Kalbimin sırrı

-56

"Doğruluk mu cesaret mi oynayalım, hem nostalji yaşarız biraz" dediğinde, ilk oynadığımız günleri ima etmişti.

"He ama baştan söylim, mızıkçılık felan yok herkese ne söyleniyorsa onu yapacak" diye konuştuğunda, eline boş bir şişe almıştı. Oynamaya hiç razı görünmeyen Kanat, gözlerini döndürmüştü. "Sonunda yine bir dram çıkacak ona korkuyorum" dediğinde, Asena gülmeye başlamıştı. Ama o normal gülüşlerden değildi, sanki bilerek zorla gülmeye çalışıyor gibiydi. "O kadar da komik değildi" diye konuşan Ozan'a gururla bakmıştım. Kanat masaya doğru inip, şişeye ulaştığında, kudurmuştum sinirden. Resmen yarı gömleği açıktı yine ve herkes nerdeyse tüm göğüs bölgesini görebiliyordu. Asena desen zaten salya akıtmak üzereydi. Önünü biraz kızarak kapattığımda, Kanat gülerek "adamın göğüsünü kapatmayı da sende gördüm ilk" demişti. Sinirlendiğimde, "tamam tamam" diye düğmelerini kapatmıştı.

"Tamam döndürüyorum" diye şişeyi döndürmeye başlayan Kanat, sanki bilerek bende durdurmuştu. "Bunu ama haksızlık olarak görüyorum" diye herkes Kanat'a kızdığında, "uf tamam ama ağladınız" diyerek şişeyi Leyla'ya vermişti. "Alın madem siz döndürün" dediğinde, omzuna hafif vurmuştum. "Kanat ya" diye güldüğümde, gözlerinin içi gülüyordu nerdeyse. Leyla döndürmeye başladığında, Aziz hiç istekli görünmüyordu bu oyunu oynamaya. Leyla ise Aziz kaçabilmeyesin diye onun bacağını eliyle indirmişti. Tam da Aziz'e gelen şişe, gözünü korkutmuştu. "Sevmem ben böyle saçmalıkları" dediğinde, Leyla onu ısrar eder gibi tutmuştu. "Hadi Aziz" diye gözlerini büyütüp, ona baktığında, "tamam doğruluk madem" demişti. Elleriyle alkış hareketi yapan Leyla, sevinçli bir şekilde, "hiç bir kıza aşık oldun mu? Yada çok enteresan bulduğun bir kız var mıydı?" dediğinde, Aziz kafasını evet der gibi sallamıştı. "Hadi söyle kimdi o kız?" diye sorduğunda, "sadece bir soru sorabilirsin" demişti. Biraz hayal kırıklığıyla devam çevirmişti şişeyi. Sonunda şişe tam Melisa'nın önünde durmuştu. "A a tesadüfe bak" diye yanımıza gelen Tugay beni hiç şaşırtmamıştı. Belki bizi provoke etmek için takip felan etmişti. "Bazı tesadüfler gereksiz" diye konuşan Kanat'ın yanına oturmuştu. "Ee madem görüştük, bi round oynarız ozaman birlikte" demişti. Sadece dua ediyordum Kanatla uğraşmaması için. "Doğum günün kutlu olsun hediye yok maalesef" diye sırıtıp, kolunu Kanat'ın omzuna koyduğunda, Tugay'ın kolunu attırmıştı. "Neyse ne, oynayalım artık şu saçma oyunu" diye önüne döndüğünde, Melisa "oh be sonunda" demişti. "Tamam hazırım, doğruluk seçiyorum" dediğinde, Tugay karışmıştı. "Kanat seni kaç kere altına aldı?" diye sorduğunda, Kanat'ın yüzü düşmüştü. "Hadi Melisacım unutamadığına göre 30 kere felan vardır" dediğinde, yutkunmuştu.

"Seni illaki gebertmemi mi istiyorsun oğlum" diye yakasından kaldıran Kanat'ı oturtmuştum. "Provoke etmeye çalışıyor anlamıyor musun?" dediğimde, "aşk olsun Ekim ben sadece oyuna dahil olup, bir soru sordum" demişti Tugay. Sorusundan rahatsız olan Melisa'ya yine dönüp, "hadi söyle" demişti. Bu sadece Melisa ve Kanat için rahatsız edici bir durum değildi, sevgilisi olarak böyle birşeyi duymak istemiyordum. Melisa biraz çekinerek, "yani saymadım ama vardır o kadar" demişti. İstemsizce sinirlendiğimde, Kanat benim iyi olup, olmadığımı kontrol edip duruyordu. "He işte bu kadar kolaydı" diye yine şişeyi çevirdiğinde, Kanat gitmesi için artık elini sıkmıştı. "Bak siktir ol git, içip mi geldin hiç bilmiyorum ama elimde kalacaksın" diye tehdit ettiğinde, "sakin ol, bu oyunda olur böyle sorular" dediğinde, şişe bende durmuştu. "Doğruluk mu cesaret mi?" diye sırıtarak sorduğunda, doğruluğu tercih etmiştim. Kanat'ın artık sinirden damarı çıktığında, elini masanın altından tutmuştum. "Sakin ol" diye fısıldadığımda, elleri halen sinirden titriyordu. "Cesaret almanı tercih ederdim" dediğinde, "ne demek lan bu?!" diye yumruk atmıştı Kanat ona. "Bakın yemin ediyorum elimde kalacak" diye kızdığında, "tamam gidelim artık" demiştim sakinleştirmek için. "Yok öyle kaçış, diğerleri de cevapladı sizde katılacaksınız" diye gülerek konuştuğunda, "tamam ne bilmek istiyorsun?" demiştim artık kızarak.