-24

705 50 128
                                    

Elbisemi en büyük nefret ve sinirle giyinmiştim. Siyah ve biraz dekolte gösteren bir elbise için karar vermiştim kendimi. Saçlarımı düzleştirip, makyajımı hafif abartmıştım. Gerçekten aynaya baktığımda, çok iyi görünüyordum. Ellerimi aynamın altında olan komedinin üstüne koyup, konuşmaya başlamıştım. "Bu sefer acımak yok, bu sefer kırılan ben olmucam." Ayşe odama endişeli bir şekilde girdiğinde, hemen olduğum pozisyonu değiştirmiştim. "Ekim nasıl olmuşum?" dediğinde, ağzım açık kalmıştı. Üstünde siyah bir elbise vardı ve saçlarını en güzel şekile getirmişti. Ayşe'nin güzel olduğu bir sürpriz değildi ama bu kadarını ben bile görmemiştim.

"Kızım iyi mi değil mi? Ozan gelecek şimdi" diye stres yaptığında, şaşkın bir şekilde "kızım onu bayıltacak mısın?" demiştim

¡Ay! Esta imagen no sigue nuestras pautas de contenido. Para continuar la publicación, intente quitarla o subir otra.


"Kızım iyi mi değil mi? Ozan gelecek şimdi" diye stres yaptığında, şaşkın bir şekilde "kızım onu bayıltacak mısın?" demiştim. İçimde iyi bir his yoktu bugün. Ozan halen Ayşe'nin canını yakmak istiyordu ve muhtemelen gözleri sinirden dönmüştü. Beni arkadaşımı kırarak, bitirmek istiyordu ama bunların hepsi kesin olmadığı için Ayşe'yi tespitlerimle bozmak istemiyordum. "Kendine dikkat et tamam mı? diye tembih ettiğimde, "Ekim, nerden çıktı ki şimdi bu?" diye şüphelenmişti. "Sadece dediğim şeyi uygula, o bana yeter arkadaşım" dediğimde, Ayşe beni kollarına almıştı. "Tamam Ekim şimdi toparlan yoksa ağlatacan beni" diye gülen Ayşe, beni yine kendime getirmişti. Melisa yerine Ayşe'yi çağırması bana zaten bir tuhaf gelmişti ama böyle şüphelerimi söyleyip, gününü mahvetmek istemiyordum. Ozan biz fakirleri böcek gibi görüyordu ve bunu okuldaki herkes biliyordu, tabi Ayşe'den hariç herkes.

Zil çaldığında, ya Kanat'ı yada Ozan'ı bekliyordum. Kapıya doğru ilerleyen Ayşe "bu Ozan olmalı" diye kapıyı açmıştı. Çok sevinçli bir şekilde açtığı için, kalbim yanmıştı. Önünde takım elbisenin içinde olan bir Ozan'la karşı karşıya gelmişti. Ve ne yalan söylim gerçekten ciddiye almış bu baloyu. Ozan olduğu yerde donup, çok heyecanlı bir şekilde dudağını ısırmıştı. Böyle bir bakışı hiç önceden görmemiştim. "Ozan, nerde kaldın?" diye endişelen Ayşe'yi, halen süzmekle meşgul olan Ozan "şey biraz  trafik sıkışıklığı vardı da" demişti. Derin bir nefes alıp, "gerçekten güzel olmuşsun" söylemişti. Ve bunu öylesine söylemediği baya belliydi çünkü yutkunmuştu. "Sende pek bi yakışıklısın ama bu senin için yeni birşey değil" diye flört eden Ayşe'den baya etkilenmiş gibi görünüyordu Ozan. Ben ise ona "arkadaşıma zarar verirsen öldürürüm seni" bakışı atmıştım. O yere bakıp, kısa süre sonra Ayşe'yi arabasına bindirip, gitmişti.

Bende 10 dakika sonra Kanat'ı kapımın önünde bulmuştum. Takım elbisesi lacivert rengindeydi ve saçlarını özenle yaptırmıştı. Elinde bir çiçek vardı ve baya cool bir şekilde bekliyordu.

Yakışıklılığı aklımı karıştırdığı için, biraz donup, sinirimi unutmuştum

¡Ay! Esta imagen no sigue nuestras pautas de contenido. Para continuar la publicación, intente quitarla o subir otra.

Yakışıklılığı aklımı karıştırdığı için, biraz donup, sinirimi unutmuştum. Kapıdan dışarıya çıktığımda, Kanat'ın gözleri açılmıştı. Dekolteme biraz sinirlenip, göz döndürmüştü ama çaktırmamaya çalışmıştı. Hemen kendini toparlayıp "fena değilsin, hırçın kız" demişti. "Beğendin mi? İnadına siyah giyindim" diye konuştuğumda, "bundan sonra kırmızı en beğendiğim renk değil" demişti. Konuşmamız flörte kaçtığı için, "ee baloyu kaçırmak istemeyiz herhalde" söylemiştim. Kanat araba kapısını açıp, "buyrun hanımefendi" demişti. "Kanat?" diye sorduğumda, "evet?" diye cevap vermişti. "Keşke yakışıklı olduğun kadar da, adalet sevgin olsaydı" demiştim. Neden bunu söyledim hiç bir fikrim yoktu ama patlamıştım sanırım. Kanat şaşkın bir şekilde arabanın içine oturup, "ozaman dünyanın en adaletli kişisi olurdum" diye konuşup "ve bu biraz sıkıcı" demişti. Bunu derken yanağımı eline kıstırıp "ama iltifat için sağol, güzelim" demişti. Kalbim nedensizce çabuk atıyordu ve ben bu durumdan baya sıkılmaya başlamıştım. Çünkü yaptıklarını unutturup, başka bir insana dönüyordu gözümde. Kanat 140 sürdüğünde, vitesini kontrol edip, 100'e kadar indirmiştim hızı. O ise vitesin üstünde olan elimi, kendi eliyle sıkıştırıp, hızlandırmıştı yeniden arabayı. "Beni kontrol etmeye çalışan ilk kızsın" dediğinde "ve başaran ilk kızım sanırım" diye yine indirmiştim hızı. Kanat etkilenmiş bir şekilde süzmeye başlamıştı beni. "Ve eğer beni böyle süzmeye devam edersen, kaza yapacaz" demiştim.

O kadar çabuk sürmüş olmalı ki, balo salonun önündeydik. Arabasını park edip "etkilendim" demişti. Bunu derken yakınıma gelip, kemerimi çözmüştü. Kalbim çok hızlı atıyordu ama bende olduğum yerde donup, kalmıştım. "Ve senin bu kıyafetin benim için herşeyi daha da zorlaştırıyor" derken, bacağımı zarifce elleriyle süzmüştü. "Ama benim çok kıskanç biri olduğumu da bilmelisin" diyerek dekoltemi ima ettiğinde, "girelim artık" demiştim. "Ekim? Sıkılmadın mı? sorduğunda, "neyden?" diye sormuştum. "Kaçmaktan" diyerek cevap veren Kanat "kalbinin atışını ta burdan duyuyorum" demişti. Gerçekten arabasındaki atmosfer çok yanlıştı ve bu benim hiç hoşuma gitmemişti. Kanat sadece 3 santim burnumun önündeydi ve oldukça yaklaşıyordu. Gözlerini dudaklarımda gezdiren Kanat, artık sadece 1 santim önümdeydi. Tam dudaklarımız değecekken beni Ayşe aramıştı. Ve o bilmese de beni kurtarmıştı düşmanımı öpmekten. Kanat gözlerini döndürüp, "acil mi?" diye sormuştu. "Evet, hem çıksak iyi olur artık" demiştim.

Balo salonuna girdiğimizde iç içe kendimi sövüyordum. Salak mıydım ben ve niye hiç reaksiyon göstermemiştim? İçere girdiğimde, direk Ayşe'nin mutlu dans edişini izliyordum. Onun adına gerçekten çok seviniyordum. Melisa kudurmuş bir şekilde bana bakıyordu ve Kanat'ın bana yakın olması hiç hoşuna gitmiyordu. Benim biraz bakışlarından rahatsız olduğumu anlayan Kanat, kolunu belime daha sıkı sarmıştı ve diğer kızları susturmuştu. "sana bu bakış hiç yakışmıyor" dediğinde, "ne içmek istersin?" diye devam konuşmuştu. "Soğuk bir kokteyl getirebilirsin" dediğimde, "ama yine kusmak yok" diye geri tepki vermişti. Yanıma oturan Melisa beni hiç şaşırtmamıştı. "Çok etkileyici deme?" diye konuşmuştu. Ben ise hiç uğraşmak istemeyip, ayağa kalkmıştım. "Ayşe ve Ozan baya mutlu görünüyorlar" dediğinde, arkasından "yazık kıza" kelimeleri eklemişti. "Ne demek istiyorsun?" diye tepki verdiğimde, Kanat sinirli bir şekilde, Melisa'yı susturmaya çalışıyordu. "Hayır Kanat konuşsun, neden yazıkmış?" dediğimde, „Ozan Ayşe'yle oynuyor anlamadın mı?" demişti. Kanat'a "sen biliyor muydun?" diye döndüğümde, "evet ama-" demeye çalışıyordu. Bana göre onları bitirmek için yeterince bir sebebti.

Arkamda olan Ayşe herşeyi duymuştu ve Ozan'a en büyük nefretle bakıyordu. "Bu muydu yani Ozan?" diye siniri bozuk bir şekilde gülmüştü. "Evet buydu, sen bi kendine bak bide bana bak Ayşe" demişti. "Ne varmış bende?" diye Ozan'ı kaktırmaya başladığında, ben sakinleştirmeye çalışıyordum. "Sen mahalle kızısın ve ben-" diye konuşmaya çalıştığında, "karektersizin tekisin" demişti. "Sen bunu 2 aydır sürdürüp, Dağhan'a karşı acımı kullandın" dediğinde, aklına birşey gelmişti. "Dur şimdi anladım, Dağhan senden korktuğu için benden ayrıldı ve sen bunu Ekim'e olan öfken için kullandın" dediğinde, gerçekten onun zekasını imreniyordum. Ben ondan daha saftım ve bu beni Kanat gibi şerefsizlerin ellerine yolluyordu. "Eğlendin mi bari Ozan?" diye konuşan Ayşe'ye çok şaşkın bir şekilde bakıyordu. "Evet" diye konuşan Ozan'ın sırıtması Ayşe'yi provoke etmişti. "Tamam ozaman Melih'le dans etmem de senin için sorun olmaz değil mi?" dediğinde, herkes merakla izliyordu. Ozan kolunu çekip "saçmalama" demişti. "Bırak zaten ben sana göre zavallıyım" diye göz kırpan Ayşe, Melih'in boynuna iki kolunu sarıp, dans etmeye başlamıştı.

Melisa ise herşeyi film gibi izleyip, eğleniyordu. "Vay be bizim Ayşe'ye bak" diye gülerken, "komik mi?" diye cevap vermiştim. Kanat kolumu tutup, "neden olay çıkarıyorsun Ekim, biz sadece-" demeye çalıştığında, "siz sadece arkadaşımın hayatını mahvediyorsunuz" demiştim. Kanat hiç takmadan alkolünü diplemeye başlamıştı. "Senin beni takip edip, Can'ın önünde küçük düşürdüğünü de biliyorum" dediğimde, yüzü düşmüştü. "Sen-" diye konuşmaya çalıştığında, "evet ben, çünkü ben hayatımda bir kere sana güvendim ama sen yine en büyük hayal kırıklığına düşürdün beni, tıpkı bu Ayşe olayını bilip, bana söylememen gibi." Kanat konuşmaya çaba verirken "bence sen artık fazla konuştun, sıra bende" diye balonun sahnesine çıkmıştım.

Şimdi yapacağımı kimse kolay kolay unutamıcaktı hele Kanat...







Çok uzun oldu biliyorum ama burda bitmedi daha balo olayı.

Beklenmedik yaklaşmadan sonra Ekim'le kavga etmesi iyi olmadı :/

Kalbimin sırrıDonde viven las historias. Descúbrelo ahora