-8

885 36 32
                                    

Kanat gözlerini sonunda benden ayırdığında, sinirle önüme dönüp, yemeğimi yemeye başlamıştım. Ama Melisa bana o kızı koruduğum için takmış gibi görünüyordu ve bizim masaya doğru yürüyordu. "Aferin Ekim yerinde duramadın deme?!" diye kızan Bekir'e "ben zorbalığa göz yumamam" demiştim. Melisa tam masamızın önüne dikilip, herkesin dikkatini bizim üstümüze çekmişti. "Zavallım mahallesinde meşhur olan menüyü seçmiç" diye güldüğünde, Ozan da "korkma ısmarlarız, paranız yoksa" diye Ayşe'nin yanağını kıstırmıştı. Ayşe direk eline üstünden çektiğinde, "paramız yok ama en azından karekterimiz kokmuyor" diye laf sokmuştu. Ozanın yüzü düşmüştü ve egosuna koymuştu. Bekir ise sadece "kusura bakmayın bir daha rahatsız etmeyiz" diye ezikliyordu bizi."Kanat bunların hepsi olurken hafif sırıtıp, hiç harekete geçmiyordu. Ne beklediysem ondan zaten. „Fakirlik kraliçesi, Ekim" diye bana doğru gösteren Kanat'a git gide daha da soğuyordum. "Karekter fakiri Kanat" dediğimde, "bu bana koymaz güzelim" diye geri tepki vermişti. "İnanılmaz tiksiniyorum sizden" dedikten sonra, Melisa bana "ozaman okuldan çık" demişti. "Çıkmaz ki, o bizim suçlu olduğumuzu düşünüyor" diyen Kanat'ın cevabına şaşırmıştım. Bana dönüp "değil mi?" deyip, kolumu sıkmıştı. "Ne diyorsun?" diye yalan söylemeye çaba sarf ederken, "Sen Leyla'nın arkadaşısın ve bizden şüphelenir gibi davranıyorsun" dediğinde, "noldu Kanat korktun galiba?" diye üstüne doğru yürüyünce, "sen kimsin ki beni korkutacaksın, araştır araştırabilceğin kadar" söyleyip, geri yürümüştü bana doğru. Kanat'ın baya büyük olduğu için, hakimiyet sahibiydi durum üzere ama bunu belli etmemek için ciddi bir şekilde ona bakıp, gözlerimi ayırmıyordum gözlerinden. "Sevdim seni hırçın kız ama bu okul sana göre değil" dedikten sonra gitmişti.

Sandığımdan daha da zeki çıktı şu Kanat odunu. Kara kara düşünüyordum ve Leyla'ya mesaj yazmaya karar vermiştim.
Ekim.: Gel bana konuşalım!
Leyla.: Vaktim yok
Artık zorlayamazdım, ne zaman konuşursa konuşurdu. Aklıma direk Aziz gelmişti. Yarın evime gelceği için, evi biraz da olsa düzene sokmuştum.
Ekim.: Aziz?😊
Aziz.: Evet?
Ekim.: Hangi çikolatayı seversin? Alışverişe gidiyorum da.
Aziz.: Ekim hiç zahmet etme :)
Ekim.: Ya Aziz oyun bozarcı olma.
Aziz.: İyi madem Lindt çikolatasına bayılırım
En pahalı çikolatayı söylemiş olsa bile, gururum için bulup, almıştım o lanet çikolatayı. Ah Ekim o şom ağzını tutamadın mı? Ama bu telaşlardan sonra iyice yorulduğum için, uzun bir uykuya dalmıştım.

"Saat 1 olduğunda giyinip, bir kaç eksiyi aldığımda, Aziz zile bamıştı. Kapıyı açtığımda, sevinçli ve elinde eşyalar olan bir Azizle karşı karşıya gelmiştim. „Ee içere almıcak mısın?" diye sorduğunda, elindeki torbaları alıp, eve geçirmiştim. Torbada şeker ve tatlılar vardı. "Zahmet etmeseydin" dediğimde, "ne var ki sadece tatlı aldım" diye rahatlatmıştı içimi. Aziz girdiğinde bakınıp, evdeki objeleri elliyordu. "Biliyorum evim küçük" dediğimde "Şaka mı yapıyorsun minimalist evleri çok severim" diye geri konuşmuştu. Masaya gösterip "gel burda çalışacağız" söylediğimde, "masandaki vazonun değerinin farkında mısın Ekim?" diye geri sormuştu. Bir derin nefes aldıktan sonra "bu bir Murano vazosu italyada 1970 yılında el ile tasarlandı, inanılmaz değeri var." Şaşkın şaşkın bakıyordum ve ancak 10 saniye sonra konuşabilmiştim. "Ben bunu sadece babaannemin vazosu diye biliyorum" dediğimde, "demekki sizi çok seviyor" diye geri gülümsemişti.

Uzun süre sessizlikten sonra "Tamam küresel ısınmaydı deme?" diye konuyu değiştirmişti. "Evet hemen internetten bakalım" der demez, "İnsan faaliyetlerinin atmosfere yaydığı gazların sera etkisi yaratması sebebiyle dünya yüzeyinde sıcaklığın artmasına küresel ısınma deniyor. Küresel ısınmayla birlikte buzullar eriyor ve buzulların içerisinde kalan eski ormanların oluşturduğu karbondioksit açığa çıkıyor" diye şaşkınlık içinde bırakmıştı beni. "Aziz senin IQ kaç?" diye merakımdan sorduğumda "150 olması gerek" diye cevap vermişti. Artık kalan süre Aziz'in dediği bilgileri sayesinde ödevimizi bitirmeye başarmıştık. "Ee ödül olarak en sevdiğin çikolatayı hak ettin" diye şakalaşırken, elimdeki Lindt çikolatasını ona vermiştim. Aziz yerken "biter aldığın için teşekkür ederim hem kilo almamak amaçlı hemde sağlık amacından çok iyi." Bu çocuk zeka küpü gibi herşeyi analiz ederse, hayatın tadını nasıl çıkaracaktı. Merakımdan "Aziz bazen sadece o anı yaşamak istemiyor musun, hiç düşüncesiz?" dediğimde "sonunda abim gibi mi olmak için?" demişti. Bu bari benim kankam olsa ya, ikimizde şu odundan nefret ediyoruz. Win win olurdu. "Görmedin mi kantinde yaptığı maskarayı?" diye devam konuştuğunda, kafamı onaylar şekilde sallıyordum. Haklıydı gerçekten. "Kral Aziz" diye  kayıtlamıştım telefonuma ismini. "Gördüm ve hiç benzemiyorsunuz karekterden" dediğimde, içi rahatlamış gibi bir şekilde nefes almıştı "Oh şükürler olsun." İkimiz kahkaha atmıştık. "Vakit de geç oldu ben gitsem iyi olur artık" dediğinde, kapıya kadar eşlik etmiştim ona. "Teşekkür ederim Ekim" diye konuştuğunda "bende bu zekan için teşekkür ederim" demiştim.

Aziz gittiğinde, sınıf grubuna girmiştim. Morelimin bozulacağını bilemezdim.
Naz.: Ekim şu an nohut mu yemiştir millet?
Ozan.: Onun da yoksulluğunu çekiyordur 😉
Melisa.: Duydunuz mu mahallesindeki güzellik yarışmasında birinci olmuş?
Ozan.: Hiç şaşırmadım ama kız güzel yalan yok
Ceyda.: Kıskanma Melisa 😘
Melisa.: Iyhh sizin olsun
İyi bari çirkin dememişlerdi Melisa kuduruğundan hariç. Unuttular mı gruptayım diye yada bilerek mi yapıyorlardı. Neyse ne, yarın şüphelerimi polise iletecektim ve Kanat'ın Leyla'yı tanıdığı için ondan şüphelendiğimi belirtecektim. Sadece şüpheydi, çünkü kanıt yoktu...





Kanat'a huy olduğunuzu tahmin edebiliyorum çünkü ben yazarken sinirlendim.

Tüm okuyucular için teşekkür ederim, sizi çok seviyorum ❤️❤️

Kalbimin sırrıWhere stories live. Discover now