39.Bölüm: Kabullenişler

1.5K 105 33
                                    

Medya: Seyyan Hanım- Hasret

Hayal mutfakta çekingen bir biçimde önündeki çorbasını yudumlarken Hatice Hanım, Evren'in çok geç geleceğini söyledi. Bunu duyan kızda iştahsızlık peydahlandığı için kaşığı bırakarak teşekkür edip mutfaktan çıktı, salona geçip şöminenin karşısındaki geniş koltuğa oturdu.

"Daha ne kadar geç gelebilir ki?" diye söylendi kendi kendine. "Bilmediğim bir yerde, tanımadığım biriyle beni yalnız bırakıp gitti." dedi hüzünle. "Nerede olabilir ki?" diye sordu sonra. "Tamam kızdım, kırgınım da bu yüzden mi gelmiyor eve? Uyumamı mı bekliyor yoksa? Sinir! Tamam onu düşünmek yok, ondan bugün uzak kalmak bana da iyi gelecek zaten."

Akşam olduğu için koca evde tek dolaşmak istemediğinden kalkıp bulunduğu odayı incelemeye koyuldu. Kitaplıktan bir kitap aldı, birkaç sayfa okudu ama aklı Evren'e kaydığı için kendini veremedi ve kitabı yerine koydu. Sonra plaklara gözü ilişti. 45'liklerden başlayan bir nostalji klasiği koleksiyonu vardı neredeyse. Yüzünde tebessüm oluşurken raftan seçtiği bir plağı alıp pikaba yerleştirdi. Bu parça öz babasının dinlemeyi çok sevdiği bir parçaydı.

Seyyan Hanım'dan Hasret.

Eserin pikapta dillenmeye başlayacağı sırada çıkardığı küçük çıtırtılar Hayal'in içinde heyecan yaratmıştı. Gözlerini raflarda konumlanmış fotoğraflara çevirip gezdirdi. Babasının kolları arasında mutlulukla gülümseyen küçük Evren vardı çoğu fotoğrafta. Annesi ile fotoğrafı olmaması kafasını karıştırdı. Bunu tuhaf buldu. Diğerlerine baktı. Bazılarında mutfakta gördüğü Hatice Hanım bile vardı onların yanında. Evren Defne'ye sarılmıştı birinde de, sanki başını ısırmak istiyormuş gibi ağzını açmıştı bir de, güldü Hayal. "Deli," diye mırıldandı.

Birkaç rafa daha bakmaya devam etti, Evren'in tekil fotoğrafını görünce sanki onu karşısında görmüş gibi içi titredi bir an. İstemsizce fotoğrafı eline alıp şöminenin karşısındaki geniş koltuğa uzandı, fotoğrafı ise kendisine dönük bir şekilde masaya koydu, elleri başının altında müziğin ruhuna işlemesine izin vermek için gözlerini yumdu.

~ O gözler bana eskisinden yabancı... Gönlümdeki bu sevda... Hiç dinmeyen bir acı.

Yutkundu, gözlerini açtı. Evren'in fotoğrafına baktı içli içli. Gözlerine baktı. Hayal ilk gözlerini görmüştü rüyasında, sıcak ve etkileyici gözlerini, maviyle yeşilin yer yer savaş verdiği gözlerini. Bunları düşündükçe içini tuhaf bir duygu sarıyordu. Göz pınarları dolmaya başladı.

~ Ruhumun kederinden gözlerim yaşla doldu. İnliyorum derinden bana bilmem ne oldu.

Fark ettiği yeni duygusuyla yüzleşmesi ağır oluyordu elbette. Genç kız gözlerinden yaşlar damla damla akmaya başlarken "Âşık oldum." diye fısıldadı. Bunu kabul etmek onu zorlarken bir de üstüne Evren onu kırmıştı. Uzanıp fotoğrafı eline aldı, bakışlarını tüm ayrıntılarını ezberlemek istercesine gezdirdi üzerinde ama ağladığı için puslu görüyordu.

~ En candan arkadaşım ruhumu saran gece; ben kime bağlanmışım ağlıyorum gizlice...

"Canım çok yanıyor ..." dedi fotoğrafına sarılıp, sanki yanında varlığını hissetmek ister gibiydi.

İçinde yaşadığı savaş ağır gelmişti ona. Onu seven ağabeyini ve babasını ardında bırakacaktı, kıracaktı habersizce evlenerek. Sevda ve Gözde'yi düşünmeyecekti, ikisi de acısını ikiye katlamıştı en nihayetinde, değersizleşmişlerdi içinde. Kimsesiz olduğunu ve aslında senelerdir yalnız olduğunu vurmuşlardı yüzüne. Hiç sevmediklerini, sevmiş gibi yaptıklarını. Kesik kesik hıçkırıklarının arasında fotoğrafa daha sıkı sarılıp başını yastığa bastırdı hüzünle.

YILDIZ TOZU (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now