40.Bölüm: İtiraf

984 66 18
                                    

Medya: Seyyan Hanım- Siyah Gözlere

İnanç ve Esin, Selim ile buluştu. Nehir konusunu konuşmaya karar vermişlerdi. Selim ilk başta ikisini bir arada görmemek için gitmek istemese de buluşmaya Esin 'önemli' vurgusunu yapınca kabul etmek durumunda kaldı. Kafeye geldiğinde ikisini bir arada görünce gözlerini kapatıp içindeki kıskançlık duygusunu bastırmaya çalıştı.

"Hoş geldin," dedi İnanç, Selim'in elini sıkarak. "Nasılsın?"

Selim burukça tebessüm etti. "İyiyim sanırım," dedi ilk. "Önemli dediğiniz her neyse onun için geldim." dedi ardından bakışları Esin'e değerken, genç kız bakışlarını kaçırdı ondan, Selim de İnanç'a döndü. "Konu ne?"

"Böyle bir şey nasıl söylenir bilmiyorum ama, Selim sen... Sanırım yapamayacağım." dedi İnanç saçlarını sıkıntıyla karıştırıp.

Esin sakin ama oldukça soğuk kanlı bir şekilde yeşil gözlerini kısıp Selim'e baktı. "Bir oyunun içindesin Selim."

"Anlamadım ne oyunu?"

"Kandırılıyorsun Selim." dedi Esin. "Nehir ..." dedi duraksadı karşısındaki adam bir anda kasılınca.

Selim, Nehir'in adı geçince gerilmişti. Üstelik bunu Esin'den duyması onu iyice germişti. Aklına tek bir şey geliyordu bahsi edilecek. Bebek. Baba olma fikrine kendini iyi kötü alıştırmıştı. Ve eğer yalan buysa Nehir'in canına okuyabilirdi. Çünkü onun yüzünden Esin'i kaybetmişti, ağabeyinin güvenini sarsmıştı, öyle düşünüyordu. İnanç ve Esin bir müddet beklediler tepki versin diye, Selim an sonra gözlerini odaklandığı masadan kaldırıp onlara baktı.

"Hayır!"

İnanç anlayışlı bir tavırla konuşmaya çabaladı. "Anlıyorum seni Selim, bu fikre hepimiz alıştık. Düşün ki ben bile ona inandım. Ama Nehir bu Selim. Hiç şaşırtmadı yine. Çok acı biliyorum ama sana bebek konusunda yalan söylemiş. Ben üzgünüm ..."

"Bunu yapmış olamaz o! Çünkü o kadar güzel bahsetti ki onu hissettiğinden filan. Bilmiyorum. İnandım ben. Çünkü, yani ben mutlu olmaya başladığımı hissettim belki de. Yani baba olacağımı düşündüğüm için öyle hissettim. İlk kez. Olamaz bu. Neden yapsın ki böyle bir şeyi?"

"Sen boşanmak istedin o da elindeki serveti kaybetmek istemedi," dedi İnanç durgun bir hâlde. "O servet Evren'di, seni yanında tutuyordu. Bu da Nehir'in istediği şeydi."

Selim bir anda ayağa kalktı. Gözlerinde, içinde yaşadığı öfke patlamasının alevleri dans ediyordu. Esin onun içinde yanan ateşi görünce bileğine uzanıp tuttu, şefkatle söyledi sözlerini.

"Tamam kızdın ama lütfen yanlış bir şey yapma Selim."

Selim bileğini çekip "Çek ellerini!" diye bağırdı Esin'e. "Dokunma bana!"

İnanç kızgınlıkla araya girdi. "Selim ses tonuna dikkat et!"

"İyi al çektim!" dedi Esin kırgınlıkla. O an İnanç elini tuttu onun. "Ne halin varsa gör! Gidelim sevgilim!" dedi elini avucunun içine alan İnanç'a bakarak.

Selim sıktı gözlerini, sıktı dişlerini, tıslarcasına kısık bir sesle konuştu. "İkiniz ... Mutlu olun ve beni rahat bırakın!"

"Biz üstümüze düşeni yaptık Selim, bundan sonrası sana ait," derken İnanç masanın üzerine bir dosya koydu. "Bunlar kanıtlar, tabii inanırsan. Bu arada unutmadan söyleyeyim; mutluyuz biz, emin olabilirsin. Sen de hayatından yalancıları çıkar." Selim'in ela gözleri o kadar koyulaşmıştı ki Esin ürperdiğini hissetti. İnanç genç kıza elini hafif sıkıp yön verdi.

YILDIZ TOZU (TAMAMLANDI)Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang