37.Bölüm: Mutlu musun?

878 59 6
                                    


“Sen ... Ne diyorsun Evren sen?”

Evren kızın ürkek başlayıp sert bitirdiği cümlesine donuk bir ifade ile karşılık veriyordu. Hayal ise başını iki yana sallayıp hızlı hızlı solumaya başladı.

“Evren cevap ver! Konuşacağız diye getirdin sen beni. Tamam hasta oldum konuşamadık, tamam. Ama bu duyduklarım ... Evren, böyle bir şey demedim de bana, konuşup gideceğiz biz buradan değil mi?”

Evren’in kafası yine allak bullak olmuştu, Hayal’in bakışlarındaki kırgınlık ve hüzün kalbini parçalıyordu. Bakışlarını genç kızdan çekinceyse az önce ekranında ‘Aşkım’ yazan ve şimdi parçalara ayrılmış telefona gözü kaydı. “Bir kırgınlık varsa bile benim için değil, onu aşkından ayırdığım için.” dedi içinden acıyla.

Evren’in, kendi kızgınlığına karşılık sessizce karşısında maviye bürünmüş yeşil gözleri ile kendisine dik bakışı, genç kızı daha da öfkelendirmişti. Bir anlık sessizliğin ardından Hayal gözlerini kısıp şiddetle iki eliyle göğüs kafesinden ittirmeye başladı genç adamı.

“Planladın!” diye bağırdı genç kız. “Planladın sen bunu! Bilerek yaptın!” Her cümlesinde daha sert vurmaya başladı. “Bana bunu neden yapıyorsun? Hayatıma yeterince zarar verdiğin yetmedi mi? Her şey seninle tanıştıktan sonra tepetaklak oldu zaten!” Durdu, kırgın bakışlarını genç adamın yüzünde gezdirdi:

“Ama sen sonra her şey için benden özür dilemiştin? Dilemiştin değil mi? Ben değiştin sanmıştım çünkü.” Yumruk yaptığı ellerini birbiri ardına göğsüne indirdi genç adamın. “Yanıldım değil mi? Nasıl yanıldım ben? Çünkü sanmıştım ki bana-”

Evren iki bileğini birden kavradı havada, öfkeyle yüzünü yüzüne yaklaştırdı. “Ne sandın? Devam et, ne sandın!” dedi, Hayal’in siyahlarında kaybolurken genç kız onun maviye bürünmüş yeşil gözlerinde hapsoluşunu görüyordu.

“Nefretin bitti sandım,” dedi Hayal gücü tükenmiş gibi, gözünden bir damla yaş akarak yanağından çenesine doğru yol almıştı. “Ama yanılmışım.”

Evren genç kızın gözyaşını görünce yutkundu acıyla, sıkıca gözlerini yumdu. Elleri gevşedi, Hayal de onun bir anlık ellerini gevşetmesini fırsat bilip bileklerini çekip birden kapıya doğru koşmaya başladı.

Evren öfkeyle “Aklından bile geçirme!” diye bağırdı.

“Beni burada zorla tutamazsın!” diye bağırırken genç kız, bahçeye çıkmışlardı.

“Hayal dur!”

Hayal loş bir aydınlığa sahip bahçeyi ardında bırakırken sık ağaçların bulunduğu ormana adım atmıştı. Arkasına bakmadan hızla koşuyordu. Hava serindi ama bu onun umurunda bile değildi. Sürekli içinden “Yanıldım” diyordu. İki gündür üst üste yaşadıkları ağır gelmişti, nefes nefeseydi ama koşmaya devam ediyordu. Nereye gittiğini bilmeden sadece sık ağaçların arasından geçip gidiyordu. Aydınlığı gördükçe daha çok hızlanıyordu.

“Hayal beni bunu yapmaya mecbur bırakma! Geri dön!”

Evren bağırıyordu ve muhtemelen Hayal’e göre öfkeden delirmişti fakat bu kızın umurunda bile değildi. “Nasıl ona âşık oldum ben? Bir an beni sevdiğini bile sandım ve bir an ... bir an güvendim ... yanıldım.” İçinden bunları tekrar ederek koşmaya devam ediyordu. Ta ki aydınlık orman birden kararana kadar.

Karanlığın ortasında neye uğradığını şaşırmış bir halde öylece kalakaldı genç kız, gözlerinden sicim gibi yaşlar süzülürken omuzları sarsılıyordu. Olduğu yere çöktü korkusundan. Hıçkırıkları nefesini kesene kadar ağlamaya devam etti.

YILDIZ TOZU (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now