-27

725 49 141
                                    

"Biz Kanat'la sadece konuşmayız bu kadar özlem sonrası"

Kanat bile şok içinde kızın dediğini dinlemişti. Ozan ise en büyük heyecanla bana bakıyordu. "Kızım senin müdürünle konuşmak istiyorum" dediğimde, "abartmaya gerek yok" diye tepki vermişti. "Kanat üzere sanki objeymiş gibi konuşamazsın!" diye sinirlendiğimde, Kanat sonunda konuşmaya başlamıştı. "Ekim!" diye bana hitap ettiğinde, "ben rahatsız olmadım" diye devam konuşmuştu. Beni şu an fena bozmuştu. "Tabi önünde güzel bir amerikan kızı var. Benim salaklığım zaten sen beğenirsin böyle ucuz kızları" diye konuştuğumda, Kanat gülerek daha da sinirimi bozmuştu. "Kusura bakma Ekim ama sen hayatımda kim oluyorsun da bana karışıyorsun?" Bu soruyu sorduğunda, gerçekten yaptığım şeyi kafamdan geçirmiştim. Neden bu kadar karışıp, tepki vermiştim? Vanessa Kanat'ın cebine birşey sokup, ona göz kırpmıştı. Kanat ise ergen bir çocuk gibi sırıtıyordu. Ben bu durumdan sıkıldığım için, bir yere oturup, menü'ye bakmıştım. Kanat'ı baya kırmıştım ama beni böyle bozması hiç hoş değildi.

Yanıma Ayşe, önümede Kanat oturmuştu. Kanat'ın yanında Ozan ve onun yanında Melih oturuyordu. Camdan dışarıya baktığımda, Ayşe benim kulağıma eğilip, "sen dur, bende onu bozmazsam benim ismim Ayşe değildir" demişti. İlk ne yapmak istediğini anlamamıştım ama garson'a gidip, bana gösterdiğinde, anlamıştım planını. Uff hayır Ayşe ne yapıyordu diye paniklerken aynı zamanda yemeğimi seçiyordum. Ayşe yine yanıma gelip, "tamamdır" dediğinde, "ne tamamdır?" diye sormuştum. "Kızım güven işte" diye konuşmuştu. "Belli mi ne istediğiniz?" diye soran Kanat'a "evet" diye kısa bir cevap vermiştim. "Ekim çocuk gibi küsmedin bana herhalde arkadaşım yüzünden?" dediğinde, "yok hayır istediğin kadar becerebilirsin o sürtüğü" diye kaymıştı ağzımdan. Oda zevkten 4 köşe gibi görünüyordu. Ama o zevkli ifadesi uzun sürmemişti garson geldiğinde.

"Evet siparişleri alim" diyen genç ve karizmatik garson, elinde bir defter ve kalem tutuyordu. Herkesin siparişini alırken, bile gözlerini benden kesmiyordu. Bunu yavaş yavaş fark eden Kanat'ın birden güler yüzü düşmüştü. Ayşe yine ne halt yemişti bilmiyordum ama fena olmamıştı. Bende provoke etmek için geri gülümseyip, transparan elbisemin üstüne su dökmüştüm. "Ayy bu sakarlığım gerçekten beni bir gün öldürecek" demiştim. Garson bey masamı direk silip, yüzüme gelen suyu da bir bezle siliyordu. Kanat bunlar olurken, ellerini yumruk haline sıkıyordu. "Tamam bence su gitmiştir artık" diyen Kanat, önümdeki garsonu yine kendine getirmişti. "Sizinde siparişinizi alim hanımefendi" dediğinde, "siz bana neyi tavsiye edersiniz?" diye geri konuşmuştum. "Yani buranın makarnası çok meşhurdur" diye konuştuğunda, "bakın size güveniyorum" demiştim. "Size bir iltifat verebilirsem" diye cümlesine başladığında, Kanat "hayır veremezsin" demişti. "Yoo ben merak ettim, ne iltifati?" diye çocuğa göz kırptığımda, "gerçekten çok güzel gözleriniz var, bir kere bakan iki kere bakıyor" demişti. Artık Ozan bile gülümsemiyordu çünkü Kanat'ın fıttırdığını görüyordu. "İsterseniz numaramı verebilirim" dediğimde, "saçmalama artık Ekim" diye dişlerinin arasından konuşan Kanat, çocuğu öldürecek gibi görünüyordu. "Sizde artık işinizi yapın!" diyen Kanat'a fena kapak koymuştum. "Kanat ben rahatsız olmuyorum."

Ayşe bana en gururlu bakışını attığında, "siz erkek milleti işte yaptığınız şeyi denemeden anlamıyorsunuz" demişti. Ozan'da ona büyük bir hayranlıkla bakıp "benimle oynamayı mı düşünüyorsun yoksa?" diye sormuştu. "Yok Ozan bunun için sana ilk değer vermek zorundayım" dediğinde, yutkunmuştum. Baya fena laf sokmuştu. Önümüzdeki garson herşeyi izlerken, elimdeki olan kağıdı ona doğru uzatmıştım. Yani uzatmak üzereydim, tabi Kanat elimi tutana kadar. Elimi hafif sıkarak geri itmişti. Ayağa kalkıp, garsonun önünde durmuştu. "Bak siktir git yoksa seni gebertirim anladın mı?" diye garsonu itmeye başlayan Kanat, herkesin gözlerini üstümüze çekmişti. "Tamam Kanat, dur!" diye olaya müdahale etmeye çalışan ben, sadece görmezden geliniyordum. "Mekan sizin mi de beni işimden kovmaya çalışıyorsunuz?" diye geri tepki veren garson, yiyebileceği en kötü dayağı yemişti. Yerde olan garson'a eğilip, "mekan benim olmayabilir ama bu kız benim" demişti. Ona inanamıyordum. "Ben senin sahip olduğun bir oyuncak değilim Kanat!" diye cevap verdiğimde, "otur oturduğun yerde!" demişti. "Sen öyle böyle odun değilsin, kendini beğenmiş bir ukalasın" diye patladığımda, "yetmedi galiba sahnedeki dediklerin" diyerek bana doğru yürümüştü. Çenemi tutup, yukara doğru çekmişti. "Biliyor musun ilk senden özür dileyecektim ama iyiki yine nasıl biri olduğunu aklıma getirdin" demiştim.

Ayşe bana hak vererek "go bestie!" diye hafif çağırmıştı. "Bu mekanı terk edin beyefendi!" diye konuşan yönetici, Kanat'ı iyice sinirlendirmişti. "Zaten tadım kaçmıştı sizin bu ucuz servisinizden" demişti. Eline gelen masa örtüsünü çekip, yemeği yere döküp, tabakları kıran Kanat, "ay elimden kaydı" demişti. Arkasından bağıran mekan sahibine orta parmağı gösterip çıkan Kanat'ın, arkasından gitmiştim. "Senin bu yaptığın gerçekten saygısızlıktan başka birşey değil" dediğimde, beni duymazmış gibi devam yürümüştü. "Sen niye böyle büyük bir pislik gibi davranıyorsun? Bir an çok sevimli olup, bana satışta yardım ediyorsun ama diğer yandan yine olabileceğin en pislik herif oluyorsun."

Sorum onu yürümekten durdurabilmişti. "Cevabını duymak istemediğin sorular sorma" diye konuştuğunda, "çünkü sen çok ödleksin" demiştim. Kanat'a uzun süre sessizlikten sonra "çünkü senin cesaretin yok" demiştim. Kanat bu söylediğim laflardan baya rahatsız ve sinirli gibi görünüyordu. Gözlerini bir an olsun benden ayırmamıştı. "Çünkü sen-" diye konuşmak isterken, beni agresif bir şekilde belimden tutup, kendine çekmişti. Bir eli saçımda diğer elide belimde olan Kanat, dudaklarını benimkilerin üstüne bastırmıştı. Bu öpüşme ama diğerleri gibi değildi, içindeki siniri ve öfkesini resmen bana yansıtıyordu. Ne kadar direnmeye çalışsamda, sımsıkı tutuyordu bu sefer. Üst dudağımı emmerken, aynı anda vampir dişiyle dudağımı ısırmıştı. Bir yandan saçlarımı hafif çekip, kanayan dudağımı yalayan Kanat, nefessiz kalmıştı. Sonunda ondan ayrılabildiğimde, tam ağzının ortasına bir tane yapıştırmıştım.

"Hadi ama Ekim sende bekliyordun bu anı"








Kiss geldi sonunda millet 👀
Belki sevgili odunumuz Ekim'e boş değildir ;)

Zamanım oldukça yazmaya çalışacam ama bu aralar biraz yoğun olabilirim
:(

Kalbimin sırrıWhere stories live. Discover now