-20

769 52 71
                                    

Sabah uyandığımda, saçlarımı fön çektirip, güzel bir makyaj yapmıştım. Bugün hiç bir zorbalığa boyun eğmicektim ve Kanat'a dediklerimi biraz da geri almak istesemde, takmadan devam edecektim. Çünkü oda yaptığı hiç birşey için özür dilememişti benden. Yüksek bir motivasyonla okula yol alırken, bir araba durmuştu yanımda. Kanat yada Aziz'i beklerken hiç okulda görmediğim bir çocuk durmuştu. Arabadan çıkıp, önümde durduğunda "Ekim'di deme?" diye sormuştu. "Kusura bakma ben seni çıkaramadım?" diye endişeli bir şekilde güldüğümde, "şimdi tanıyorsun, adım Can" demişti. Elini uzattığında, artık ayıp olmasın diye elini geri sallamıştım. "Dur Can mı? Sen Ozanlarla takılıyorsun" diye geri çekildiğimde, "sen takıldığın her insana benzer misin Ekim?" sormuştu. Bana biraz laf sokmuştu ama dediğinde bir gerçek vardı. "Ne bilim buda bir plan'sa Kanat ve Ozan'a komik olmadığını söylersin" diye konuştuğumda, Can gülmeye başlamıştı. "O kadar yaptılar yani?" Bi ara susup, bakıştıktan sonra araba kapısını açıp, "hadi gel" demişti. Bende artık iyi biri olduğuna emin olduktan sonra binmiştim arabasına.

"Bak Can güvendik sana, yarı yolda bırakma" diye uyarmıştım. "Ben senin gibi bir kızı yarı yolda bırakcağıma, Kanat'tan dövülürüm daha iyi" diye sırıttığında, bende istemsizce gülmüştüm. İyi bir çocuk gibi görünüyordu. "O kadar yani? Bide tanımadığın kız için" dediğimde, "yani gördüm ve gördüğümle memnun kaldım" demişti. Eli radyosuna doğru gittiğinde, sanki içimi okur gibi Ezhel'den "yavrum nerdesin" şarkısını açmıştı. "İnanmıyorum, sende mi seviyorsun bu şarkıyı?" dediğimde, "evet morelimi yüksek tutuyor" demişti. Bir yandan en yüksek sesimle şarkı söylüyordum ve az yer olsada dans etmeyi başarmıştım. Bir an bile olsa zorbalığı unutmuştum. "Memnun oldum Can" diye arabadan indiğimde, tüm okul bize bakıyordu.

Ayşe bana koşup "kızım siz ne ara oldunuz" diye şaşırmıştı. Bekir de bir yandan gelip, "yalnız havalı bir girişin oldu" demişti. "Demin tanıdım ama gayet iyi birisi gibi görünüyor" dediğimde, "Kanat odunu biraz insanlık dersi alabilir ondan" diye Kanat'a bakarak konuştuğumda, en kötü bakışıyla bakıyordu bana. Daha çok bakardı bu mal. Elleri yumruk şeklinde ve yüzü en hırslı ifadesindeydi. Yine ne yapmayı düşünüyorsa artık. Ayşe gülerek "nasıl mutlu olursan, öyle olsun" demişti. Ozan önünden geçtiği için, kafasını küs bir şekilde çevirip, yinede kızarmıştı. "Küs kalmayalım güzelim" diye Ayşe'nin çenesini kaldırdığında, o elini çekip "güzelim derken?" demişti. Ozan uzun süre gözlerine baktıktan sonra "tamam ben anladım" söyleyerek bana dönmüştü "Ekim dünkü hareketim yüzünden senden özür dilerim" demişti. Ama bunu yaparken sinsi bir bakışı vardı. Ayşe ise bu hareketini beğenip, yanağını öpmüştü. Bu sefer Ozan da beklemediği için bön bön baka kalmıştı. "Çok güçlü bir hareket yaptın" diye kulağına fısıldadıktan sonra, Ayşe benim arkamdan koşmuştu. Etkilenmiş gibi görünüyordu ve sadece öyle kala kalmıştı.

Sınıfa girmek istediğimde, büyük kavga vardı. Kanat, Can'ı kravatından yukara çekip, dolaplara sıkıştırmıştı. "Kanat!" diye sinirlenen ben "sen kafayı mı yedin?" demiştim. Halen çocuğun yakasını bırakmayan Kanat'ı kaktırıp, kendime çevirdiğimde, bağırmaya başlamıştım. "Noldu beni bıraktın başkalarına mı sataşmaya başladın?" dediğimde, "sen bu çocuğu ne kadar tanıyorsun da bana bu kadar sinirlenebiliyorsun?" diye cevap vermişti. Sinirimin bozulduğu için "sen insanlıktan ne anlarsın zaten?" diye Can'a gittiğimde, "iyi misin?" sorusunu sormuştum. Can sadece buruk bir şekilde gülümseyip "yani durduk yere saldırıya uğradığım için biraz kötü oldum" dediğinde, "bak halen şov yapıyor" diyen Kanat'a iyice sinirlenmiştim. "Kanat son kez söylüyorum, bana sinirlisin diye millete bulaşamazsın." O sadece çaresiz bir şekilde yüzüme bakıp, "sen gereksiz yere mi saldırdığımı düşünüyorsun?" demişti. "Şimdiye kadar yaptığın herşey bunun kanıtıydı" diye cevap vermiştim. Can ise acıdan kanayan dudağını tutuyordu. "Gel buz koyalım ve mikrop kapmasın diye yıkarız" der demez yüzü çok masumlaşmıştı. Kanat bana halen şok ve sinir içinde bakarken, Can ile lavaboya doğru gitmiştik.

„Beni sevmez pek" diye cümlesine başlayan Can'a soru işaretleriyle bakıyordum. Bir yandan pansuman yaparken "peki niye?" diye sormuştum. Biraz gülerek "çünkü Azizle kafayı yemiş" demişti. "Aziz ne alaka?" diye soran ben, sorumu geri almak istiyordum, cevabı yüzünden. "Aziz'i kendisi hiç çekemez ama diğerleri dalga geçtiğinde, kahramanlaşıyor." Can'a yara bandı bastırdığımda, acıdan hafif inlemişti. "Kusura bakma" diye cevap verdiğimde, halen dediklerini düşünüyordum. "Sence niye böyle davranıyor?" dediğimde, "sen onların hayatlarını normal mı buluyorsun? Normal bir aile olsalar abi kardeş kafayı yemiş olur muydu?" demişti. Böyle konuşmasından rahatsız oluyordum açıkçası. "Kafayı yediler demeyelimde, biraz yanlış yoldalar diyelim?" diye konuştuğumda, Can gülerek "sen kendini kandırmak istiyorsan öyle söyle" demişti. Peki Can'a ne kadar güvenebilirdim, ya Ozan'dan yada Melisa'dan yollanmışsa? "Neyse Can" dediğimde, "belki beni başkası yüzünden de çekemiyor" diyip, kolumu tutmuştu. Rahatsız olduğumu belli edip, kolumu çektiğimde, "neyi ima ediyorsun sen?" diye sormuştum. "Diyorum ki, Kanat sana belki hissleri yüzünden kızıyor" dedikten sonra "ve belki bizi kıskanmış olabilir" demişti. Bunları söylerken sırıtıyordu. Bu çocuk Kanat'tan hıncını alabilmek için beni kullancaktı sanırım. "Neyse sana daha iyi bir gün dilerim" diye çıktığımda, Can'ın dedikleri benim aklımı karıştırmıştı. Böyle birşey olamazdı değil mi? O bana sadece çok kurcaladığım için sinirlenmişti. Aman Kanat öküzü işte tipik hareketler diye tüm düşüncelerimi bir yana ittiğimde, tamda ona çarpmıştım...





Ben şok oldum son bölüm yüzünden. Resmen Kanat ve Ekim ayrıldı :(

Umarım bu bölümü beğendiniz biraz kıskançlıkta gerekir diye düşündüm 🤏

Kalbimin sırrıWhere stories live. Discover now