veren muhteşem ebeveynlere sahiptim. Beni ahlaksız, kötü bir evlat olarak görüyorlardı. Bir erkek arkadaşım olduğu için.

Eray'la bir kez öpüşmek ve en fazla iki kere boynumu minik bir şekilde öpmesine izin vermek dışında hiçbir şey yapmamıştım ki. Onunlaydım çünkü bana destek oluyordu, çünkü annemlerden beklediğim desteği bana o veriyordu, çünkü o olmasaydı, beni uzaklaştırıp bir eve götürmeseydi, bileğim kesik bir halde ölmek üzereyken hastaneye yetişmeseydi zaten ölmüştüm.

Ama şimdi neyin devreye gireceğini biliyordum.

Serenay'ın düşünce okuma yeteneği.

Bu yüzden anneme her şey yolundaymış gibi davranarak paltomu kaptım. Soğuk, gergin havasıyla ve üzerime geliyormuş gibi hissettiğim duvarlarıyla daha da boğulmaya başladığım evimizden çıktım. Telefonda Serenay'a olacakları anlatmaya başladım.

Birkaç Saat Sonra

Eve dönmüş, az sonra olacakları keyifle bekliyor ve bir yandan düşünmeye devam ediyordum.

Babam arkamda olmak veya beni sevmek zorunda değildi, ama annemle bana yeterince arkasını dönüp gitmişti ve bunu bize borçluydu. Kızına terbiyesiz etiketi yapıştırmak yerine neler olduğunu ve onu bu kadar utandıracak ne yaptığımı anlatmaktan başlamasını dilerdim.

Anlatmıyorsa, anlattıracaktım.Sare'nin babası benim yüzümden ölmüştü. Oyunun içindeydim ve canı yanan herkesin intikamını teker teker alacaktım. Düşman umurumda bile değildi.

Önce kendimden başladım.

Canımı yakan herkes, benim küçükken herhangi bir hastalıktan ölüp bu günlere gelemememi veya bana tüm bunları hiç yapmamış olmayı dileyeceklerdi.

Telefonumu çıkarıp Eray'ın numarasını çevirdim.

"Eray, Sare nasıl?" diye sordum titreten sesimle. Sare'nin adını her andığımda bundan sonra vicdan azabı çekecektim.

"Hiç iyi değil Maya, hiç iyi değil. Sen birkaç saat önce Serenay'la buluştuktan sonra Serenay geri geldi ve Sare onu itti."

Ağlamamı zor tutarak, "Ta..tamam," dedim.

"Geliyorum oraya. Üzme kendini. Sen yapmadın..."

Artık kendimi tutamıyor, yavaşça ağlıyordum. Duymaması için telefondan uzaklaşsam da duymuştu. "Maya, ağlama diyorum."

"Ağlamıyorum, telefon bozuk Eray."

Pekala. İnandırıcılık derecesini kafamdaki terazide tartmaya kalktığımda terazinin diğer tarafı havaya kalkmıştı. Eray bir yandan telefona hakim olmaya çalışıyor, bir yandan da birileriyle konuşuyordu.

İçeriden bir feryat duymamla beklediğim anın geldiğini düşünerek gülümsedim. Terliklerimi giydim ve salonun kapısını araladım, annem televizyonun sesini giderek daha da açıyor ve aygıta inanamayan gözlerle bakıyordu. Haber spikeri konuşmayı sürdürdü.

Ekranın köşesinde babamın bir fotoğrafı duruyordu.

"Ünlü işadamının ani istifası son günlerde şüphelendirici nitelikteydi. İsmini vermek istemeyen bir vatandaş, Levi hakkında suç duyurusunda bulundu. Vatandaş, işadamının uyuşturucu tacirliğine karıştığı hakkında güvenilirliği test edilmekte olan kanıtları kullandı. İşadamı hakkında soruşturma başlatıldı."

Annem elini ağzına götürerek feryat etmeye devam ederken şaşırmış görünerek koltuğa oturdum. Bir süre sonra annemi sakinleştirmek için yanına giderek, "Nasıl olur, nasıl?" diye söylenmeye başladım.

İçimden ise Serenay'a teşekkür ediyordum.

TelekineziWhere stories live. Discover now