-42-

39.5K 2.4K 448
                                    

Multimedia açılmıyor olabilir :D

Ben de bir okuyucuyum ve okudugum kitapların yeni bölümlerini 2 ayda bir yazan yazarlar tanıyorum. İnanmak ya da inanmamak size kalmış. Ben çok bekleten yazarlara genelde "sorumsuz" demek yerine, " daha az sorumluluk sahibi" demeyi tercih ediyorum.

Öte yandan hikayenizde iki karakter kardeş çıktıgı zaman yeni bolumleri cok zor yazarsınız. Karakterlerin duyguları nasıl olacak, ne tepki verecekler kestirmek zor oluyor. Bunlarda ve betimlemelerde zorlanıyorum ve geliştirmeye çalısıyorum.

Yayınlamadan yazdıgım 3-4 hikaye var. Kendimi geliştirme yönünde adımlar atıyorum çünkü sizler daha iyi ve daha uzun bolumler okuyun istiyorum.

Her bir yorumunuzu okuyorum ama yakında okumayı da bırakacagım.

Ama bunun haricinde mesaj atan heeerrrkese zaten cevap veriyorum ve hikayeyi begenenler bana uzun uzun paragraflar yazıyor. Cok tesekkurler :)

Kısa olduğunu biliyorum ama gerçekten, elimden gelen bu olmasa 8-10 sayfa yazardım. Bunu ben de isterdim. :/

İyi Okumalar^^

Maya'nın Ağzından

Lale Teyze'nin evinde annem ile ben, Eray ile Serenay'ın gelmesini bekliyorduk Lale Teyze bize olan biten her şeyi açıklamıştı. Anlatmak zorunda olmadığını söylesek de bunu bize borçlu olduğunu söyleyip duruyordu.

Bunun nedenini anlayamamıştım.

"Dolunay'a birkaç haftalık hamile olduğumdan habersizdim. Bilseydim böyle bir şeye kalkışmazdım. Bir ay kadar sonra doktora gittim ve ultrasonda ikizlerin olduğunu gördüm. Bu binde bir de olsa oluyordu, şoka uğradım ve sonradan hamile kaldığım bebeği, Serenay'ı aldırmak istedim."

Bu sırada annem devreye girmişti. "O sırada sana hamileydim Maya," dediğinde şaşkınlıkla ona baktım. Hikayeyi biliyor muydu? Devam etti.

"Lale yanıma geldi. Senin yetenekli olduğunu hissediyordum Maya, ve Lale ile o zaman dost olduk. İkimiz de hamileydik. En sonunda onu kürtajdan vazgeçirmeyi başardım. İşler böyle gelişti, Serenay, Eray'ın babasının ve Lale'nin kızı. Pars ile Dolunay ise başka babadan...."

Tıkanıp kalmış gibiydi. Lale Teyze ağlıyordu.

Sessizdim, hiçbir şey diyemiyordum. Bu, annemin benden sakladığı onlarca sırdan sadece biriydi ve anlamsız bir şekilde bu kardeş olayının bizi düşmana götüreceğini düşünüyordum.

Bir zaman sonra kapı çalındı.

Serenay gelmişti.

Robot gibi hareket ediyordu. İfadesizce anneme de, bana da, Lale Teyze'ye de bakmadan içeri gitti ve odaya girip kapıyı kilitledi.

"Bunu atlatması kolay olmayacak," diye mırıldandı annem.

Yavaş yavaş tepem atmaya başlıyordu.

"Öyleyse neden bunca şeyi bizden sakladınız?! Bu işleri daha iyi bir hale getirmiyordu. Buna rağmen devam ettiniz. Umarım mutlu olmuşsunuzdur, şimdi Eray da, Serenay da ben de bir düşmanın hedefiyiz. Eminim ki o da çevirdiğiniz dolaplar yüzünden başımıza geldi."

"Serenay bana düşmanı bulmam gerektiğini söyledi, bana zaman verdi." dedi Lale Teyze.

Annem, "Bak kızım, yetişkin olan biziz, sizler değilsiniz. Burada bağırıp çağırarak bir yere ulaşamayız. Düşmanı bulmamız için bize bir ipucu göstermiyorsun Maya."

"İpucu istiyorsanız arayın bulun. Yetişkin olan sensin anne, ben değilim."

Daha fazla dayanamayacaktım. Serenay elinde valiziyle odadan çıkıyordu. Onunla beraber dış kapıdan dışarı çıkarak Lale Teyze ve annemi arkamızda bıraktık.

~~~~

Serenay öylece yürüyor ve hala konuşmuyordu. En sonunda, "Eray nerede?" diye soruverdim.

"Gitti. Annesiyle konuşacak."

"Ne...hissediyorsun?" Az önce onunla kardeş olduğunu öğrenmişti ve kendine gelebilmişe benzemiyordu. Ruh gibiydi.

"Ne hissedebilirim Maya?" dedi bana dönerek. "Ailemden nefret ediyorum desem, affedersin de daha kimden olduğum belli değil. Beş yıldır kendimi yetim sanıyordum ve Eray'ı da en yakın arkadaşım sanıyordum. Ne hissedebilirim ki?"

Başımla onayladım. Zaten kardeş olduklarını öğrenmem kafamda balyoz etkisi yaratmıştı.

"Teyzeme dönüyorum," dedi yavaşça. "Sakin kafayla....kahretsin."

Pes etmiş bir halde şakaklarını ovuşturdu. "Sen eve git Maya."

Öyle yaptım.

Evimize geldiğimde kararlıydım ve kafamda düşmana yem atmak için bir plan oluşturmuştum.

Eve girdim. Her şeyi telekineziyle halledecektim.

Önce mobilyalardan başladım. Her şeyi durduğum yerde zihnimle yıkıp döküyordum. Masadaki biblolar, kül tablaları, peçetelikler... Hepsi telekineziyle teker teker yerle bir oluyordu.

Mutfak tabaklarının yere düşüp kırılma sesleri haz veriyordu; gittikçe iyi hissetmeye başladığımı anladığımda tüm evi yerle bir etmeye devam ettim.

Yirmi dakika sonra ev enkazdan farksızdı. Şimdi düşmanı bulma sorumluluğunu tamamen üzerime atan annem de bu işe girmek zorunda kalacaktı.

Telefonumu çıkarıp yerle bir olmuş salonda dikkatle ilerledim.

"Alo anne," dedim ağlama numarası yaparak. "Anne gel...evimiz enkaza dönmüş, bunu düşman yaptı, biliyorum kahretsin! Hemen gelmen gerekiyor...."

~~~~

Annemi aradıktan sonra telefonumu kapatıp Eray'lara gitmiştim. Annemin evi gördüğündeki halini merak ediyordum ve bunun tadını çıkaracaktım. Ama önce Eray'la konuşmalıydım.

Ona banyoda bileklerimi kesen kişinin bir başkası olduğunu tekrar söylemeyecektim. O kişi, jileti eldivenli eliyle bileğime bastırdıktan sonra hemen banyodan çıkıp kaçmıştı. Ve kapıyı üzerime kilitlemişti.

Eray odasına girdiğimde hiçbir şey söylemeyerek beni kendine çekti ve dudaklarıma dokundu. Nefesini hissediyordum. "Uyuşmaya ihtiyacım var, Maya..."

Ona sarılarak elimi saçlarına götürdüm. Dudakları boynumda gezinirken dokunduğu yerler cayır cayır yanıyordu. Gözlerimi kapatarak kokusunu içime çektim.

Şimdi her şey bize ait gibiydi.

Gizli bir kamera tarafından izlenilmiyorsak elbette.

TelekineziWhere stories live. Discover now