36.Bölüm: İki hafta meselesi...

1.4K 112 76
                                    


Bomboş karanlık bir yolda üzerinde kırmızı bir elbiseyle koşuyorken nefesi gittikçe daralıyordu Hayal’in. Yağan yağmur her bir yanını sırılsıklam yapmıştı yine de buna aldırış etmiyordu kız, çünkü arkasında gördüğü kişi Deniz’di. Korkuyordu.

Gördüğü ilk sokak arası merdivenlerden aşağıya doğru hızlı adımlarla inmeye başladı. Karşısında büyük demir bir kapı vardı şimdi, ellerini düşünmeden kapıya yasladı, itti, açıktı. Tereddüt etmeden içeriye girip kapıyı sertçe kapattı, sanki tekrar tehlike geçerse dışarı çıkmayacakmış gibi büyük sürgüsünü de çekti.

Elleri sürgünün üzerinde soluklanırken  “Hoş geldin,” dedi melodik bir ses, tanıyordu ama anımsamakta zorlandı. “Seni uzun zamandır bekliyordum, gelmeyeceksin diye de korktum.”

“Kimsin sen? Bak ben kaçtığım için buraya geldim. O yüzden yani, çok kalmayacağım!”

Bastığı yerlerde sonbaharın küçük yaprakları çıplak ayaklarının altında çatırdıyordu. Kocaman ağaçlar sarı, kırmızı, turuncu hepsi de tam sonbahar rengine bürünmüştü.

“Artık çok geç Küçük Hanım, kalbime hoş geldin.”

Şaşkınlıktan yuvalarından çıkarcasına irileşmiş gözlerinin bir an için yerinden çıktığını sandı kız. Çünkü karşısında gördüğü kişi, elinde bir buket papatya ile onu izliyordu. Yeşilin en parlak tonuna bürünmüş gözlerini ondan ayırmadan gülümsüyordu. Hayal’in o andan itibaren tek yapabildiği Evren’in adını sayıklamak olmuştu.

“Kırmızıda güzel ama beyaz sana daha çok yakışıyor.” dedi Evren.

Kız gözlerini üzerine çevirdiğinde elbisesinin bembeyaz bir renge büründüğünü, saçlarının ise kurumuş olduğunu fark etti. “A-ama ben başka bir elbiseyle yağmurda ıslanmıştım, o peşimdeydi. Çok kork-”

Huzur verici kokusunu duyabileceği şekilde yaklaşmıştı Evren ona, elini beline koyup “Güvendesin Yıldız Tozum,” dedi, en son duyduğu sözleri bunlar oldu kızın. Zira Evren usulca dudaklarına sızmıştı.

Kalbinin delicesine çarpan ritmiyle onu dudaklarında hissetmiş olmak başını döndürmüştü Hayal’in. Dönen sadece başı değildi etraflarında bir rüzgâr çıkmıştı. Şaha kalkan yaprakların dansının arasında Evren hâlâ onu öpüyordu. Yapraklar toz bulutuna dönüştü, sonra bir ışık kümesi yayıldı etrafa. Hayal ise sıcacık olurken artık soru sormayı da bırakmıştı.

“Buradayım Hayal, güvendesin.”

Hayal gördüğü rüyadan sonra gözlerini hissettiği heyecan ile araladığında gördüğü ilk şey boydan boya camdan sonbaharın en güzel giysisini üzerine geçirmiş olan sık ağaç kümesiydi. Etraf loş ve orta karanlıktaydı. Kıpırdanıp hareket etmeye çalıştı ama başaramadı. Gördüğü rüyanın da etkisi kalbinden silinmemişti henüz.

“Hemen kalkma, başın dönebilir. Hâlâ üşüyor musun?” diye sordu Evren.

Hayal durdu, genç adamın sesi oldukça yakınından geliyordu ve hatta düşündüğüne inansa ensesine çarpan serinliğin bile onun nefesi olduğunu düşünecek kadar yakınındaymış gibi hissetmişti ama buna inanmıyordu tabii, ta ki Evren onun karnının üzerinde birleştirdiği ellerini hafifçe sıkıp onu kendi bedenine, sıcaklığına yaslayana kadar.

YILDIZ TOZU (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now