-41

523 40 89
                                    

"Biliyorum istediğin gibi bir abi olamadım..."

Üstümden kaynar sular dökülmüş gibiydi. Arkama dönmeden, konuşmaya başlamıştım. "Keşke olabilseydin" diye cevap verip, evden çıkmak istemiştim. Kendimi ne kadar kötü hissetsem de, ben cehennemlerden geçmiştim onun yüzünden. "Ekim, ben bunları bilseydim sana böyle davranır mıydım?" dediğinde, bu sefer hızlı bir şekilde yanına gidip, parmağımla kalbine bastırmıştım. "Senin içini rahatlatacaksa kendine böyle ucuz oyala" diye konuştuğumda, "ama ikimizde ne kadar kötü bir insan olduğunu biliyoruz" demiştim. Bu cümleleri o kadar zorluk çekerek söylemiştim ki, resmen ellerim yumruk şekline gelmişti. Ozan'ın ilk defa gözleri dolmaya başlamıştı. "Ne yani haksız mıyım? Ben senin kardeşin olmasaydım, bana şu an bu kadar saygıyla sevgiyle gelir miydin?" dediğimde, Ozan gözlerime bakmıştı. "Sen benim ailesiz olduğumu burnuma sürttüğün gün, senden intikam alcağıma dair kendime söz vermiştim" diye konuştuğunda, "ama meğerki sen benim ailemmişsin" demişti.

Ozan çok büyük bir şok içindeydi. "Ozan beni kardeşin olarak görme, bügüne kadar nasıl olduysak öyle olalım" dediğimde, canını yaktığımı görmüştüm ama sıra onlardaydı. "Şakasına bir kızı sakat bırakan birisi benim abim olamaz" diyerek, sinirlendiğimde, Melisa aşağıya inmişti. Gözyaşlarını ışık hızında silen Ozan, Melisa'ya dönmüştü. "Ee uyandı mı?" demişti. "Ekim ne kızsın sende, ismini sayıklayıp duruyor" diye gözlerini döndürdüğünde, onu merak etmemek için çaba sarf ediyordum. "O yaptığınızdan sonra daha çok sayıklar" dediğimde, çantamı alıp, büyük bir sinirle dışara çıkmıştım. Keşke bu partiye gelmeseydim hiç ve keşke Kanat beni bu beyaz yalanın içinde bıraksaydı. Ben onun değiştini sanıp, bide salak gibi dediklerini inanmıştım. Beni olaydan oyalamak için istediği belli olmuştu.

Kanat.:
Sabah öyle bir kafa ağrısıyla uyanmıştım ki, yanımdaki haplar bile kesmemişti beni. "Bu kadar zıkkımlaşmanın ne anlamı vardı?" diye odama gecelikle giren Melisa, beni yine hiç şaşırtmamıştı. "Üzerine birşey giyin, ucuz duruyorsun" diye kızdığımda, "hem benim sevgilim var" demiştim. Artık istediği gibi davranamazdı yanımda. "Sevgilin mi?" diye gülmeye başlayan Melisa, beni biraz endişe içine sokmuştu. Yatağının ucuna oturup, "sen istiyorsan bugün okula gitme, zaten kafanda ağrıyor" demişti. Bir yandan da elimi elinin içine alıp, parmaklarımla oynamaya başlamıştı. Ayılamadığım için daha olanları anlayamıyordum. "Melisa şunu bir doğru düzgün anlatsana, noldu dün?" diye elimi çektiğimde, "dün şu oldu" diyerek konuşmaya başlamıştı. "Sen hepimizi yaktın ve Leyla olayını anlattın." Dediklerine karşılık olarak midem bulanmıştı. Tuvalete koşup, kusmaya başladığımda, Melisa arkamda duruyordu. "Kusmuğundan bile iğrenmediğim tek erkek" diye konuştuğunda, ayağa kalkıp, ağzımı silmiştim. Önünde durduğum an, göğüsümde parmağıyla kalp çizmeye başlamıştı. "Sence olur mu yine bizden, hem sana tek kızmayan da benim" demişti.

"Ben Ekim'le konuşmam lazım" diye panikle gömleğimi düğümlediğimde, Melisa her hareketimi tam olarak süzmüştü. "Canım onun seninle konuşacağını sanmıyorum, anla artık" demişti. Sinirli adımlarla ona doğru yürümeye başladığımda, duvara sıkışmıştı. Boğazından sıkıp, duvara dayadığımda, "sen anla artık" demiştim. "Seni ucuz buluyorum, midemi bulandırıyorsun" dediğimde, Melisa gülmeye başlamıştı. "Yani evet ben bu hareketlerine bayılıyorum ama Ekim senin bu agresif tarafını görse ne der Kanat?" diye konuştuğunda, ellerime bakıp, yüzümü ovalamıştım. "Baksana fark bile etmiyorsun artık" dediğinde, yutkunmuştum. "Yani başka bir kadın olsaydım senden korkardım ama" diye konuştuğunda, dudaklarımı elleriyle ellemişti. "Sen" diye kulağıma eğildiğinde, "benimsin" demişti. Onunla artık uğraşamıyacağım için, telefonumuda alıp, odadan çıkmıştım. Ozan bana ölümcül bir bakış attığında, ne yaptığımı anlamıştım. Kahretsin kardeşimi de mi yakmıştım yoksa? diye korktuğumda, telefonuma mesaj gelmişti.
Annem.: Oğlum bugün eve gelmeyin, baban sinirli
Ben.: akşam gelcem

Yine içime gelmişti o his. O aşırı yorgunluk ve içimde yanan o sinir. Bazen kimden çıkaracağıma dair şaşırdığım için, yanlış sonuçlara varıyordum. Ekim'i 10'cu kez aradığımda, halen açmaması beni daha da kızdırmıştı. Telefonumu hiddetli bir şekilde yere çakmıştım. Kırılan ekran parçaları gördüğümde, yinede kimsenin canı yanmasın diye toplamıştım. Insanlara olan saygımdan değil ama hayvanlara olan saygım yüzünden. Arabama bindiğimde, aklıma Ekim gelmişti direk. Lanet olsun ben bu kızı kendimden çok seviyordum ve bunu fark etmek acıydı. Aşırı bir hızla trafiğe karıştığımda, önümde duranlara korna basmıştım. "Hadi abi, arabaya uyumak için mi girdin?!" diye okula yetişmek için sinirlendiğimde, o adam da arabasından inmişti. "Sana mı sorcam?" diye el hareketi çekip, beni arabamdan çıkarabilmişti. "Sorcaksın kardeş, bu elini kullanmak istiyorsan, soracaksın" dediğimde, adamın elini sıkıştırmıştım. Adam biraz korkarak geri çekildiğinde, onun o korkusundan baya rahatlamıştım. Insanların bana karşı saygı duymalarından hoşlanıyordum.

Arabamı park edip, içinden çıktığımda, gözlerim Ekim'i arıyordu. Onun güzelliği 1 kilometre uzaktan belli oluyordu ve bu beni bazen rahatsız ediyordu. Bu kadar güzel olmasa, belki bu kadar kavgalara karışmak zorunda kalmazdım. Bu sefer benden ayrılmasını izin vermicektim yoktu öyle lüksü. Ya ikimiz birlikte yaktığımız ateşte yanacaktık yada ortalığı yakacaktık ama ateşi söndürmek gibi bir niyetim yoktu. Onu gördüğüm an, nefesim nerdeyse duruyordu ama o hiç yüzüme bakmıyordu. Ekim'in baya bir arkasından yürümüştüm. Yani biliyorum onu istesem çoktan yakalamıştım ama merak da ediyordum, benden ne kadar uzun kaçabileceğini merak etmiştim. Ekim'i sonunda bileğinden çekip, boş müzik odasına sıkıştırmıştım. Kolumdan kurtulmaya çalıştığında, "anlamadın mı, güzelim?" diye sorduğumda "neyi?" diye geri sormuştu. "Bu odadan bana cevap vermeden çıkamıcaksın, boşuna uğraşma" dediğimde, ağzıma alabileceğim en sert tokatı yemiştim. O kadar sert bir tokat atmıştı ki, ağzımın kenarı hafif kanamıştı. Onun ağzının yakınına yaklaşıp, kafamı eğmiştim. "Yaptığın yarayı yalamak ister misin?" diye sorduğumda, yine elini kaldırmak istemişti ama bu sefer ben tutmuştum.

"Kanat sen kıt beyinli misin?" diye konuştuğunda, "ben seninle dün son kez bitirdim" demişti. "Evet ama ben onaylamadım" diye dudağımı gülerek ısırdığımda, elimden kurtulmaya çalışıyordu. "Sizden o kadar iğreniyorum ki" dediğinde, biraz canım yanmıştı. "Bunu sinirli olduğun için söylüyorsun" diye kendimi kandırmaya çalıştığımda, "bunu tüm kalbimle söylüyorum" demişti. Elimi sol göğüsüne koyduğumda, "ama kalbin başka söylüyor" demiştim. "Kalbim istediği gibi konuşabilir, sizin yaptığınız iğrenç şeyi asla affetmiyorum" diye kızdığında, "ve ben bu kalp benim için attığı süre, senden vazgeçmiyorum" demiştim. "Beni başkalarıyla gördüğün an, vazgeçmek zorunda kalırsın" dediğinde bile tüylerim diken diken olmuştu. "Olan sana olmaz, o senin yakınına gelmeye cesaret eden erkeklere olur" diye sinirden damarlarım belirginleştiğinde, Ekim şaşkın bir şekilde beni izliyordu. "Ne yani, sana aşık olduğumu yeni mi anladın? diye boynuna sokulmak istediğimde, yine soğuk bir şekilde reddetmişti.

"Şükür et sana karşı biraz zaafım var, yoksa yemin ediyorum o Leyla olayı yüzünden seni mahvederdim" diye bana parmağıyla işaret ettiğinde, onu yeniden çekici bulmuştum. Bana karşı bu kadar cesareti olan tek kızdı ve bu beni baya etkiliyordu. "Ne yapardın mesela?" diye sorduğumda, "o hep ters düşündüğün yeri yok ederdim Kanatcım" demişti. "Ozaman biraz çok uğraşman gerek" diye pis şakama güldüğümde, "bundan artık bu kadar emin değilim bu yaptığın şeyden sonra" dediğinde, "istersen sana ispatlayabilirim" diye duvara sıkıştırmıştım onu. Yanımdan kendini kurtarabilen Ekim, odadan çıkmadan önce son kez bana dönmüştü.

"Yazık bende senin değiştini sanmıştım."











Buraları alevlendi 🔥
Ekim bu sefer kolay affetmeyecek gibi ama Kanat da rahat bırakacak gibi görünmüyor :)

Kıtabımı okuyan herkese çok minnettarım❤️❤️❤️

Kalbimin sırrıNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ