-18

784 48 64
                                    

Kalbimdeki yükü anlatsam kimse anlayamazdı beni. Bir yandan beni sevmeyen bir arkadaş için çabalıyordum ve bir yandan Kanat bile beni zorbalamaya başlamıştı. Neden bu kadar umursuyordum onu da hiç bilmiyordum. Ama insan işte takıyor kafasına. Ozan Kanat'ın yaptığı iğrenç şakaya gülmeye başladığında, Ayşe ona iğrenmiş bir şekilde bakmıştı. "Bende bir an sanmıştım ki-" diye başladığında "boşver" demişti arkasından. "Gel Ekim, biz başımızda biri olmadan da ayakta kalabiliriz" diye Kanat'ın beni düşürüp tutmasını ima ettiğinde, Kanat halen sindirememiş bir sinirle bakıyordu bana. Ben ise yaşadığım şeylerin şokundan konuşamıyordum. Melisa ve Ozan arkamdan daha söyleniyorlardı.

Ayşe'ye dönüp, biraz zamana ihtiyacımın olduğunu anlattığımda, kendimi tuvalete kilitleyip, yaptıkları herşey için kendime bir yemin etmiştim. "Hiç birşeyi yanlarına bırakmıcaktım." Gözyaşlarımı silip, sınıfa daha güçlü geri dönmek istiyordum, çünkü asla kimse zayıf noktamı göremicekti. Tuvaletten çıktığımda, Aziz ile burun buruna gelmiştik nerdeyse. "Ya Aziz sen niye sapık gibi tuvaletin önünde bekliyorsun?" dediğimde, Aziz en sakin ses tonuyla cevap vermişti. "Kusura bakma, merak ettim öyle üzgün görünce." Her yerden çıkıyordu. O kulüpte rezil olduğum gün, arkamdan arabasını sürmeside komik bir tesadüf değil miydi? Bide bana o mesajları yazan kişi olabilmesi beni korkutuyordu. "Merak etme Aziz! Nedir bu Günay'ların beni takip etmesi" diye gitmek istediğimde, bileğimden tutup geri çekmişti beni. "Nasıl tahrik ettin Kanat beyi?" diye konuştuğunda, "Aziz bırak!" demiştim. "Yani bu kadar kudurmak Kanat'a bile fazla" dediğinde, "Kanat'ın günlüğünü buldum, tamam mı? Gidebilir miyim?" diye sabırsız bir şekilde sorduğumda, Aziz bile şok içinde bakmıştı. "Burda biraz sen kaşınmışsın" diye gülmeye başladığında, "neyse ne, ben arkadaşım için gerekirsede yanarım" demiştim. Aziz benim dediklerimi çok ciddiye alıp, eline çakmak almıştı. Parmağımı eliyle ateşe zorladığında, gözümden acıdan yaş akmıştı. "Bırak!" diye inlediğimde, bundan hoşlanır bir şekilde bakıyordu yüzüme. Yalvarmamı beğendiği an, çakmağı elinden alıp, kendi parmağına değdirmiştim. O ise hiç reaksiyon göstermiyordu. "Gördün mü, sen parmağının bile yanmasına dayanamıyorsun, arkadaşın için nasıl yanacaksın?" diye sorduğunda, çakmağı çöpe atıp, Aziz'e bir tane geçirmiştim. "Rahat bırak beni" diye arkama döndüğümde, "bırak yardım edim sana" demişti. Hiç tereddüt etmeden teklifini reddetmiştim.

Bu Kanat'ın ailesi bana artık hayrı alamet gelmiyordu. İki tane dengesiz çocuk yetiştirmişler bundan dahası var mı? Projemizi bugün sınıfa suncaktık ve ben bunu baştan arkaya planlamıştım. O elimdeki stick'in içinde, Kanat, Ozan ve Melisa'nın zorbalıkları vardı. Bu demek oluyordu ki, Kanat ile birlikte ön tarafta duracaktım ve onu yaptıklarıyla karşı karşıya getirecektim. Derste dalgın bir şekilde bakındığımda, Kanat'la göz göze gelmiştim. Beni analiz eder gibi görünüyordu ama bunu hırslı bir şekilde yapıyordu. "Kanat?" diye seslenen öğretmen, onun gözlerini benim üstümden alabilmişti. "Hadi oğlum, grubunu al ve öne geçin" diyen öğretmenimiz, bizi sabırla izliyordu. Bu sefer yandın Kanat diye düşünürken, öne geçmiştik. Kanat yanıma durup, fısıldamaya başlamıştı. "Asla unutma bunu, oyunu oynamayı bilen birisini kandırmaya çalışma" dediğinde, yutkunmuştum. Ekrana baktığımda, alkolüyken dediklerim çıkmıştı karşıma. Resmen kendimden utanmıştım. Bide utanmadan kamaraya almış dediklerimi. Biliyordum bunun yine dönüp dolaşıp, önüme çıkacağını. Tüm sınıf mırıldanmaya başlamıştı. Aziz ise sadece sırıtyordu kağıdına bakarak. "Benden hoşlandığını şimdi herkes biliyor." Kendini kandırması tuhaftı çünkü bunlar bilmeden konuştuğum klipler. Kanat'a karşı öyle bir nefret beslemiştim ki birden ağzımdan çıkan lafı geri alamamıştım. "İşte bundan baban seni asla sevmedi" dediğimde, "işte bundan asla sevginin ne olduğunu anlayamıcaksın" diye devam etmiştim. Yüzü umursamaz görünsede, kırıldığı gözlerinden belliydi. "Sevimsizsin Kanat" diye devam konuşmuştum. Ayşe bile fazla bulmuş gibiydi dediklerimi. Sinirine artık hakim olamayan Kanat, beni yakamdan tutup, "bu sefer bittin Ekim" demişti. Bizi susturmaya çalışan öğretmen maalesef başaramamıştı. "Daha nasıl bitireceksin Kanat?" dediğimde, "bekle ve gör" demişti. Kanat sınıftan çıktığında, herkes öylece baka kalmıştı. Melisa bana omuz atıp, çıktığında, Ozan alaycı bir şekilde alkolik halimi taklit etmişti. Bende bu çocuğu gördüğümde, aklıma beni nerdeyse öldürdüğü an geliyordu. Fazla çekemeyip, bende çıkmıştım.

Ama Ayşe'nin Ozan'a dediklerini uzaktan izliyordum. "İnanamıyorum sana Ozan" diye cümlesini başlayan Ayşe, Ozan'dan sert bir tepki yemişti. "Birileri beni çok mu ciddi almış?" diye güldüğünde, Ayşe ona kafasını sallayarak bakıyordu. "Bir insan niye bu kadar nefret besler onu anlamaya çalışıyorum" diyen Ayşe, Ozan'ın en kötü bakışlarını hissediyordu. "Ayşe bu sadece bir şakaydı" dediğinde, "sen zorbalığı destekleyen adi bir öküzsün" demişti. Ozan bile lafına şaşırmış halde bakarken, halen şakaya bağlamaya çalışıyordu. "Fenamı işte arkadaşın ve sen bir şekilde popüler oldunuz" diye göz kırptığında, "biliyor musun Ozan benim için hiç farketmez. Ben kötü bir şekilde tanıncağıma, yalnız kalırım daha iyi" diye omzunu ellediğinde, 2 saniye bile olsa, Ozan'ı düşündürebilmişti.

Okuldan eve yürüdüğüm an, yaptıklarım ve söylediklerimi kafamdan geçirmiştim. Yoksa çok mu ilere gitmiştim?

Evet artık kitaptaki herkes birbirine isyan bayrakları açtı.

Sizce Ekim mi haklı yoksa Kanat mı?

Kalbimin sırrıWhere stories live. Discover now