-65

306 31 72
                                    

Kanat.:
Uzun zamandır bu kadar kontrolümüzü kaybederek öpüşmemiştik. Herkesi ve herşeyi yok sayıp, sadece o ana odaklanmak hoşuma gitmişti. Aramız bozuktu evet ama ben haksız olduğumu düşünmüyordum. Hep ben haksız olamazdım sonuçta. Sevdiğim kızı kıskanmak toksiklik diye görülüyorsa, seve seve toksik olmayı tercih ederdim. Aynanın karşısında yaladığım dudaklarımda daha Ekim'in ruju vardı. Dağınık saçlarıma da şekil verdikten sonra, kabinden dışara çıkmıştım. "Kanat bey" diye seslenen öğretmen artık sinirimi bozmaya başlamıştı. "Burası öyle istediğin zaman gelebildiğin, kolaylıkla çıkabileceğin bir yer değil" dediğinde, "bitti mi?" demiştim öğretmeni iyice sinirlendirerek. "Senin bu davranışların fazla olmaya başladı" diye konuştuğunda, "ee? 19 yaşında birisiyim, aileme dinlemezken size mi dinlicem" demiştim gülerek. Tüm sınıf arkadaşlarım benim susmam için hareket çekerken, onları görmezden gelmiştim. Melisa bana bakarak, "Kanat salak mısın? Tek iyi olduğun sınıfı bari terk etme" dediğinde, "unuttun galiba, ben Kanat Günay'ım" demiştim. "Ben asla kimseye dinlemem ve asla kimseye hitap etmem" diye konuştuğumda, Ekim bana sinirle bakıyordu.

"Kendine gel artık!" dediğinde, "yoksa?" demiştim ona yaklaşarak. Sadece gözleri yetmişti beni biraz susturabilmek için. "Bekliyorum Ekim? Yoksa?" diye üstünden bastırdığımda, "yoksa seni heryerden engellerim" demişti kendinden emin bir şekilde. Ona inanmadığımda, telefonunu çıkarıp, profilime basmıştı. Engel tuşuna basmadan, "tamam saçmalama" demiştim. "Gel şimdi buraya ve herkes gibi derse katıl" diye konuştuğunda, sinirle ama onu kaybetme korkusuyla spor dersine katılmıştım. Melisa gülerek, benim dediğim lafları tekrarlamıştı. "Unuttun galiba ben Kanat Günay'ım, ben asla kimseye dinlemem ve asla kimseye hitap etmem" diye dediklerimi söylediğinde, "ne kadar da hanımcıymışsın" demişti. Neden ona dinlemiştim hiç bilmiyordum ama engellemesi beni gerçekten korkutabilmişti. İlk defa birisi benim üzere lafını geçirebilmişti. Ailem bile başaramamıştı. Basketbol kaptanı olduğum halde, cezalıydım ve sadece arkada bir oyuncu olarak katılmak zorundaydım.

Dersten sonra direk sigaramı yakıp, banklara oturmuştum. Ozan yanıma gelip, "kardeş bu senin tavırlar nolcak?" diye omzumu hafifçe kaktırdığında, sigaramın dumanını daha da içime çekmiştim. "Hay ne Kanatmışım, herkes bi beni değiştirmek derdinde" dediğimde, "sen ne zamandır terapiye gitmiyorsun Kanat?" demişti bana. "Bak bunu yapma Ozan" dediğimde, susmuştu. "Bana hasta muamelesi yapma, git Melisa'ya söyle bunları" diye daha da hiddetlendiğimde, "biz niye başa sarıyoruz seninle?" demişti. "Ozan doğruyu söyle Ekim mi yolladı seni?" diye şüphelendiğimde, "hayır ama arkadaşlığımız beni buraya getirdi" demişti. Gülmeye başladığımda, "yeri geliyor arkadaşım oluyorsun, yeri geliyor düşmanımdan daha ağır laflar söylüyorsun bana" demiştim. "Dostlar acı gerçeği söylermiş" diye sırtımı sıvazladığında, "acı olan şeyi görmüyorum ben yalnız. Yakışıklıyım, popülerim ve güzel bir sevgilim var" dediğimde, "böyle davranırsan bunların hepsi uzun sürmez" demişti yanımdan kalkarak. "Ay Ozan çok haklısın sen dedin diye hemen ilaç alıp, kendi özümden vazgeçecem" diye dalga geçtiğimde, "yazık sana" demişti uzaklaşarak. İçimde aşırı derecede sinir ve hırs vardı ve bu hisslerle ne başlayacağıma dair hiç bir fikrim yoktu.

Ekim.:
Kanat bilmeden bir terapist ile yazışmıştım. Onunla buluşmak için bu adresi yollayacaktım ve ordan da kadın direk odasına alcaktı onu. Kendisine bıraksam hiç birşey yapmazdı çünkü. "Ekim, bak yapma" diye beni uyaran Ayşe'ye hızlı bir şekilde dönmüştüm. "Normal davranışları yok bu çocuğun, e ayrılmakta istemiyorum" dediğimde, "bak Kanat çok hassas bu konuyla, kalbini kırabilir yada belki ona acıdığını zannedebilir" demişti beni uyararak. "Ne olcaksa olsun artık, bu davranışları asla kimse değiştiremez" dediğimde, "ve eğer onun sağlığı benimle ayrılması demekse, ayrılırım da" demiştim kendimden emin bir şekilde. "O yaşadığı travmaları aşk maşk çözemez, bu sadece filmlerde böyle" diye konuştuğumda, "ve onun yetiştirildiği yerden uzaklaşmadan bu asla değişmez" demiştim. "Ama tabi herşey akışına göre olcak, ilk o terapiye gitsin, ondan sonrası kolay" diye konuştuğumda, "iyi madem öyle diyorsan" demişti. Beni biraz korkutsa bile olanlar, tek benim onu değiştirebileceğime emindim. Leyla da biraz uykulu bir şekilde yanımıza geldiğinde, "noldu niye böyle görünüyorsun?" demişti Ayşe. Leyla uzun bir of çekip, "düşünmekten uyuyamıyorum" demişti elini başına koyarak. "Nasıl olurda ben birden Aziz'i öpebilirim, çocuk tepki bile vermedi" diye kendini saçlarıyla boğmak istediğinde, gülmüştük. "Sen fena aşık olmuşsun yapacak birşey yok" dediğimde, "ben en iyisi artık birşey yapmim" demişti sınıfa giderek.

Arkadaşlarıyla takılan Kanat'a gidip, omzunu ellediğimde, "konuşalım mı?" demiştim. Kanat biraz sevindiğinde, "ama yalnız" demiştim arkadaşlarını ima ederek. Kanat onlara bir bakış atıp, gitmelerine sebeb olabilmişti. "O spor dersindeki davranışın neydi Kanat?" dediğimde, Kanat beni artık kucağına çekmişti. "Bak hep aynı şeyleri tekrarlıyorsun, ve ne kadar da sevsem seni bunlar beni sıkmaya başlıyor" diye konuşup, saçlarımı kulağımın arkasına geçirdiğinde, "ondan seninle daha çok o öpüşmeyi konuşalım" demişti sırıtarak. Benim dediklerimi hiç ciddiye almaması sinirimi bozmuştu ve ben artık planımdan emindim. "Yada bu akşam gideceğimiz mekanı konuşalım" demiştim birden. "Vay yapar mıydınız bana böyle sürprizler?" diye boynuma sokulduğunda, onu biraz geri çekmiştim. "Yani geliyorsun?" diye emin olmak istediğimde, "benim aşkım beni bir yere çağırıyor ve ben hayır diyorum" demişti gülerek. "Süper ozaman kesin" diye kucağından kalktığımda, beni yine geri çekmişti dizlerine. Bir kaşını kaldırarak, "sen bana sinirli değil misin, neden benimle bugün buluşmak istiyorsun ki?" dediğinde, yutkunmuştum. Direk laf bulamadığımda,  "hee şimdi anladım" demişti beni korkutarak. "Sen yoksa bizim yaşadığımız şeyin arkasını mı getirmek istiyorsun?" diye konuştuktan sonra, kravatımla oynamıştı. "Sevgilimle vakit geçirmek istemişimdir belki" dediğimde, "mhh, öyle mi?" demişti flörtleşerek. Kendimi biraz kötü de hissetsem, yardıma ihtiyacı vardı. Kendi canını yakmasını geçtim, insanları satın almış gibi davranıyordu ve bu kesinlikle normal değildi.

———————Akşam—————————

Kanat.:
Kendimi şık yapıp, elimde çiçek ve çikolatayla Ekim'e bekliyordum. Mekanın içinde beklemenin daha da mantıklı olabileceğini düşündüğüm için, arabamdan inmiştim. Aslında Ekim'e onu evden alacağımı söylediğim halde yinede 100 kere felan hayır demişti. Çok komik hissediyordum ama tüm akşam düşünmüştüm. Belki Ekim'e gerçekten kaba davranmıştım ve belkide haklıydı. Bazen kendimi kaybediyordum ama onun aşkı beni güçlendiriyordu. Ondan özür dileyecektim bu akşam. Yürüdüğüm yer buluşmak için komik bir seçimdi ama vardır Ekim'in bir bildiği. Kapıdan içere girdiğim an, "alo?" diye sormuştum. Işıklar sönüktü ve benim koruma iç güdüsü aktif haline gelmişti. "Ekim?" diye sorduğumda, arkamdaki kapı kilitlenmişti. Işıklar açıldığında, Ekim arkamda duruyordu. "Nerdeyiz biz?" diye sorduğumda, "Kanat herşey senin iyiliğin için" demişti. "Ne konuşuyorsun sen?" diye sinirlenmeye başladığımda, doktor gibi birisi çıkmıştı ortaya. "Merhaba Kanat bey, olanları duydum ve sizi şöyle alim" dediğinde, halen çözememiştim olayı. "Ne olanları hanımefendi, bu şakaysa hiç komik değil" diye Ekim'in kolunu tuttuğumda, "şaka değil, tedaviye ihtiyacın var" demişti beni iyice sinirlendirerek. Kendimi kandırılmış hissediyordum ve sanki sırlarım ortaya dökülmüş ve acınacak birisi gibi. "Beyefendi zorluk çıkarmayın" diye beni uyaran kadın, beni içere çekiyordu. "Tamam sizinle gelcem" dediğimde,

Ekim'e eğilip, "ama seninle bittik anladın mı?" demiştim giderek...







Sizce kim haklı?
Tedavi olsun olsun diye tutturdunuz ve ben bunu yavaş bir şekilde çözmeye karar verdim.

Oy vermeyi unutmayın, sizi çok öpüyorum ❤️❤️❤️😘

Kalbimin sırrıWhere stories live. Discover now