14.Bölüm: Pişmanlık

2.1K 135 54
                                    


Evren kulisine girdiği an aynanın karşısında kendini öyle öfkeli görünce “Ben bu değilim!” diyerek masanın üzerindeki her şeyi yere sıyırdı. “Değilim!”

“Neden yapıyorum bunu? Neden bu kadar ileri gittim? Aptalsın Evren Aksel! Aptal! Yine kırdın onu! İstediğin oldu! Neden peki? Annene benzediği için mi? Sana onu anımsattığı için mi? Onun gibi sandığın için mi?” Başını ellerinin arasına alıp odada dönmeye başladı.

“Çık kafamdan dedikçe iyice derine yerleşti! Sanki her hücremde o varmış gibi, sanki... Onun canını yakmaktı amacım ama şu halime bak!”

Odanın içinde bir sağa bir sola başı ellerinin arasında yürürken duvara yaslandı genç adam. O sırada Defne’nin odaya girdiğini fark etmemişti bile. Alkış sesi ile başını kaldırıp gözlerini aralayınca ablası ile göz göze geldi.

“Bravo sana Evren Aksel!” dedi Defne, sertçe avuç içlerini birbirine vuruyordu.

“Abla sen?”

Ellerini iki yana açtı Defne. “Ben kardeşimin bu kadar kötü olabileceğini düşünmemiştim! Sen bana söz verdiğinde ben sana gerçekten inanmıştım! Hah! Ama şu haline bir bak! Gerçekten de bu sen değilsin! Sahi kimsin sen?”

Evren gözlerini yere indirdi, Defne ise sözlerine devam ediyordu. “Nasıl geldiğimi bile merak edemeyecek hale getirdin kendini! Bak yüzüme bak, eğme başını! İnanç aradı: Defne, Evren dağılıyor ve ben artık onu durduramıyorum yardım et, dedi ve olanları tek tek anlattı Evren Bey!”

“Bu sefer çok ileri gittim.” dedi Evren, sesinden bariz bir biçimde pişmanlık akıyordu. “Abla ben onun gözlerinde...” derken cümleyi tamamlayamadı.

“Sen babamın acısının etkisindesin! Sen babam sana annemi nasıl anlattıysa tüm kadınları o anlatıma benzetiyorsun benim küçük kardeşim.” dedi Defne yorgun bir tınıyla. “Annem güzel ve cesur bir kadındı, doğru bu kısmı. Ama atladığın bir şey var; annem babamı sevmeden evlenmişti Evren ve yıllar sonra asıl sevdiği adam benim düğünümde, iptal olan düğünümde ortaya çıktı. Bizi terk edip Akın amcaya kaçmak annemin seçimiydi! Babam ölünce bizi düşünmeye başlamakta annemin seçimiydi!”

“Babam ölmedi!” diye bağırdı Evren. “İntihar etti! Ayrıca o kadın bizi zerre düşünmüyor! Yanımıza sadece para için geldi.”

“Evet! Ben de yaşadım o zamanları.” dedi Defne de. “Peki ne yapsaydım? Annem bizi terk etti diye intihar eden babama düşman olsaydım ve on yılımızı bir nefret uğruna çöpe mi atsaydım yani?!”

“İkisi aynı şey değil, biliyorsun. Konuyu çarpıtma! Babama ihanet etti o kadın! Ondan nefret edebilirsin ama babamdan nefret edemezsin!”

“Peki madem. O zaman buna ne dersin: Ben de terk edildiğim için hem de düğün günümde sevdiğim adam tarafından, bak aynı anda iki acı, iki ihanet yaşadım. Ben de senin tüm kadınlardan nefret etmen gibi tüm erkeklerden, sen de dahil, nefret etseydim o zaman? Bu aynı şey olur mu?”

“Abla,” dedi Evren boynunu büküp. “Ben senden nefret etmiyorum biliyorsun, sen benim en kıymetlimsin.”

“Ama bunu hissedemiyorum artık çünkü ben karşımdaki bu adamı tanımıyorum! Bu adam ki beni hayata bağlayan insan, bu adam ki bana sevginin önemli olduğunu hatırlatan tek kişi ve ben onu şu anda tanıyamıyorum! Annesinden nefret ettiği için gördüğü her kadına kinle bakan bu adamı tanımıyorum!”

YILDIZ TOZU (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now