Bölüm 3: BEŞ GÜN

1.9K 168 197
                                    

Selam😇
Herkese iyi hafta sonları 🧡
4.bölümün ne zaman geleceğini wattpad duvarımdan ve twitter hesabımdan (prongs12) duyuracağım🥰
Yıldıza basmayı ve yorum yapmayı unutmayın 🔥🍊
İyi okumalar!
______________

🔥

            Aslı'nın beni sikine takmayıp Adem'le yürümek istemelerinden beri ben bende değilim. Tabi gecenin o saati Aslı'yı, o ne idüğü belirsiz Avrupalı sarı pipiyle İstanbul sokaklarında bırakamazdım. Bu yüzden onlar el ele yürümeye başladıklarında ben de arabama gitmek yerine onların peşinden gittim. Sapık bir katil gibi araya mesafe koyup bunların sallana sallana yürümelerini, Aslı'nın ağzından salyalar aka aka bu herife bakışını, her şeyi gözlerimle gördüm. Aslı o kadar yanındaki dallamadan gözlerini alamıyor ve o dallama da İstanbul'u o kadar bilmiyordu ki kızın yanından geçen ve ona yiyecek gibi bakan ayılara rağmen kızı yolun öbür tarafına almayı akıl edemiyordu. Üç kere arkalarından yetişip Aslı'yı yanıma çekmeyi düşündüm üç kere hayalimde Aslı tarafından çok kötü bir şekilde yol ortasında azarlandım.  O yüzden bunların hiçbirini yapamadan onların peşinden gittim.

              Midye yerlerken Adem'in yüzünün buruşması ve beğenmemesi Aslı'yı üzmüştü. En az 10 tane yemeden ayrılmadığı tepsinin başından 3.açılan midyeyi yarım bırakarak ayrıldı. O yemezse yemesin kızım sen yesene diye bağırmamak için iki sigarayı peş peşe içtim. Sonunda evin önüne geldiklerinde derin bir nefes aldım, sokağın sonundaki şu an kapalı olan kafenin tentelerinin arasından içeri girmelerini beklerken adamın Aslı'yı beyaz apartmanın giriş duvarına yaslayışına şahit oldum. Elleri kızın ince belini kavrarken onun da elleri adamın boynuna doğru uzandı.

Hadi git artık Ateş. Burdan sonra görecek hiçbir şey yok. Hadi oğlum. Adım at. Hadi.

            Ama olmadı ayaklarım demirden birer ağırlıkmışçasına bulunduğum yerden kıpırdamıyordu. Aslı'nın dilinin adamın dudaklarının arasında hareket edişini görüyordum, ya da öyle olduğunu tahmin ediyorum bilmiyorum. Adam vücutları arasında artık boşluk kalmayana kadar kendini kızın vücuduna iterken tenha sokaktan birinin geçmesini diledim. Biri geçsin de ayrılsınlar. Çünkü biliyorum ki Aslı gece bu kadar geç olmasa ve sokak bu kadar tenha olmasa kendi oturduğu evin önünde bunu yapmazdı ama işte bu nasıl şanslı bir piçse her şey onun lehine işliyordu. Elleri kızın belinden aşağı doğru inecekken kendimi kaybettiğimi anladım.

Neden içeri girmiyorlardı? Ne yapacaklarsa içeride yapsınlardı.

Yapmasınlar. Hiçbir şey yapmasınlar. Ama illa olacaksa da sokak ortasında olmasın. Benim gözümün önünde olmasın.

O zaman git Ateş. Gidemiyordum.

            Aslı adamın ellerinin gittiği yolu ya farkında değildi ya da umursamıyordu. Yaptığı tek şey adamın boynunu kendine doğru daha fazla çekmekti. Adamın elleri tekrar hareketlenince artık daha fazla dayanamayacağımı fark ettim. Kotumun cebinden telefonumu çıkardım. Hızlı aramalarımda daima en üstte duran numarayı tuşladım. Kızın küçük çantası ikisinin arasında kaldığı için ikisi de olduğu yerde sıçradı. Aslı telefonu eline alırken ekranda yanan ismime uzun uzun baktı ve onu tekrar çantasına attı.

Senin o elini... küfür de edemiyorum, beddua da edemiyorum. Ne bok yiyeceğim?

Onların peşinden giden kendi aklımı sikeyim.

Tekrar aradım. Açmadı. Tekrar aradım.

En sonunda dil alışverişine ara verip telefonu tekrar eline aldı ve sonra kulağına götürdü. Sırıttım. Az önceki manzaradan ve dişlerimi kıracak kadar sıkmamdan dolayı kaslarım bu ani hareket değişikliği ile şoka girdiler.

Bir Gençlik HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin