-77🗓

280 27 90
                                    

Sonunda okula çok kötü bir kafa ağrısıyla gelebilmiştim. Pek birşey hatırlamıyordum sadece Kanat'ın tüm gece yanımda olduğunu. O kadar tatlı bir kişiye dönüşmüştü ki. Onunla gurur duyuyordum. Annem'e içkiyi kaçırdığımı söylesem alkolün zararlarını anlatırdı 3 saat. Ondan hiç çaktırmadan evden çıkabilmiştim. Ayşe bana doğru geldiğinde biraz şaşkın bakıyordu. "Ekim gel bunu görmen lazım" diye beni çekiştirdiğinde, istemsizce arkasından gelmiştim. "Üff dursana kızım zaten kafam patlıcak gibi" diyerek mırıldandığımda okulun havuz bölgesine gelmiştik. "Ayşe nerdeyiz?" diye kızmaya başladığımda Rıza bey ve Kanat'ı kavga ederken duymuştum. "A bu Kanat'ın babası değil mi?" diye şaşırdığımda "evet ta kendisi" demişti Ayşe beni onaylayarak. "E iyide niye okula kadar gelmiş?" dediğimde, "bende bilmiyorum sadece Kanatla bayadır konuştuğunu gördüm" demişti. Dedikleri hiç birşeyi anlayamıyordum. Sadece Kanat'ın babasına kızdığını görebilmiştim.

Kanat.:
"Evet doğru duydun Kanat o kızdan ayrılmazsan, kızın bursunu yok ederim" dediğinde, "bunu yapamazsın" demiştim sinirli şekilde. "Beni izle" diye müdürün odasına doğru gittiğinde, kolunu tutmuştum. "Dur!" diyerek nerdeyse bağırdığımda, babam sevinçli şekilde bana dönmüştü. "Evet dinliyorum?" dediğinde, "Ekimden ayrılırsam rahat bırakacaksın onu değil mi?" diye artık sorduğumda, "rahat bırakmayı geçtim kızı zengin bile ederim yeterki ondan uzak dur" demişti. "Tamam" diye kısaca dediklerini onayladığımda, babam elini kafama koymuştu. Onun ellerinden iğrendiğim için kafamı elinin altından çekmiştim. Önemli bir arama alan babam "tabi gelirim" demişti. "He bide" diyerek bana döndüğünde, "o salak kardeşine de söyle aşk onu güçsüz yapar. Ondan oda ayrılacak o fakir kızdan" demişti. "Sizde bu fakir sevginizi sadaka vererek geçirmeye çalışın" diye konuştuğunda, arkasına dönüp gitmişti. Hayatımda bu kadar nefret duyduğum bir adam olmamıştı. Ekimden ayrılamazdım ama onun itibariyle de oynayamazdım. İlk defa yine kendi canımı yakasım gelmişti ve tutamıyordum artık kendimi.

Ekim.:
Tam Kanat'a gitmek istediğimde zil çalmıştı. Derse yetişmek için havuz alanını Ayşeyle birlikte terketmiştik. "Ben Kanatla kantinde konuşurum" diye konuştuğumda, Ayşe biraz şüpheli bir şekilde "evet ama baya moreli bozuldu sanki Kanat'ın" demişti. Benim aklıma yatmıştı bu durum ama illaki konuşurduk olanları. Sınıfa oturduğumda Ozan yanıma gelmişti. Ozan ve ben bir kaç saniye bakışmıştık. "Birşey mi vardı?" diye sorduğumda gözleri hafifce dolmuştu. Onu böyle görmek canımı yakmıştı. Kolunu tutup dışara götürmek istediğimde elimi attırmıştı. Şaşkınlıkla bizi izleyen sınıf halen öğretmeni bekliyordu. "O kadar mı zor ya?" diye isyan ettiğinde, "Ozan ben birşey yapmadım" demiştim kendimi savunarak. Bu sefer gözyaşlarını serbest bıraktığında, "bu kadar mı zor beni sevmek?" demişti. Neden üzüldüğünü anlamasam bile sıkı bir şekilde sarılmıştım ona. Tek bildiğim şey ona şu an destek lazım olduğuydu. "Bana daha neden sarılıyorsun? Ben hakettim bunu" dediğinde, babamla ilgili bir sorun yaşadığını anlamıştım. 1 gün içerisinde gerçek yüzünü göstermesi beni bile şaşırtmıştı. "Beni içere bile almadı Ekim" diye bu sefer hüngür hüngür ağladığında, onu sakinleştirmekte zorluk çekmiştim. "Ama bizi kendi istedi" dediğimde, "evet ama seni istiyormuş, sen olmadan beni almazmış" diye üzüldüğünde, onun gözyaşlarını silmiştim.

Melisa beni bile şaşırtarak Ozan'a sımsıkı sarılmıştı. "O bir salak olduğu için değerini anlamadı" dediğinde Melisa'nın aslında o kadar acımasız olmadığını anlamıştım. Sadece hisslerini göstermekte zorluk çekiyordu. Ozan biraz şaşırdığında, "ne be hep mi kötü konuşacam sizinle" demişti kafasına hafif vurarak. Gerçekten babam bu sefer hayallerini yıkmıştı ama gerçek yüzünü bu kadar erken göstermesi iyi olmuştu. Direkt telefonumu elime alıp, dışarıda babamı aramıştım. Biraz bekledikten sonra açmıştı. "Kızım?" dediğinde, "evet kızın" demiştim. "Sen Ozan'ı mahvettin" diye devam konuştuğumda, "ben sadece onu beklememiştim" demişti beni daha da şaşırtarak. "Artık nerdeyse bağırdığımda, "ya sen o çocuğun hayallerini çaldın hayallerini" diye cevap verdiğimde, "sen nasıl aynaya bakıp, kendinle gurur duyabiliyorsun?" demiştim. "Onu çöpe bırakıp, ikinci kez kapıdan kovmak ne demek?" dediğimde, babam birden patlamıştı. "O benim oğlum değil ve asla oğlum olarak görmeyeceğim. Anla bunu benim tek bir çocuğum var o da sensin" diye konuştuğunda, "benide sevemedin ki doğru düzgün" demiştim gülerek. "Benim artık numaramı sil" diye kızdığımda, "Ekim ama-" demeye çalışmıştı. Yüzüne telefonu kapatıp, derse girmiştim. Öğretmen de artık gelmişti zaten.

Kalbimin sırrıWhere stories live. Discover now