-4

1K 47 46
                                    

Kendimi dudaklarından çektiğim an, Kanat halen şaşırmış bir şekilde bakıyordu. "Cesaretim var mıymış?" diye sorduğumda, hafif bir şekilde gülümsemesini sağlamıştım. Melisa ise kudurmak üzere bir köpek gibi bakıyordu. Bunun Ozan'ın bilerek yaptığını anlamak zor değildi çünkü eğer Kanat ve ben yaklaşırsak, Melisa ona kalıyordu. "Oyun bitti" diyen Melisa herkesi partiden kovuyordu. Ayşe ışık hızında yanıma gelmişti ve soru üzere soru sormuştu. "Ya dur bi sen şimdi bir oyun yüzünden nefret ettiğin çocuğu mı öptün?" diye sorgulayan Ayşe'ye kısaca "Evet" diye cevap vermiştim. "Kızım sen seviyor musun bu çocuğu?" diye yanıma koşan Bekir'e "Sen oynadığın her oyunu bu kadar sorgulucaksan hiç oynama Bekir" diye bir cümle kurmuştum. Halen olayı anlamayan arkadaşlarımdan sıkıldığım için, kendi başıma yürümeyi karar vermiştim, tabi Bekir arkamdan gelene kadar. "Tamam sorgulamıcam artık ama gel sizi taksiyle eve bırakim." Ayşe çok yorgun bir şekilde "Ay evet hiçte yürüyesim yoktu" diye konuşmuştu.

40 dakika süren yolculuktan sonra istemsizce öpüştüğümüz an aklıma gelmişti ve hemen kendimi oyalamak istemiştim. Çünkü onun gibi pislik birisine zamanımı ve hayal gücümü harcayamazdım. O kağıdı cebimden çıkarıp 3lü üzere ne öğrendiysem yazmaya başlamıştım.
Kanat:
- kendini bilmiş
- odun
- maalesef çekici
- zorba
Ozan:
-Provokatif
- Melisa için köle olur
- zorba
Melisa:
- iki yüzlü
- sinir bozucu
- sinsi
-zorba

Çok az biliyordum onlar üzere ama daha yeni tanıyordum hepsini. Artık her detaya dikkat edecektim ne kadar küçük olursa olsun. Annem tabi merak ettiği için uyumadan önce her akşamki sorularını soruyordu. "Ekim alıştın mı yeni arkadaşlarına?" diye soran annem'e "Evet hepsi çok iyiler" cevabını vermiştim. Birşey sakladığımı anladığı için daha da bastırıyordu soruları. "Peki bugünki parti nasıldı kızım?" Artık annem'e yalan söylemekten sıkılmıştım ama onun hayallerini yıkıp "Anne hepsi benden nefret ediyor" diyemezdim. "Parti çok renkli ve zevkli geçti biz bugün fazlasıyla eğlendik." Annem bu cümlemi tam yutmamış olsa bile biraz içi rahat odamdan çıkmıştı.

Tam uyumadan önce anonim bir kişiden mesaj almıştım.
Anonim.: Bugün saçların çok güzeldi ama Kanat'ı öpmen pek hoşuma gitmedi.
Ekim.: Kimsin sen?
Bu mesajdan sonra bir daha cevap gelmemişti ve ben bu okulu gittikçe daha da tuhaf bulmaya başlamıştım. Artık ışığı kapatıp, telefonumu yana koymaya karar vermiştim zaten günüm yeterince yorucu geçmişti.

Hazırlanır hazırlanmaz güvendiğim polis memuru'na kaza üzere soru sormuştum ama o her zamanki gibi hiç birşey yapamadı kanıtsız. Sadece şüphe yetmiyormuş. Biraz üzgün derse girdiğimde, herkes bana alaycı bir ifadeyle bakıyordu. "A bakın kim gelmiş" diyen Melisa'ya bir gram bile zamanımdan vermemiştim. Ama onu sinir eden tamda buydu. Ozan yolumu kesip "Nasıl zengin koca buldum diye seviniyor musun?" sorusunu sormuştu. İşte böyleydi bunlar kendileri fitneyi yapıp, üstüne yıkanlardan. "Çekil önümden Ozan" diye yerime oturmaya çalıştığımda, altımdaki sandalyeyi arkaya çekmişti. Yere düştüğümde çok acımıştı ve gözlerim yaşarmıştı. Sınıftakilerin hepsi bana göstererek gülüyordu ve edebiyat öğretmenimiz girdiğinde hiç birşey yapmamış gibi yerlerine oturmuşlardı. Melisa bana sinsice yaklaşıp "Sonun çok kötü olur beni devam tahrik edersen" diye bir cümle söylemişti. Bu olanlar direk sınıf grubuna yayılmıştı ve ben zayıf görünmemek için tuvalette ağlamıştım. Leyla için dayanacaktım diye kendimi ayağa kaldırmaya çalışıyordum.

Arkadaşım Ayşe teneffüste beni okulun havuzuna çağırmıştı. Beni görür görmez kollarına alıp, "Gördüm olanları" demişti. Ben ise sadece susuyordum. "Benim yanımda güçlü kalmak zorunda değilsin" dediği an, gözyaşlarıma hakim olamamıştım. Ağlayarak derdimi dökmeye başlamıştım. "Ben kimseye birşey yapmadım sadece şu kobranın sevgilisi beni tahrik etti diye bu hale düştüm" diye ağlayarak konuşurken Ayşe sadece dediklerimi dinliyordu. Bana yanımda olması huzur veriyordu ve ona güvenebilceğimi hissettiriyordu. "Ayşe bide bu olanlardan sonra tuhaf bir numara aramaz mı beni" diye devam konuşurken, Ayşe merakından "Kim ki?" diye sormuştu. "Ne yalan söylim hiç bilmiyorum ama o kişi Kanat'ı hiç sevmiyor" derken telefonumdaki mesajları okutuyordum. Ayşe şaşkın bakarken "O zaman ikinizden iyi arkadaş olur" diye morelime düzeltmeye çalışıyordu. İkimiz gülmeyi başarmıştık sonunda ve bir an bile olsa bu cehennem okul bana biraz da olsa cennet gibi gelmişti. "Bak ben sana bir mendil getirim ondan sonra da yemek yeriz ne dersin?" diye teklifte bulunan Ayşe'ye teşekkür etmiştim.

Tam havuzun başında arkadaşıma beklerken, yanıma kumral saçlı bir çocuk gelmişti. Bir kaç saniye sonra Kanat olduğunu anlamıştım. Yerimden kalktığım o an, kolumu sımsıkı bir el tutmuştu. "Ekim?" diyen Kanat'a en büyük nefretle bakıyordum. "Bak eğer kolumu bırakmazsan..." diye konuşurken "bırakmazsam ne olur?" diye geri sormuştu. "Kanat zaten yaşadıklarım senin altından geliyor bari boş zamanımda yakalama beni" diye hırslandığımda neyden bahsettiğimi anlamıyor gibi bakıyordu. "Arkadaşların paylaşmıştır diye sanmıştım" diye yolladıkları videoyu izletirken, Kanat sadece tepki olarak boş bakmıştı telefonuma. "Ee benimle ne ilgisi var bunun?" Bu çocuk beni delirtecekti. "Yanıma yaklaşma artık senin bu psikopat sevgiline ayırcak gücüm kalmadı." Bir yandan havuza bir yandan bana halen umursamaz bir tavırda bakarken, üstünü çıkarmıştı. İstemsizce gözlerim kaslarına kaymıştı. Ayşe nerdesin kızım 3 saatte mendil mi alınır? "Süzmekle bittiysen eğer, yüzmek istermisin?" diye teklifte bulunan Kanat beni sadece hep daha da sinirlendiriyordu. „Birincisi seni süzmedim ve ikincisi seninle bırak havuza, yan yana bile durmaya tahammülüm yok." Kanat bu dediklerimi duyduktan sonra beni suyun içine atıp, arkamdan içine atlamıştı. Allahım yüzemediğimi bilmiyor mu bu odun?





Evet her gün oldukça yazmaya çalışıyorum.
Sizce Kanat Ekim'in yüzemediğini biliyor muydu?

Kalbimin sırrıOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz