-19

750 42 59
                                    

Kanat.:
Spordan eve geldiğimde, aklımda en kötü planlar vardı. Kimse beni en zayıf noktamdan vurup, rezil edemezdi ve bu herkes için geçerliydi. Zaten bu Ekim belası o geçmiş olayı da çok karıştıryor ve şimdide günlüğü bulmuştu. Düşüncelerimle boğuştuğumda, bir mesaj gelmişti.
Ozi.: Oğlum bugün bende takılalım mı?
Kanat.: Olur hem konuşmuş da oluruz.
Bende zaten sürünecek yer aradığım için, iyi gelmişti bu soru bana.

Aziz eve geldiğinde, yemek masasına geçip, babamın gelmesini beklemişti. Ekim'e bulaştığı için masaya geç teşrif edip, Aziz'i zor duruma sokmaya düşünüyordum. Bu sefer koruyan abi numarası olmucaktı. O benim salak olduğumu zannedebilirdi ama ben ondan daha önce davranacaktım. Ekim'e benden hariç kimse zarar veremezdi. Babam hepimizi çağırdığında, Aziz'in panikli sesi yansımıştı. "Gelir baba, evde çünkü." Her acı çektiği laf hoşuma gitmeye başlamıştı. Rutinimizi kırdıktan sonra, masaya özür dileyerek geldiğimde, Aziz bana en kötü bakışıyla bakıyordu. Babam'ın o sinirli yüz ifadesini gören ben, zevkten kıvranıyordum. Çünkü bu sefer Aziz başına gelecek herşeyi haketmişti. Masaya oturduğumda, Aziz'in o korkar yüzünü izlemek beni bir an bile olsa güçlü hissettirmişti. Zaten hayatım boyunca beni kimse güçsüz görmedi ve görmiyecektide. Annem bana soru işaretleriyle bakıyordu. Ne yapmaya çalıştığımı anlamaya çalışıyordu.

Agresif bir şekilde salatayı yiyen babamı, çalan telefonumla baya sinir edebilmiştim. Bingo diye düşünen ben, Aziz'in çaresiz bakışlarından sonra kıyamamıştım. Ama artık çok geçti. Kendimi hırsımda yine kaybedip, Aziz'i travmadan geçirmiştim. Çünkü babam onu yukara doğru sürükleyip, kırbaçla dövmeye başlamıştı. Onun çağırılanını duymamak için, kulaklığımı takıp, müzik dinliyordum. Genelde seslerini duymamak için, en yüksek ses ile rock müziği dinlerdim ama bugünki yaptıkları aklıma geldiğinde, biraz duymak istiyordum. Çünkü Aziz iyice ilere gitmeye başlamıştı.

Telefonumu elime alıp, her gece yaptığım gibi Ekim'in profiline girmiştim. Gerçekten çok güzeldi. Gözlerinin büyüklüğü ve dudaklarının şişikliği çok çekiciydi. Resmini daha da büyüttüğümde, omuzlarına ve onun üstünden hafif yer alan saçlarına bakmıştım. Elbisesi kısa olduğu için, gözlerim bacaklarına kaymıştı. "Bir kız bu kadar güzel olabilir miydi acaba?" diye düşünürken "Kanat sen napıyorsun?" diye kendimi uyarmıştım. Yaptığını aklıma getirdiğimde, o tuhaf his arka plana düşmüştü, ve sadece hırs geri kalmıştı. O benimle uğraşmıcaktı. Beni artık kimse ezebilemezdi çünkü ben okulun en büyük zorbası olmuştum. Sesler gelmemeye başladığında, Aziz'in yerde olduğunu görmüştüm. O bile benden beklemediği için "sen babama baya benzemişsin" demişti. Ama bu ses tonu her zamanki gibi değildi, bu sefer kırgın bir sesi vardı. "Zaten benzetiyordun" derken, yerden çenesini kaldırıp, yüzüne doğru sırıtmaya başlamıştım. "Artık istediğin yüzümü göstercem, sen zaten bunu provoke etmeye çalışmıyor muydun?" diye sorduğumda, iğrenir bir yüz ifadesiyle ayağa kalkmıştı. "Ekim haklıydı" dediği an, gözlerim yine sadece hırs doluydu. "Onun adını ağzına alma" dediğimde, bana gülerek yaklaşmıştı. Kulağıma eğilip, "E K İ M" demişti. Beni tahrik etmeye çalışmıştı. "Ama abicim bir kız için kendi kardeşini harcadın" dediği an, onu yakasından yukara çekip, "o benim için hiç birşey ifade etmiyor" demiştim. "Hadi ama Kanat onun dediklerini önemseyip, benim onunla konuşmamı neden kötü bulcaksın yoksa" diye cevap verdiğinde, "yada büyük Kanat'ın egosunu kırabilen ilk kız olduğu için mi bu kadar önemsedin dediklerini?" diye devam etmişti. Dediklerine dayanamayıp odadan çıkacaktım, tabi Aziz konuşana kadar. "Koskoca Kanat'ı bir burslu indirdi" diye güldüğünde "bende sen olsam başkasından çıkarırdım bunun acısını" demişti. Aziz'in sımsıkı kolundan tutup, "onu rahat bırak, senin sorunun benimle" dediğim an, "E bunun eğlecesi nerde kalıyor ozaman?" diye cevap vermişti.

Benden belasını bulmayacaksa Aziz'den bulurdu madem diye düşünürken, Ekim'i koruma iç güdüsü daha da bastırıyordu. Kafam karışık bir şekilde Ozan'a gitmiştim. Ozan tüm biraları sıralayıp, film açmıştı bile. Bu oğlanda benim gelmeme dünden hazırdı diye düşünen ben, onun yanına gitmiştim. "Ama Kanat telefonu açmayıp, beni meraktan öldürecek misin?" diye soran Ozan'ın omzuna hafif vurup, "sevgilim misin?" demiştim. Normalde bayıldığımız filmi bugün isteksizce izlediğimde, Ozan artık dayanamayıp "dökül artık" demişti. Ben ona dönüp derin bir off çektiğimde, "baban mı?" diye anlamıştı. "Herkes" dediğimde, "dur yani Ekim, Aziz ve baban?" demişti. Beni birşey söylemeden çözebilen tek kişiydi. "İstersen Ekim'e dersini veririz çünkü o kim oluyorda koskoca Kanat'a sataşıyor?" diye sorduğunda, "ya haklıysa?" demiştim. Ozan bu sefer kolumu tutup, "dur bi sen baya ciddiye aldın mı dediklerini?" sormuştu. "Beni kimse sevmiyor ki, belki sen bile şu an benden korktuğun için takılıyorsun" dediğimde, "saçmalama oğlum ben senin kankanım." demişti. Ve bir süre sonra "yok sen bu Ekim'in dediklerini baya içerlemişsin" diye devam konuşmuştu. Kafamı sinirli ovduktan sonra "kimse bana böyle birşey söyleyemez" demiştim. Ozan gülüp, "aklı başına seni bitirdiğini sanıyor ama daha kimlerle dans ettiğini bilmiyor" derken, bir yandan Ayşe'ye yazıyordu. Ben telefonundaki mesajları okuyabiliyordum.
Ozan.: Sinirli misin?
Ayşe.: sence?
Ozan.: benim sorunum seninle değil.
Ayşe.: ama Ekimle?
Ozan.: evet
Ayşe.: Ozan sen bu kadar zorbayken bizden olmaz.
Ozan kafasını kırgın bir şekilde bana çevirdiğinde, onun düşüncelerini tahmin edebiliyordum. "Bu kızla oyanama artık" dediğimde, "ben onu yıkmadığım sürece bitmemiştir bu oyun" demişti. "Bide sen yıkılma" diye aşık olduğunu ima ettiğimde, sinirlenip, paniğe kapılmıştı. "Kanat saçmalama ben ne zamandır mahalle gülüne bakarım?" dediğinde, yutkunmuştum. Ekim bunu bildiğim halde birşey yapmadığımı bilse, beni silerdi.

Ama ondan bana ne değil mi?








Bu sefer Kanat'ın perspektifinden yazmak istedim.

Duy beni'de Dağhan'ın, Ayşe'ye iddia yaptığını öğrendiğimde, aklıma yazdığım Ozan'ın gelmesi peki hekshdjsjdj

Kalbimin sırrıWhere stories live. Discover now