-22-

50.1K 2.9K 584
                                    

Gecikme icin uzgunum ama yazililarim vardi hafta boyunca :(

İyi Okumalar^^

Uyandığımda Eray'ların salonundaki koltuktaydım. İlk aklıma gelen, dün gece ben uyumak üzereyken sol yanağımdan öpmesiydi. Şimdi nerede olduğuna bakmak için kalktım ve terliklerimi giyerek odaları dolaşmaya başladım.

En sonunda Eray'a ait olduğunu düşündüğüm odanın kapısını yavaşça ittim. Kapı açılırken sessiz olmaya gayret göstererek ilerledim. Eray yatağında dağınık bir şekilde yatıyordu. Yavaşça eğildim ve yüzüne yaklaşarak yanağına dokundum. Birden başını kaldırmasıyla elimi korkuyla geri çekmiştim.

"Yakaladım seni."

"Uy- uyandıracaktım. Kahvaltı hazırla diye." diye kekeledim. Yeni uyanmış olmasına rağmen gözleri şiş falan değildi. Dudağını kıvırarak ukala bir halde, "Kahvaltıyı kızlar hazırlar." dedi.

"Hayır! Sen ev sahibisin. Sen yapacaksın."

Bir süre öylece bekledi, niye beklediğini anlamaya çalışıyordum.

En sonunda "Müsade edersen kalkacağım." demesiyle çocuğun yatağına doğru abandığımı farkettim ve kalkması imkansızdı. Kızararak ayağa kalktım. Yatakta doğrulmasıyla üzerinde tişört olmadığını farketmemle yüzüme birden ateşler basmaya başladı. Ona bakmamaya çalışarak odadan fırlayarak salonlarına gittim.

Salonda öylece oturup beklemeye başladım, saat öğleye geliyordu. Bir süre sonra Eray içeri girdi ve, "Gel de yardım et." diye sitem etti.

Oflayarak yanına gittim. Tezgaha iki tane kase koydum. Eray sütleri doldururken mısır gevreğini açmaya çalışıyordum ancak paket yeni alındığı için bir türlü açılmıyordu. Eray, ben paketle cebelleşirken arkama geçerek kolumu tuttu. Bileğimi tutarak yardım etmeye çalıştı. İkimiz birden paketi çekiştirerek açmayı başardığımızda derin bir nefes aldım. "Sağol ortak."

Eray sırıtarak işine dönerken ben hala az önce bileklerimi kavrayan o elleri düşünüyordum.

~~~~~

Kahvaltımızı etmiş, masayı toparlamıştık. Eray'ların evi Dolunay'larınki gibi değildi; Dolunay'ların aksine rahat bir hava veriyordu. Ferah ve huzurluydu. Birden kapının çalınmasıyla Eray'la göz göze geldik. "Sen içeri git."

Eray hazretlerinin emrine uyarak içeri yöneldim.

Tekrar gelmem uzun sürmemişti çünkü gelenlerin annem ve Lale Teyze olduğunu anlamıştım. Annemler Eray ve beni gördüklerinde şaşkınca bakakalmışlardı. Eray kirpiklerini kırpıştırıyordu ve tatlı bir ifadeye bürünmüştü. Şaşkınlığımı gizleyemeden öylece bakıyordum.

Annem kapıdan, "Burada ne işiniz var?" diye sordu. Lale Teyze ekledi. "Bir açıklama bekliyoruz."

Eray bana, ben Eray'a bakmaya başladık.

"Ya sizi kaç saat aradık, biliyor musunuz?! Başınıza bir iş geldi sandım. Ay yüreğime indi valla. Hemen eve gidiyoruz." dedi annem.

"Hangi eve?" diye sormamla tüm gözler bana çevrilmişti. "Pardon da, hangi eve gidiyoruz? Sürekli konum değiştiriyorum, beni oradan oraya sürükleyince korumuş olmuyorsunuz. Gerçekten yorgun hissediyorum ve eve falan gitmeyeceğim. Kimin eviyse artık." diyerek Eray'ın odasına gittim ve kapıyı kapatarak yere çöktüm. Ağlamaya başladım. Kaçarak yaşamak hem ruhumu, hem bedenimi yormuştu.

Artık giysilerim bavulda değil askıda dursun istiyordum. Dinlenme tesisleri yerine kendi evimde durmak istiyordum.

Bir zaman sonra birinin beni bulunduğum yerden kaldırarak sarıldığını hissettim. "Son kez kaçacaksın Maya. Söz veriyorum. Benimle geliyor musun?" dedi Eray'ın ninni gibi gelen sesi.

TelekineziWhere stories live. Discover now