-63

311 27 85
                                    

Dışarıda biraz vakit geçirdiğimizde, sakinleşmeyi başarabilmiştim. Belki çok üzerine gitmiştim Kanat'ın ve belki onunla konuşsam iyi olabilirdi ama şu gereksiz yüksek tepkilerine karşı birşey yapması gerekiyordu. "Kanat evde yalnız mı?" diye sorduğumda, Ozan kafasını düşünür gibi kaşımıştı. "Sanırım Asena da evde" dediğinde, içime çok kötü bir his gelmişti. O kıza hiç güven olmuyordu. Sadece Kanat'tan uzak olanları düşünmek isterken, kızın evde olduğunu unutmuş olamazdık. Ozan bana bakıp, "birşey olmaz" dediğinde, ben çok düşünmeye başlamıştım. "Ben geri gidiyorum konuşmasak bile bi emin olmam lazım" demiştim. "Tamam bizde gelelim" diye konuştuğunda, "yok ben sadece emin olmak için gitcem, siz burda kalın" dediğimde, baya çabuk bir tempoda yürümeye başlamıştım. Aklıma yazdığı mektup geldiğinde, elimi başıma koymuştum. Nasıl bu kadar büyük bir hata yapıp, sinirle evden çıkıp, Kanat'ı o şeytanla yalnız bırakmıştım? İçimi rahat tutmak isterken bile, istemsizce kötü düşünüyordum kız üzere. Evet hayatımı bi nevi kurtarmış sayılırdı ama ben yinede rahatsızdım bu durumdan.

Kanat.:
Ne ellerimin ucunu ne de ayaklarımı hissedebiliyordum. Kullanılmaktan değil, Ekim'i üzmekten korkuyordum. Çünkü bu durumda bana kimse inanmazdı. Sırıtmaya başlayan Asena, ceketimi çıkarabilmişti. Gerçekten neyin olduğuna dair hiç bir fikrim yoktu. Çok zor bir şekilde telefonuma uzandığımda, Asena fıttırıp, telefonumu agresif bir şekilde yere atmıştı. "Demek ki benden iğreniyorsun, he? dediğinde, başımı onaylarcasına sallamıştım. Ağzıma çaktığında, "istediğin kadar iğrenebilirsin, ama bu durumda yanlış görünen sen olacaksın" dediğinde, yutkunmuştum. Beni kanepeye yatırdığında, üzerime doğru geliyordu. Biraz da olsa evdekilere sinirlenmiştim. Hiç mi değerim kalmamıştı da Tugay'ı yanlarına alıp, beni evde bırakıyorlardı? Artık kendimi fazla savunmayıp, arkama getirmek istiyordum olacakları. Çünkü ne kadar çırpınsaydım da, anlamsızdı. Dudaklarıma bastırdığı dudaklarından tiksinmiştim, gözlerimi bile kapatamamıştım. Dış kapıdan gelen ses benim dikkatimi çekmişti. Bizden resim çekip, kapıyı açmıştı. Şimdi bana kimse inanmıcaktı zaten.

"Ekim iyiki geldin, Kanat sanırım soğuktan şok yaşıyor" diye yalan söylediğinde, gözlerimle telefonunu işaret etmiştim. Bu kız tamamen kafayı yemiş gibiydi. Resmi kendisine tutmak için çekmişti ve sanırım kimseye de göstermicekti. "Kanat?!" diye bana doğru koşan Ekim'e yüzümü çevirmiştim. "Özür dilerim, sensiz gitmemeliydim" diye yanaklarımı okşadığında, yine yüzümü çevirmiştim. "Niye konuşamıyor?" dediğinde, "işte şok içinde olduğu için" demişti bana göstererek. "Asena sen ozaman üzerine fazlalık eşya felan verseydin" diye kızdığında, direk üzerindeki ceketle sarmıştı beni. Yanında gördüğü battaniyeyle de örttüğünde, bunalmıştım. Çok üzgün bir şekilde bana sarıldığında, gözleri dolmuştu. Elimi tuttuğunda, ellerimi büyük zorlukla ellerinden çekmiştim. "Tamam Kanat biliyorum seni bırakmak yanlıştı ama yani 19- yaşında bir erkek olduğun için, yalnız kalabileceğini düşündüm" dediğinde, sadece yüzüne bakmıştım. "Ve halen de dediklerimin arkasındayım ama belki aşırı tepki vermemem gerekiyordu" diye konuştuğunda, of çekmişti. "Ben artık sorunsuz bir şekilde seninle olmak istiyorum ama araya hep birileri yada birşeyler geliyor" diyerek üzüldüğünde, "dur ben sana sıcacık çay içirim birşeyin kalmaz" demişti beni motive ederek. Tabi Ekim bilemezdi böyle olabileceğini ama birazda olsa kırılmıştım olanlara. Belki yetişemeseydi şimdiye kadar işini bitirmişti bile. Ekim mutfaktayken, Asena bana doğru gelip, "ona hiç birşey söylemiceksin!" demişti. "Çünkü söylediğin an, bu resimleri sana karşı kullanarım ve kimse sana inanmaz" demişti. Ekim biraz kıskanç bir şekilde, Asena'yı itip, yanıma gelmişti. Kafamı hafif kaldırdığında, çayı içirmişti bana.

İçere giren arkadaşlarımız, "ama nasıl düştün göt üstü" demişti gülerek. Bekir sinirlenerek, "kardeş o sizi test etmek içindi" dediğinde, Ozan "tabi tabi ne testi?" demişti. "Arkadaşlarımın bana yardım edeceğine dair bir test" dediğinde, "ve siz sadece güldünüz" demişti sinirlenerek. "Biraz yavaş olun, Kanat çok kötü şu an" diye konuşan Ekim, başımı eliyle ölçmeye çalışıyordu. "Ne zaman oldu bu?" diye konuşan Aziz, biraz endişeyle başını ellemişti. "Yani bilmiyorum Kanat siz kayak yaptığınızda, fenalık geçirdi. Sanırım soğuktan şok oldu" dediğinde, Aziz şüpheliydi yine. "Hipotermi yaşadı diyorsun yani?" dediğinde, "hipo ne?" demişti Asena, dediklerini anlamayıp. "yani vücut ısısı 35 dereceden aşağıya indiğinde, hipotermiden bahsediliyor" dediğinde, "bak yine yeni şeyler öğrendim" demişti Leyla halen yüz arayarak. Onu duymazdan gelip, "bende yaşamıştım bu durumu ama bu semptomlar yoktu bende" diye konuştuğunda, "ama hani her insanda başka olur ya" demişti Asena üzerini kapatarak. Ozan bile kıyamayıp, "oy donmuş mu benim küçük buz ayım" diye başımı okşadığında, güldürebilmişti beni. Küsüyorduk ve biraz toksik bir arkadaşlığa sahiptik ama onu yinede çok seviyordum. "Ozaman yine iyiki Kanat'ı da yanımıza almamışız" dediğinde, "yoksa daha da üşüyebilirdi" demişti Aziz, benim başımı elleyerek. "Enteresan olan" diye konuştuğunda, vücudumu biraz ellemişti, "üşümüş değil gibi de bunalmış gibi bir vücut ısısına sahip olması" demişti.

Ekim.:
Aziz'in dedikleri beni şüphelendirmeye başlamıştı. "Ama yoksa neden böyle bir hale gelsin ki?" dediğimde, "geçici bir felç, travma dolayısından tutukluk yada uyuşturulmuş olabilir" dediğinde, "ama o yediği yağlı şeylerde abimin kalbine inmiş olabilir" diye bir şaka sıkıştırmıştı araya. Ozan gülerek, "lan ben bu çocuğu seviyorum ha" demişti saçını dağıtarak. "Elleme saçımı!" diye kızan Aziz, Ozan'dan daha da kızdırılmıştı. Şüphelendiğimde, Kanat'ın uyuduğunu görmüştüm. O aslında gösterdiği kadar güçlü birisi değildi ve o bunu göstermesede kırıldığını anlamak kolay oluyordu. Asena'ya biraz şüpheli bir bakış attığımda, yüzüme gülümsemişti. "İyiki evde doktorumuz var" diye konuşan Leyla, sonunda tepki alabilmişti. "Sen ne istiyorsun tam olarak?" dediğinde, Leyla yutkunmuştu. "Ne istiyormuşum ben?" diye sorduğunda, "bilmiyorum sen söyle, benim üzere kızlarla gülmek için mi oyalıyorsun beni?" demişti kendinden emin bir şekilde. "Bunu bir kere yedim, iki kere yemem" dediğinde, Leyla üzülmüştü onun adına. "Hayır yok öyle birşey diye konuştuğunda, Aziz ona yaklaşmıştı. "Ne ozaman?" diye sorduğunda, "niye benden utandığın halde, bana sürekli sinyal veriyorsun?" demişti onu iyice sıkıştırarak. Uzun süre bakıştıklarında, Leyla sonunda konuşmuştu. "Aziz paranoyak olma, biz arkadaş olamayız mı?" dediğinde, "tabi olabiliriz" demişti. "Ama arkadaşlar birbilerini gözleriyle soymuyor" dediğinde, Leyla sıkıştığı yerden kurtulup, "ee Kanat nasıl oldu?" demişti çabukça.

Ayılan Kanat, biraz durgundu. "Başım çok kötü" dediğinde, "sonunda ayıldın" demiştim ona sarılarak. Daha biraz soğuk davranan Kanat'ın yüzünü artık ellerimin içine almıştım. "Özür dilerim" diye konuştuğumda, "bilemedim" demiştim. "Ben bu halde olmasam bile yanımda kalman gerekti, yada hani yanınıza almanız gerekti" dediğinde, "Kanat sinirliydim sana, dengesiz bir şekilde beni oyuncağın gibi kullanıyorsun bazen" demiştim kendimi açıklayarak. "İyi tamam ozaman bizim gelecekti kavgalarımızda ne yapacağımı biliyorum" diye inatlaştığında, "tamam seni bırakmamam gerekiyordu" demiştim. "Tabiki bensiz vakit geçirebilirsin ama benden hariç herkesi davet edip, beni evde bırakmak ayıp oldu Ekim" diye konuştuğunda, Kanat'ın neden bu kadar aşırı tepki verdiğini anlamaya çalışıyordum. Normalde bu kadar uzatmayıp, oda benden özür dilerdi dedikleri için ama bu sefer başkaydı. "Ne oldu sana demin?" diye sorduğumda, biraz sinir ve panikle cevap vermişti. "Duydun ya şok geçirmişim işte" diye gözlerini kaçırdığında, çenesinden tutup, kendi yüzüme çevirmiştim. "Ve şimdi doğruları anlatıyorsun" dediğimde, "Ekim ben nerden bilim, birden fenalık geçirdim ve kendimi bu halde buldum" demişti ayağa kalkarak. Elini tuttuğumda, gözlerinin içine bakmıştım. "Kanat?" diye onu yanıma çektiğimde, "telefonun neden parçalar içinde?" demiştim. Cevaplarımdan kaçan Kanat, "kırıldı işte Ekim" diye kısa cevap vermişti.

"Ben odalara çıkıyorum, biraz kestircem daha" dediğinde, "yarın sabah hazır ol, geri sürüyoruz" demişti Ozan onu uyararak. Cevapları kırıcıydı ve çok soğuk davranıyordu bana. İster istemez beni artık sevmediğini düşündüğümde, yine dedikleri ve yaptıkları aklıma gelmişti. "Olamaz ya burda başka birşey var" diye kendimle konuştuğumda, Ayşe gülerek "kendinle konuşman biraz garip" demişti. Hemen kendimi toparlayıp, "elimde değil, Kanat'a birşey olduğunu düşünüyorum" diye konuştuğumda, "olmamıştır çok düşünme, zaten söylerdi öyle olsa" demişti benim içimi biraz rahatlatarak. Aziz'in telefonuna bakan Leyla, "kim o kız?" demişti hesap sorarak. "Hiç öyle arkadaşım satranç oyunundan" dediğinde, telefonuna bakarak mesaj yazarken, gülmeye başlamıştı. Elindeki telefonu alıp, koşturmaya başladığında, Aziz sinirli bir şekilde arkasından gitmişti. Kendini tuvalete kapatıp, seslice okumaya başlamıştı mesajları. "Sağol Azizcim, yine bizi her zamanki gibi hayal kırıklığına uğratmadın" diye okuduğunda, Aziz'in mesajını da okumuştu. "Rica ederim Tuğçe" diye kötü bir sesle taklit ettiğinde, tuvaletten çıkıp, telefonu kızgın bir şekilde eline vermişti. "A a arkadaşım neden kızdın ki?" diye sorduğu an, Leyla Aziz'in dudaklarına yapışmıştı aniden. Ne yapacağına dair şaşıran Aziz, şok olmuştu. "Hadi lan, doğru mu görüyorum yoksa bakire Aziz bir kadınla dudak dudağa mı?" diye konuşan Ozan, Leyla'yı utandırmıştı. O hiç birşey söylemeden odasına çıkmıştı. "Hayırlı olsun sevgili bakirem" diye konuştuğunda, Aziz kıpkırmızı bir şekilde "önüne dön" demişti.

Galiba hayatımın en komik tatiliydi bu....









Kiss istenilir de Elif ablanız istediğinizi yapmaz mı? Evet ismimi de öğrenmiş oldunuz canlarım ❤️

Yeni bölüm 2/3 güne gelebilir ama sınavlar yaklaştığı için tam emin olamıyorum şu an 😭❤️

Kalbimin sırrıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin