-69

260 34 75
                                    

Kanat.:
Ekim'i arabaya kilitledikten sonra büyük bir rahatlıkla partiye geri dönmüştüm. Onun rahat durmayacağını bildiğim için o deminki çocuğu hemen bulup, elimle önüme itmiştim. "N-nereye gidiyoruz abi?" diye sesi titreyen çocuğa hiç cevap vermeden, onu bir odaya kitlemiştim. Melisa'nın evini nerdeyse ezbere bildiğim için odayı kolaylıkla bulabilmiştim. "Geç" diye karşıma ittiğim çocuğun kafasını bir elimle tutmuştum. Ağlamaya başladığı an, yanına eğilmiştim. "Noldu? Demin çenen düşüktü?" diyerek sorduğumda, "abi bak nolur-" demeye çalışmıştı. Gülmeye başladığımda, "maalesef böyle şeyleri önceden düşünmen gerek" demiştim. Çocuğun benden korktuğu an, kafasını klozetin içine sokmuştum. Uzun süre çırpınan çocuğu yukara çıkardığımda, "nasıl? Uyandın mı biraz?" demiştim. Tüm suyu yere tüküren çocuğa soğuk bir ifadeyle bakıp, "sakın bir daha sevdiğim kıza asılma!" demiştim. Elime aldığım bıçağı biraz boğazına dayadığımda, "çünkü bu sefer bu kadar kolay çıkamazsın bu olaydan" demiştim.

Titreyen çocuğun hafif boynunu kanattıktan sonra üzerine odada bulduğum havluyu atmıştım. "Al köpek gibi ıslanmışsın. Biraz ayağa kalk böyle çok rezil duruyorsun karşımda". Çocuk nerdeyse ağladığında, "sen çok kötü birisisin" demişti arkaya doğru kayarak. "Sevdiğim kıza toz kondurmamak kötü birşey'se, seve seve kötü olurum" diye cevap verdiğimde, partiden çıkmıştım. Önceden böyle gürültülü yerleri çok severdim ve her dakikasının zevkini çıkarırdım ama Ekim'i sevdiğimden beri bu çok değişmişti. Her yer leş içinde gibiydi. Ayrılmış bile olsak o sadece benim olabilirdi çünkü biz birbirimiz için yazılmıştık. Yaptığı hareketler son zamanda aşırı derecede sinirimi bozmuştu. Ondan ona dediklerimi ve yaptıklarımı fazlasıyla haketmişti. Hafif sarhoş olduğum için biraz sendeleyerek arabaya doğru yürümüştüm. Uzaktan arabanın camının kırık olmadığını görünce şaşırmıştım. Ekim nasıl olduğu yerde kalabildi bu kadar kolaylıkla? Arabayı anahtarımla açtığımda, Ekim direkt arabadan çıkıp, yanıma gelmişti. Sinirli görünüyordu. "Ne bu?!" diye bağırarak üzerime yürüdüğünde, kan lekesi olan tişörtümü kast ettiğini anlamıştım. "İki saniye güvendim sana ve sen o çocuğa kim bilir neler yaptın?" dediğinde, hiç dikkatimi vermemiştim ona. Arabama yürüdüğümde, Ekim kapımın önüne geçmişti. "Ne yaptın Kanat?" diye artık çok sormaya başlayan Ekim, beni sinirlendirmeye başlamıştı. "Oturcak mısın yoksa seni geri mi taşim?" dediğimde, sinirle çantasını alıp, benim sürücü koltuğa oturmuştu. "Ne yapıyorsun?" diye sorduğumda, "sen ayakta zor duruyorsun, ben sürcem tabikide" demişti. "Beni bırakacaksın ama sen nasıl geri dönceksin?" diye sorduğumda, "taksiyle geri sürerim" demişti. "Yada bende kalırsın" dediğimde, göz kırpmıştım ona.

Yolcu koltuğuna geçtiğimde, tuhaf hissetmiştim kendimi. "Genelde-" diye konuşmaya çalıştığımda, Ekim "sen kadınları sürüyorsun" diyerek cümlemi tamamlamıştı. Sustuğumda, "bunları biliyorum zaten Kanat. Ne zaman parti olsa senin eskiden yaptıkların ortaya çıkıyor" demişti. Gözleri sinirden dolmuştu ve direksiyona biraz daha da kenetlenmişti. Ne kadar kıskanç olduğunun hiç farkına varmamıştım. "Sanki sen beni hiç kıskandırmadın" diye konuştuğumda, "inan bana sen beni sadece kıskandırmadın, sen benim psikolojimi bozdun son zamanlarda" demişti. "Belki senide randevu olarak terapiye yollarız, ne dersin?" diye güldüğümde, Ekim gözlerini döndürmüştü. "Kanat ben seni artık salıyorum, artık nasıl yaşamak istiyorsun öyle yaşa" dediğinde içimden paniklemiştim aynı zamanda. "İster o yardımı al ister alma" dediğinde, aniden el frenini çekmiştim. "Ne demek bu?" diye çenesini şiddetle kendime doğru çevirdiğimde, "ne? Sen bizim ayrılmamızı şaka felan mı sanıyorsun?" dediğinde, yutkunmuştum. "Sen demedin mi Kanat? Ayrıldık zaten diye?" diyerek sorduğunda, "bir kere yanlışın için dik dur Ekim" demiştim. Ekim bana uzun süre baktıktan sonra, "Kanat ben senin gerçek anlamda agresif tavırlarından rahatsız oluyorum ve evet bunu yanlış bir yöntemle çözmek bile istesem, seni düşündüğüm için yaptım" demişti artık anlatmaktan yorulmuş gibi. "Ama belki haklısın" diyerek nefes aldığında, "belki gerçekten evren bizim birlikte olmamızı istemiyor" demişti önüne dönerek. Gözlerim dudaklarına kaydığında, "ben ama seni-" demeye çalışmıştım. "Sen beni sevmiyorsun Kanat çünkü eğer sevseydin babamın beni bıraktığını bana karşı kullanmazdın" demişti.

Onu ne kadar kırdığımı anlamak canımı yakmıştı ve ilk defa bir acıdan zevk almamıştım. "Neyse neden durdurduysan bu arabayı" diye devam sürmek istediğinde elini tutup, onu kolayca kucağıma çekmiştim. Ne yapmaya çalıştığımı merak etmesine fırsat vermeden iki elimle çenesini tutup onu dudaklarıma doğru çekmiştim. Hafifçe sırıtarak, beni özleyip özlemediğini görmek için iki gözümü de açmıştım. Öpüşmeyi ilerletmeyen Ekim, anında dudaklarımdan ayrılmıştı. "İşte tam olarak bunu istemiyordum Kanat" demişti yine şoför koltuğuna geçerek. Özür dilemekte çok kötü olduğum için bazen ne yapacağımı bilmiyordum. "Sen bu ayrılık kelimesini ciddi alana kadar sana öpüşme felan yok" diye arabayı devam sürdüğünde, of çekmiştim. "Hem sen şu an biraz sarhoşsun ve ben senin bu yaptıklarını ve dediklerini ciddiye almıyorum" dediğinde, "üf tamam bende senin meraklın değildim" demiştim. Egom ve gururumla oynadığı için yine umrumda değilmiş tavırları aktifleşmişti. "Ozaman bana ahtapot gibi yapışmaya çalışma" diye kızdığında, biraz gülme isteğimi geri bastırmıştım. "Tüm gün ne kadar kötü olduğumu anlattın ama senin için ne yaptıklarımı unuttun" diye artık sinirlendiğimde, "çünkü unutturuyorsun o bipolar hareketlerinle" demişti kızarak. "Hem o elbise sana hiç yakışmamış" diye mırıldandığımda, Ekim daha da yukara çekmişti. "Yalnız bununla sadece beni etkiliyorsun şu an" diye konuştuğumda, yine indirmişti biraz elbisesini. Maalesef artık ahlakım bozulmuştu bir kere. "Senin bacakların çok seksi" dediğimde, "bak sapıklaşma" demişti beni uyararak.

"Başkalarının önünde bu kadar açık giyinmen sadece diğer erkekleri yok ediyor" dediğimde, paniğe kapılmıştı. "Nasıl? Sen o çocuğu yoksa-" diye korktuğunda, "o kadarını beklemen beni üzdü doğrusu" demiştim. "Ne bilim yok ediyor deyince bir an başka bir şey sandım" demişti rahatlayarak. "Hayır güzelce patakladım" diyerek güldüğümde, benim omzuma vurmuştu. "Gülüyorsun bide" diye kızdığında, "tamam ya sonuçta beni sinir etti ne yapsaydım?" demiştim kendimi açıklayarak. "Sağol yinede" diye mırıldandığında, "gerçekten rahatsız olmuştum" demişti biraz mahçup bakınarak. "Senin için dünyayı yakarım" diye saçını okşadığımda, ondan ayrı kalamadığımı anlamıştım. Tek umursadığım kişi Ekim'di ama sonra partide yaptığı şey aklıma geldiğinde, saçlarını anında bırakmıştım. "Yine bipolar olmanın sebebi? dediğinde, "ben senin için dünyayı yakarım ama sen beni hiç sevmediğini ima ettin bugün" demiştim kendimi düzelterek. "Kanat o alkol içmediğim anı diyorsan-" diye konuşmaya başladığında, "tamam boşver ben anladım" demiştim. "Zaten eve de gelmişiz" diye konuştuğumda, "istiyorsan bende kal" demiştim ciddi anlamda. "Sen bana bir taksi çağır" dediğinde, "dur bari bu halde seni taksici taciz edebilir" deyip, üzerine ceketimi bağlamıştım. "Bak o kadar sarhoş değilim seni sürebilirim" dediğimde, "yok hayır Kanat" diye kestirmişti. "Neyse bu yolculuğu unutalım gitsin" diye konuştuğunda, "beni unutmak bile istemen baya kırıcı" demiştim. "Ben sana ne yapman gerektiğini ima ettim gerisi sende" demişti benden uzaklaşarak.

Daha düne kadar nefret edeceğime dair yemin ettiğim kız nasıl olur da bugün beni yine etkileyebilmişti?









Evet biraz geç ve az yazdım ama olanlar ortada. Umarım hiç birinize bir şey olmamıştır. Konuşmak isteyen varsa, bana yazabilir. En azından mesaj üzere derdinizi ve travmanızı anlatıp, içinizi dökebilirsiniz. Allah hepimizi korusun ve kötü zamanlarda desteğimiz olsun ❤️❤️

Kalbimin sırrıWhere stories live. Discover now