-12-

62.1K 3.5K 646
                                    

Bu bölüm sanki hikaye aşk üçgenlerinden oluşuyormuş izlenimi veriyor olabilir ama sonda toparlamaya çalıştım. Diğer bölüm hazır, ne zaman gelir bilemiyorum çünkü okuldan bir arkadaşımı yeni kaybettim. Pek iyi hissetmiyorum. Umarım kısa sürede düzelirim.

İyi Okumalar^^

"Peki abinin sınıfı hangi katta?" Dolunay'a abisi Pars'la ilgili sorularımdan sadece birini yöneltirken, tostumun son lokmasını ağzıma atmıştım.

"İkinci katta, müdür yardımcısının odasının batı tarafında. Bunları neden soruyorsun?"

"Hiç."

Evet. O çocukla bir hesabım olacaktı çünkü buradan gitmek istiyordum. Annemler Eray ile beni uzaklaştırsın istiyordum. Zira burnuma hiç de iyi kokular gelmiyordu, annemlerin henüz sezemediği şeyler vardı belki de.

"Ben Eray'ı bulayım," diye mırıldanarak ayaklandım. Dolunay koluyla dirseğimi tutmuştu. "Dur biraz. Eray benden ayrıldı. Ona nedenini sorar mısın? Bana söylemiyor." dedi. Üzgün duruyordu.

Bunu kabullenmelisin, dedim içimden.

Zor da olsa seni sevmediğini kabullenmelisin. Hayatına devam etmek zorunda olduğunu kabullenmelisin.

"Dolunay... İkiniz için ne yapabileceğimi bilmiyorum ki bence en iyisi bunu aranızda halletmeniz. Elimden bir şey gelmiyor. Sıkma canını, olur mu?"

O meşhur koridorda yürüyerek Eray'a yaklaşıyordum. Bugün tamamen uyumlu giyinmiştik. O da bunu farketmiş olmalıydı ki beni süzerek sırıttı.

"Tarzsın ortak." dedi. Bu sözü beni gülümsetecekti. Neredeyse.

Karşımda Pars Arslan'ı görmemle gözlerim dikkatlice açılmıştı. Planımı tekrar gözden geçirdim. Bu sırada Eray da omzunun üzerinden benim baktığım yere baktı, sonra tekrar bana döndü. "O Sare'nin benden sonraki sevgilisi." dedi.

"Evet. Evet biliyorum. Ona bir şey sormam gerekiyordu da."

Çocuğa tekrar baktım. Dolunay'la benziyor olmasına rağmen, plajlarda simit satan çocuklar gibi esmerdi. Hatta melezdi. Bir ton daha esmer olsaydı kesinlikle siyah insanlar gibi görünecekti. 

"Ne bakıyorsun ya?" dedi Eray. "Git ne soracaksan sor işte. Çocuğun içine düştün" Ona dil çıkardım. Yanından geçerken hafifçe omzumu omzuna değdirerek (çarparak) trip attım ve Pars'a doğru ilerledim.

Siyah, rampa saçları, upuzun boyu ve daracık omzuyla bale salonlarındaki barları andırıyordu. Dolunay gibi kızıl olsaydı bu kadar esmer olur muydu acaba?

"Merhaba," dedim. Ona selam vermek Eray'a selam vermek gibi değildi çünkü Eray'a ne zaman baksam gülesim geliyordu. Çocuk "Selam," diye seslendi. O kadar sessiz konuşmuştu ki duyabilmek için ona doğru eğilmem gerekmişti. "Tanışıyor muyuz?" diye sordu.

"Yok. Ben aslında Sare'nin bir arkadaşıyım. Bir de Dolunay'ın. Dolunay bana kardeş olduğunuzu söyledi de. Ben Maya."

"Ben de Pars" dedi. Hemen konuya girmek istediğimden sorumu yönelttim. "Konuşabilir miyiz acaba?"

"Tabi, gel" dedi ve bir banka doğru ilerledi. Okulumuzda koridorun sağında duvarlar yoktu ve bahçedeki banklara hemen ulaşabiliyordunuz.

Yanına oturdum. "Hemen konuya girebilir miyim?" diye sordum.

"Evet."

"Sare bana bazı şeyler söyledi. Seninle ayrıldığı için çok üzgünmüş. Ona yardım etmemi istediğini söyledi ama ben edemeyeceğimi söyledim."

"O hala Atasoy'u seviyor. Onunla çıkmaya devam edemezdim." Eray'dan bahsettiğini anlamıştım. Planımı yeniden aklıma getirerek ustalıkla oynamaya başladım.

"Ben de tam bundan bahsediyorum. Eray benim bir arkadaşım. Sare de galiba onunla bir ilişkimiz olduğunu düşünüyor bu yüzden beni okula karşı rezil etmek istiyor. Yani... Bir şekilde benimle ilgili dedikodular yayılmasını istemiyorum. Sana veya birilerine bir şeyler söyledi mi diye soracaktım. Herhangi çılgınca bir şey hakkında."

"Hayır, söyleseydi duyardım zaten ama merak etme. O herkesi rezil etmeye uğraşıyor. Eğer sana da bulaşırsa destek oluruz." dedi. Onu zorlukla duymuştum.

İstediğim tam da buydu. Kendimi güvenceye almıştım. Zaferle gülümseyerek "Teşekkürler," dedim. "Görüşürüz, gitmem gerek."

~~~~

"Sana inanmıyorum Maya! Sare'nin sevdiği çocukla anlaşma mı yaptın?! Seni rezil etseydi Dolunay ile ben zaten destek olurduk. Niye o çocuğa söylüyorsun? Bana garezi var zaten..." Eray resmen bağırıyordu bana ve bir daha plan yaptığımda ona söylemeyecektim.

"Bir kere Sare Pars'ı sevmiyor." diyebildim.

"Ne fark eder? Bak ne diyeceğim, sen en iyisi bu çocukla sevgili ol. Sonuçta adam seni rezil olmaktan koruyacak, değil mi? Bence hemen yarın çıkma teklifi etmelisin!"

"Saçmalama Eray!"

"Eray hep saçmalar zaten!" diye sitem etti. "Maya bak. O çocukla konuşmaman gerekiyor."

"Sen kardeşiyle konuşmaktan fazlasını yapıyorsun ama!"

Eray sinirle soludu ve tekrar sinirle baktı. Hiçbir şey söylememişti. Onu sinirlendirmek istememiştim. Ve sinirlendiğinde cidden korkunç görünüyordu.

"Haklısın. Dolunay'dan özür dilemeye gidiyorum. Ondan hiç ayrılmamalıydım." dedi ve arkasını dönerek hızla uzaklaştı.

"Eray bekle!" diye seslendim ama elbette durmamıştı. Ve ben her şeyi tekrardan elime yüzüme bulaştırmıştım. Gözlerime batan yaşları engellemeye çalışarak gözlerimi kırpıştırdım ama bu yaşların akmasına sebep olmuştu. Harika. Ağlıyordum.

"Ağlama," dedi bir ses. Arkamı dönmemle Dolunay'ın annesini, rüyama giren kadını yani Lale Arslan'ı gördüm. Sanki daha önce benimle hiç iletişim kurmamış gibi konuşmaya başladı.

"Üzülme tatlım. Siz gençler böylesinizdir. Merak etme, yarın barışırsınız. Dolunay da Eray'dan sonra üzgün duruyordu zaten."

"Size bir şey sorabilir miyim?" dedim. Gülümsedi. Bunu 'evet' olarak kabul ettim ve söze girdim.

"Annem bana her şeyi anlattı. Sizi en son Dolunay'ı almaya geldiğinizde görmüştüm ama bu sizi ilk görüşüm değildi. Daha önce rüya..."

"Ah, tatlım," diye koluma dokundu. "Ben gecikiyorum. Sonra görüşürüz," dedi.

"Şey, bekleyin. Bu doğru olamaz. Annemin dediklerinden şüphe duymuyorum ve siz de biliyorsunuz. Eray ile beni yıllardır bir araya getirmek istediniz. Bizi korudunuz. Bunların hepsini biliyorum," dedim. Kadının buz gibi bakışları ifadesizdi.

"Anlayamadım canım?"

"İyi ama siz de biliyorsunuz! Bana bildiğinizi söyleyin, lütfen," dedim. Çaresiz görünüyordum ve kadın şu an beni saçmalıyormuşum gibi hissettiriyordu. Çevresine bakındı, bir süre tereddütle düşündü ve yine o rüyalarımdaki bakışı atarak bana eğildi. Ve sonra sessizce fısıldadı.

"İzleniyoruz."

TelekineziHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin