-71

267 30 69
                                    

Kanat ayağa kalkıp kapısını açtığında sahte bir yüz ifadesiyle karşılamıştı onları. Elindeki sargıyı saklıyordu diğerlerinden. Büyük ihtimalle onların sorgularından kaçıyordu. "E Kanatcım içere almıcak mısın bizi?" diye soran Melisa, sabırsız bir şekilde ceketini eline tutuşturmuştu. "Tabi tabi girin" dediğinde, beni görmeleri bir olmuştu. "Hm şimdi belli oldu neden Kanat'ın bizi büyük bir mutlulukla karşılamadığı" diye konuştuğunda, kendimi açıklamak için ağzımı açmıştım. "Size ne kardeş?" diye soran Kanat biraz pasif agresif davranmıştı. "Anladım hemde baya bi rahatsız oldun galiba" diyerek yere oturan Melisa "ama sizin zevkiniz için dersimi eksik veremem" demişti. Sonunda Leyla, Aziz ve Ozan da geldiğinde hepimiz masaya geçmiştik. "Birşeyler içmek ister misiniz?" dediğinde bana uzun bir süre bakmıştı. Aklıma mutfaktaki senaryo gelmişti ve muhtemelen o da onu ima ediyordu. Kızardığım için aşağı bakmıştım. "Çok iyi olur damağım bile kurudu" diye konuşan Leyla, "ve bir kaç abur cubur da fena olmaz" demişti arkasından.

Elimde değildi ama annemi merak etmiştim. Ozan'ı gördüğümde baya mutlu görünüyordu bu anını gerçekten bozmak istiyor muydum? Ona söylememek belki daha iyidi. "Ekim?" diye sorduğunda, "neden bana öyle bakıyorsun?" demişti. "Hiç öyle uzun süredir görmedim abimi" diye kendimi kurtarmaya çalıştığımda "tabi bende siz olsam kendimi özlerdim" demişti gülerek. Kanat içecekler ve kurabiyelerle içere geldiğinde, Melisa biraz gözlerini döndürmüştü. "Bu ne Kanat küçük çocuk muyuz?" diye sorduğunda, "içki varsa onu getir" demişti. Kanat'ın bugün baya siniriyle oynuyorlardı. Herkes Melisa'ya komik bir şekilde baktığında "ne? Bir yudum içkiden ne zaman birisine birşey olmuştur" demişti. Kanat Hennessy ve viski çıkarıp, önümüze koymuştu. "Olduysa başlayalım artık" diye getir götür yapmaktan sıkılan Kanat artık bunu belirtmeye başlamıştı. "Tamam tamam" diyerek kendisine içki dolduran Melisa, kitabını açmıştı.

Aziz bize bakıp, "bir hastalık üzere konuşmamız lazım" demişti. "Tamam Kanat anlatır bize hasta olmanın nasıl bir his olduğunu" diye gülen Melisa, kimsenin gülmediğini ve Kanat'ın bakışlarını gördükten sonra susmuştu. "Nasıl fiziksel mi psikolojik mi?" diye sorduğunda, "onu seçebiliyor muşuz" demişti Aziz. "Hipotermiyi seçelim" diye Kanat'ı daha sinir etmeye devam eden Melisa, artık tepki alabilmişti. "Çok komikmiş milletin fenalaştığı anları ortaya dökmek" diye alayına gülen Kanat çok sinirli bakıyordu. "Tamam Melisa uğraşma artık" dediğimde, Kanat'ın daha ne kadar sakin kalabileceğini bilmiyordum. Aziz bize bakıp, "tamam hepiniz konuştunuz ondan benim dediğimi alacağız" demişti. "Borderline kişilik bozukluğunu konuşalım" diye bize baktığında, Leyla bu fikire bayılmıştı. "Evet çok iyi fikir sınıfta kimsenin aklına gelmez" diye başkalarıyla yarıştığını belli ettiğinde, güldürmüştü onu. "Nee? Hep en iyisi biz olmamız gerek" dediğinde Melisa onun elini sıkmıştı. "Sizin gruptaki en mantıklı düşünen kişi" diye ona gösterdiğinde, "tamam yavşama" demişti Leyla gizlice utanarak.

"Aziz internete bakmamız gerek mi yoksa sen bize verecek misin bilgileri?" diye soran Ozan direkt cevabını alabilmişti. "Tamam yazmaya başlayın" diye konuşmaya hazırlanan Aziz, anlatmaya başlamıştı. "Benlik duygusunda olumsuz değişimler, tekrarlayan intihar düşünceleri veya teşebbüsü, şüphecilik, kontrolsüz sinir ve saldırganlık, duygularda ani değişimler, boşlukta hissetme, güven sorunu, aşırı hızlı araba kullanma gibi hareketler borderline kişilik bozukluğu belirtileri arasında" diye uzun uzun anlatmıştı herşeyi. İstemsizce semptomları tamamıyla Kanat'ta görüyordum. "Aziz peki bunun sebepleri ne?" diye merak ettiğimde, "yani genelde çocukluk travmasından oluşan bir hastalık" dediğinde, "hm tamam" demiştim şüphelenerek. "Noldu Ekim kendinde mi gördün semptomları?" diye dalga geçen Melisa'ya bakıp, "hayır tanıdığım birisinde var da" demiştim konuyu değiştirerek. "Sana ozaman çok sabır diliyorum çünkü öyle kişiler zor oluyor" dediğinde, Ozan dirseğiyle dürtmüştü onu. "Ne be yanlış mı?" diyerek dürttüğü yeri ovduğunda, "yo doğru" demişti Leyla onaylayarak. "Ben sadece pozitif enerjili insanları hayatımda tutuyorum" dediğinde, Kanat'tan hiç ses çıkmıyordu.

"Kanka sende bugün dilini yutmuşsun galiba" diye konuşan Ozan'ın lafına Melisa dalmıştı. "Yada Ekim'in dilini yuttu ve onu düşünüyor daha" diye öpüştüğümüzü ima ettiğinde, sinirlenmiştim artık. "Melisa bugün neden bu kadar şakacı uyandın?" dediğimde, "bir tane şakacı her zaman lazım olur aşko" demişti üzerine parfüm sıkarak. Bu davranışlarından artık rahatsız olmaya başlayan Kanat "viskiyi biraz fazla kaçırdın galiba" demişti. Artık sıkılan Aziz "yazdınız mı dediklerimi?" demişti bizi uyararak. "Aziz senden fena öğretmen olur bak" diye konuşan Leyla bugün biraz flört ediyordu onunla. "Öğretmen olmak istemiyorum" dediğinde, Leyla onun gözlüğünü çıkarıp kendine takmıştı. "Nasıl? Bana yakıştı mı?" diye soran Leyla, sadece kızaran bir Aziz ile karşı karşıya gelmişti. "Yani sana zaten herşey yakışıyor" diye mırıldanan Aziz Leyla'yı şaşırtmıştı. "Vay be kardeşime bak hızlı çıktı" diye gülen Kanat, yüzüne yastık yemişti. Ozan "oh be sonunda konuşuyorsun yine" diye konuştuğunda, Kanat "ders yapmayı sevmem biliyorsun" demişti kestirerek. Kanat'ın terapiden kaçtığı sebep bu muydu yoksa? Kendisi daha yüzleşmeye hazır olmadığı için miydi bu yaptığı hareketler?

"Tamam şu ders kitapları bi yana çekin!" diye emir veren Melisa artık dersten sıkılmıştı. Hepimize viski doldurup, "içelim ve eğlenelim biraz" demişti gülerek. Kanat su içermiş gibi içki içtiğinde, "sakinleş biraz" diyerek dizini ellemiştim. Mahçup bir şekilde yavaş içmeye başladığında, bende bir yudum almıştım. "Ben eve gitsem daha iyi olur" diye annemi düşündüğümde, Kanat kolumu tutmuştu. "Nereye?" diye beni geri ottuturduğunda, ne kadar güçlü olduğunu yine fark etmiştim. "İç şunu sonra gidersin acelesi yok" dediğinde, "noldu bensizlik zor mu geldi?" demiştim onu provoke ederek. "Evet" diye dürüstçe cevap veren Kanat, masadaki herkesin dikkatini üzerine çekmişti. "Şimdi otur oturduğun yerde" dediğinde, yutkunmuştum. "Noldu neden annene gidip, durmak istiyorsun?" diye sorduğunda, "boşver" demiştim. Çenemi yüzüne doğru çevirdiğinde, "neden gözlerin doldu ozaman?" diye hesap sormuştu bana. "Tamam Kanat üstüne gitme" diye konuşan Ozan'a "ben sormasam suç, sorsam suç" demişti sinirlenerek. Onlar konuşurken telefonuma mesaj gelmişti.
Tuna bey.: "Annenle özlemini gider çünkü benimle yaşıcaksın"
Ben.: 18 yaşındayım bana hiç birşey yapamazsın
Tuna bey.: Uzatılmış velayet davası açtım bana alışsan iyi olur

Ağlamak üzere olduğum için telefonumu kapatmıştım. "Noldu Ekim birisi birşey mi yaptı?" diye konuşan Kanat artık endişelenmeye başlamıştı. "Beni müsade ederseniz eve gitmem lazım" dediğimde, babam aramaya başlamıştı beni. Kanat elimdeki telefonu alıp, sinirle bir an açmıştı aramayı. "Ekim'i rahat bırakın ne yaptığınızı bilmek istemiyorum ama üzmeyin artık" diye yüzüne kapattığında, istemsizce sinirlenmiştim. "Sen niye karışıyorsun bilip, bilmeden?" dediğimde, "önemli bir konu vardı belki?" Belki hayatımda sadece sizin sorunlarınız yoktur?" dediğimde, elinden telefonumu alabilmiştim. Ozan merak ettiği için, "babamız mı aradı?" demişti. Kanat yüzünden bide Ozan da duymuştu.

"Ben eve gitmem gerek" diyerek dışara çıktığımda, kara kara sabahı düşünüyordum...












Evet bu seferde pek uzun yazamadım yine bir sınavım vardı :(

Kısa bir öneri.:
Ebrualekberli988 de EkKan kitapları yazıyor ve 4 kitap başladı. Ben "Aşk İntikamı" okudum ve memnun kaldım. Sizde belki beğenirsiniz

Kalbimin sırrıWhere stories live. Discover now