18.Bölüm: Garip Kimya

1.8K 122 41
                                    


Hayal çayını alıp döndüğünde Esin ile İnanç’ı bıraktığı yerde göremeyince ifadesi çatıldı. Sonra etrafında olan koşuşturma ile birlikte “Yine işi var herhalde,” diye mırıldandı. Bakışlarını yeni çekilen sahneye çevirdi, izlemeye başladı ve Evren’in oyunculuğuna hayretle bakakaldı. “Esin’in övdüğü kadar varsın gerçekten,” dedi çayını bitirirken. Elindeki bardağı yanında duran küçük masanın üzerine bırakıp kollarını göğsünde kavuşturup içindeki ket vuramadığı merakla izlemeye devam etti. Evren o an Hayal’in onu dikkatle izlediğini fark edince yüzüne hafif bir tebessümün yayılmasına engel olamadı.

“Evren,” diye seslenen Deniz ile bakışlarını Hayal’in üzerinden çekmek zorunda kaldı genç adam. “Son replikleri ufuk çizgisine bakarak söyleyeceksin,” dedi, ayağa kalkıp hızla Hayal’in yanına geçti ve kızı aniden omuzlarından tuttu. Evren’in ise neredeyse tepesi atıyordu.

Deniz ise tedirgin duran kızın kulağına eğilip “Hayalciğim, sen şurada dur çünkü ufuk çizgimiz sen olacaksın,” dedi. Hayal’in gözleri anlık büyüdü, fakat üzerindeki şaşkınlığı hemen atıp onayladı mecburen. Deniz buna gülümseyip “Teşekkür ederim,” dedikten sonra Evren’e dönüp “Hayal ufuk çizgisi ve sen replikleri ona bakarak söyleyeceksin.” diye direktif verdi.

“Çok yaratıcı gerçekten,” diye söylendi Evren kimsenin duyamayacağı bir ses tonuyla. Kızgın bakışlarını Deniz’in ellerine sabitledi sonra da; çünkü o eller hâlâ Hayal’in omuzlarına dokunuyordu.

Deniz’in o bakışı fark etmemesi imkansızdı, tebessümle ona bakarken ellerini havaya kaldırdı. “Oldu mu?” diye sordu alaycı bir tavırla.

Evren başını çevirip “Ben hazırım!” dedi sert bir sesle.

Hayal ikisi arasında geçen bu gerginliğe anlam veremiyordu, durgun bir şekilde olduğu yerde hareketsiz kalırken ellerini de birbirine kenetleyip yere baktı çünkü Evren ile göz göze gelmek istemiyordu.

Deniz’in komutuyla çekim başladığı an Evren gözlerini Hayal’in yüzünde gezdirmeye başladı. Sanki başka bir zamanda bu kadar inceleme fırsatı olmayacakmış gibi inceledi kızın çehresini. Hayal’in gerildiği için iki kaşının ortasında oluşan küçük kırışmayı görünce iç çekti. Bakışlarını kaldırmasını bekleyerek gözlerini kaçırmaksızın tok bir sesle repliklerini söylemeye başladı.

“Sevgilim, dalıp giderken gözlerine dudaklarım isyan ediyordu söylediklerime ve diyordu ki ruhum bana: Özür dile ondan!” Kızın yanakları pembeleşti, bakışları istemsizce onu buldu. Koyu kahve gözler mavinin gezindiği yeşil gözler ile çarpıştı.

“Sonra sana sesleniyordu ruhum: Terk et aklımı, kalbimi. Girme artık gecelerime!” Hayal bakışlarını çekemedi, Evren ise ona kilitli kalmıştı.

“Ben seni sevdiğim zaman karanlıkta parlayan yıldızlar gibi sevmek istedim. Karanlığını aydınlatan küçük ışığın olmak istedim.” Hayal Evren’in dolan gözleri karşısında yutkundu. Rol gereği dolan gözler ile ondan özür dilerken dolan gözleri karşılaştırırken buldu kendini. Çok farklıydı. Genç adam ondan özür dilerken gerçekten de pişman olmuştu demek ki. “Esin haklı olabilir mi? Gerçekten pişman olduğunu hissettiğim için her şeyimi anlatmış olabilir miyim?” diye düşündü.

“Gidiyorum,” dedi Evren o an sesindeki hüzünle. O an içi titredi Hayal’in. “Gidiyorum ve ancak yine Kırmızı Kar yağdığı zaman geri gelebilirim. Bu yüzden affet beni.”

YILDIZ TOZU (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now