-42

532 37 56
                                    

"Yazık bende senin değiştini sanmıştım."

Kanat'a gerçekten inanamıyordum. Yaptığı şeyin ya ciddiyetinin farkında değildi yada beni daha da sinir etmeye çalışıyordu. Bundan sonra Can ile konuşmam lazımdı. Kanat'la şu an ayrı bile olsak yinede onu bıçaklattırması doğru değildi. Omzuma atlayan Ayşe, "olanları duydum, iyi misin?" diye sormuştu. "Evet biz ayrıldık" dediğimde, hafiften gözlerim dolmuştu. "Ne kadar da shiplesem sizi, yaptıklarının hiç bir tarafı koruncak değil" diye omzumu ovalamıştı. "Asıl sen nasılsın?" diyerek Ozan'ı ima ettiğimde, aynı zamanda alt kattaki kantine yürüyorduk. "Yani, aklımı karıştırmakta 1 numara biliyorsun ama Leyla'ya zarar vermesi onu yine gözümde düşürdü" diye uzun bir of çekmişti. "Ben hiç mutlu olmucam deme?" diye sorduğunda, "ya ne saçmalıyorsun, hem kız ben seni mutlu etmiyor muyum yoksa?" demiştim. Ayşe gülerek "deli, sen olmasan kafayı yerdim" diye cevap vermişti.

Alt katta tüm sevmediğim insanlar vardı ve bu benim Ayşe'ye dönüp, "yemesek mi?" dememe sebeb olmuştu. Gülmeye başlayan Ayşe elimden tutup, "özgüvenin nerde kaldı, kahraman kız" diye Kanat'ı taklit etmişti. Kafasına vurduğumda, "tamam sustum" demişti. Bizim masaya Bekir ve Leyla da eklendiğinde, hepimiz Leyla'ya durumunu sormuştuk. O çok özgüvenli bir şekilde, "sen aslında onların durumunu sor, bu yaptığımdan sonra" diye konuştuğunda, "bak Kanat'a zarar verme!" demiştim. "Aman ne Kanatmış ben burda ayaklarımı kaybettim, şimdi onlar kaybetsin" dediğinde, tüylenmiştim. Kantindeki herkese bir anda bir mesaj gelmişti ve ben o mesajı açmaktan korkmuştum.

Gördüğüm şeyle bir anda donup, kalmıştım. Ama bir yandan da içim rahatlamıştı çünkü Kanat yerine Melisa ifşa olunmuştu. Ozan'la öpüşürken görüntüleri yayınlanmıştı. Kantindeki herkes fısıldamaya başlarken, Leyla'nın attığı alt yazıyı da okumuştum "resimdeki gördüğünüz sürtük, hem Kanat'ı hemde Ozan'ı oyalamıştı." Masamızın karşısında oturan Melisa, bizim tarafa doğru gelmişti. Yüzü düşmüştü ve ne yapacağına dair hiç bir fikrim yoktu. "Dinle beni küçük şeytan" diye Leyla'nın saçını çektiğinde, "kollarını da kaybetmek istemiyorsan, hemen geri çek" demişti. "A a noldu Melisacım? Kanat gördüğünde senden iğreneceğini biliyorsun galiba?" diye onu provoke ettiğinde, Ozan ve Kanat da uzaktan olanları izliyordu.

Sanırım planı arkadaşları birbirine düşürmekti. Gözlüğüyle heyecanlı bir şekilde oynayan Aziz, Leyla'yı ciddi almaya başlamıştı. O resmi gören Ayşe de biraz tuhaf olmuştu sanırım resim eski bile olsa, yinede kıskanmıştı. Kanat umursamaz bir şekilde, gördüğü resimle birlikte telefonunu kapatmıştı. Benim gözlerimi hemen üzerinde fark ettiğinde, bana göz kırpmıştı. Bende buna karşılık gözlerimi döndürdüğümde, daha da etkilenmiş gibiydi. İnanılmaz bir libidosu vardı ve inanılmaz bir şekilde bana takmıştı. Dünya bile ikiye bölünse sadece beni dert edecekti. Leyla, Melisa'ya doğru bakıp, "diğer arkadaşlarına da söyle kemerlerini taksınlar çünkü bu yokuş sizi koltuklarınızdan düşürebilir" demişti. Melisa üzere konuşmaya başlayan milleti, Kanat susturmuştu. "Sikerim telefonunuzu" diye hiddetli bir şekilde milletin üzerine yürüyüp, telefonlarını kırdığında, biraz da olsa sinirlenmiştim onun Melisa'yı bu kadar korumasına. Yani şu an aldatıldığını anlayan birisi için, Melisa'ya sinirlenmesi gerekiyordu.

Kanat.:
Ne kadar da iğrenmiş olsam o karşı karşıya geldiğim görüntüyle, yine de bi yerde Melisa'nın ne kadar yalnız hissettiğini ve bunları sadece annesinin yarasını kapatabilmek için yaptığını biliyordum. Ozan çok endişeli bir şekilde "bunlar ortaya çıktıysa-" diye konuştuğunda, beni kıllandırmıştı. Benden birşey sakladığı belliydi ama bunu hiç bir koşul altında söylemiyordu. Melisa önüme oturup, "bak Kanat bu görüntüler-" diye kendini açıklamaya çalıştığında, en umursamaz şeklimde oturduğum sandalyeye dayanmıştım. "Umrumda bile değil" demiştim. Kalbinin kırıldığını yüz ifadesinden anlamıştım. "Bende seni Vanessayla aldatmıştım, sorun yok" dediğimde, Melisa ayağa kalkıp, çantasını eline almıştı. Ağzıma bir tokat yapıştırıp, gittiğinde, "Ekim'in eli biraz daha sert ondan bir kaç hareket öğren" demiştim. Ozan artık üstüne gitme gibi baktığında, önüme dönüp, Ekim'e bakmıştım.

Saçlarını düzeltip, yukarıdan bağlamıştı ve dudaklarını nude tonlarında boyamıştı. Bu kızın her detayına bayılıyordum ve asla süzmeden geçemiyordum. Fiziği zaten tüm okuldaki kızlara bin basardı. Kendimi ona bakarken, sırıtırken bulmuştum. Can onun yanına oturduğunda, oturuşumu düzeltip, yüzümdeki gülümsemeyi düşürmüştüm. "Bu şerefsiz herif nerden buldu yine sevgilimi?" diye mırıldandığımda, Ozan bana endişeli bir şekilde dönüp, "sevgili değilsiniz ki bro" demişti. Onu ne kadar sevsem de sinirli bakışımla onu susturabilmiştim. Onları duyamadığım için kafayı yemek üzereydim. "Ozan, biz şu masaya oturalım" diye Ekim'e yakın olan masayı işaret ettiğimde, Ozan dünden razıydı. Ayşe yüzünden olmalıydı.

Yanlarına oturduğumuzda, en büyük dikkatle dinlemeye başlamıştım. "Kusura bakma ama o çocuk bıçaklanmayı haketti" diye konuştuğunda, Ekim ona kızıp, "kimse böyle bir hareketi haketmez" demişti. "Sen onu tanımıyorsun, o seninle kafayı bozmuş- diye konuşmaya başladığında, ona onu susturcak bir mesaj yollamıştım. "Ne demek istiyorsun Can?" dediğinde, Can hemen ayağa kalkıp, "neyse dediklerimi unut" demişti. Bu piç çocuğu Ekim'in yakınında dolanmamalıydı. Onunla konuşmasam deliye döneceğim için, önündeki sandalyeye geçmiştim. Hemen beni gördüğünde ayağa kalkan arkadaşlarına "siz kalın, o gitsin" demişti. Kafamı gülerek öne eğdiğimde, birden yine ifademi değiştirmiştim. "Tamam bana farketmez" dediğimde, Ekim rahatsız olmuştu. "Can ne alaka?" diye konuştuğumda, "o konuyu bitirdiğimizi sanıyorduk" demiştim. "Hayrola Kanatcım, biz ayrıldık cümlesinde neyi anlamıyorsun?" dediğinde, arkadaşları bu sefer kalkıp, gitmişti. Arkalarından gitmek isteyen Ekim'i kucağıma çekmiştim.

"Beni ne kadar özlediğini biliyorum" diye kulağına fısıldadığımda, tüylerinin diken diken olduğunu görebilmiştim. Onu hangi şekilde etkileyeceğimi biliyordum ve bu benim baya hoşuma gidiyordu. "Kanat, bırak beni" diye cıyakladığında, onu karnından kollarımla tutmuştum. "Şimdi beni büyük bir dikkatle dinle" diye saçını kulağından çektiğimde, "beni görmezden gel ama sakın beni başka erkeklerle test etme" demiştim. "Diyelim ki öyle, ne yapacaksın?" diye beni provoke ettiğinde, "görürsün denediğinde" demiştim. "Hadi sen istiyorsan kalk, çünkü tahrik olmaya başlıyorum" diye onu uyardığımda, "çok iğrençsin" diyerek kalkmıştı. Gitmeden önce son kez bana dönüp, "bunuda kafana sok, biz  a y r ı l d ı k" diye her harfi ayırarak konuştuğunda, gülmüştüm. "Seni zor yakaladım ve o kadar kolay bırakmaya düşünmüyorum kahraman kız" diye ayağa kalktığımda, Ekim şaşkın bir şekilde arkamdan bakıyordu.

Bakalım bizi tiyatro oyununda başrol olarak gördüğünde, nasıl bir tepki verecekti...










Zor yetiştirdim, arkadaşımın nişanından sonra ölü gibiydim😭
Bakalım sırada kimin sırlarını ortaya dökecek Leyla :)
Ekim Kanat'tan zor kurtulabilecek gibi görünüyor 👀

Diğer bölüm perşembe günü gelir, sizi çok seviyorum oyunuzu vermeyi unutmayın ❤️❤️🙏

Kalbimin sırrıWhere stories live. Discover now