Bölüm 37: FIRTINADA KALAN ÇINAR

2K 149 242
                                    

Selam🥺
Bu bölümle ilgili sizden tek ricam ister okurken, ister bölüm bittikten sonra şarkıları dinlemenizdir.
Benim için yazması en zor olan bölümlerden birini oyalanmadan yolluyorum.
Yıldıza basmayı ve yorum yapmayı unutmayın.
İyi okumalar!!
__________

"Belki de hiç geçmiyor acı alışıyor insan zamanla, belki de hiç kapanmıyor yara görmüyor insan zamanla."

🧚🏻‍♀️

(Pilli Bebek - Kızım)

Acıyarak yine mi buradasın diye bakan hemşireden gözlerimi kaçırdım. Günlerdir babamın yanından sadece Mavi'yi görmek için ayrılıyordum. Ogeday benim evimden ayrıldığında beri gitmiyordu Mavi'nin yanına. Kimse ondan bir haber alamamıştı, Olcay teyze ve Tevfik amca bana ne olduğunu sormuşlardı. Salağa yatmıştım.

Nasıl derdim?

Oğlunuza onun zehrinden tattırdım kaldıramadı diye nasıl açıklardım? Suçluluk bir kurt gibi yiyip bitiyordu beni.

Gerek var mıydı Beren?

Gerçekten bu kadar ileriye gitmeye gerek var mıydı, diyordu bazen hak veriyordum bazense iyi ki diyordum, karmakarışıktım. Pişmanlık onu kabul edeceğim kadar uzun süre bende kalmıyordu ve ne yazık ki intikam yemeğinin tadı benim damak zevkime uymamıştı.

Hemşire, babamın yemek sonrası ilaçlarını içirip tansiyonunu ölçtükten sonra odadan çıktı, belki onlar bu gece beni kovmadan babamın yanında kalabilirdim. Kaç gündür bu konuda başarılı olamamıştım ve sevgili rüşvetçim bir türlü gece nöbetine kalmadığı için onla da iş yapamıyordum. Gözyaşlarım artık akmaktan kurumuştu ve beynimin içinde sürekli dönüp dolan bir Ogeday sesi vardı. 'Ödeştik mi?' Ödeşmek için mi yapmıştım?

'Ben senden vazgeçmem diyordu, şimdi de geçmesin görelim.'

Bunun için yaptım, artık eminim. Ogeday bana verdiği birçok sözü bozmuştu, bunu da bozacağını göstermek için yaptım. Benim sana geldiğim kadar varsın sen, ben gittiğimde gelmiyorsun. Gittim, gelmeyeceksin.

Bunu fark etmenin verdiği acıyla derin bir nefes aldım. Bunu görsün diye yapmıştım, söz vermekle bitmiyordu işler. Eylemlerle de göstermek gerekiyordu ve Ogeday'ın yüreği bunu kaldıracak kadar güçlü değildi. Benim gibi değildi, oysa ben yapardım. Onun başka bedenleri soktuğu yatağımızda kızımızla da uyurdum, ona günaydın öpücüğü de verir birde onunla sevişirdim de. Benim yüreğim böyleydi işte, üstünden çivi topukluyla da geçerdim de yine de bana mısın demezdi. Doğrusu onun yaptığıydı, herkes kalbinin üstünden hayasızca düşman ülkenin bayrağı gibi geçmiyordu. Herkes bedenini istemediği ilişkilere sürüklemiyordu, herkes duşakabinin zemininde kendine bunu yaptığı için ağlama krizlerine girmiyordu.

'Beren.' Babamın ağzından dökülen ismimle önünde dikildiğim camdan uzaklaştım. Yemeklerden sonra genelde uykuya dalardı, muhtemelen yine rüyasında beni görüyordu. Bana seslendiği anlar artık sadece rüyalarında kalmıştı. Ona doğru döndüm gözlerinin açık olduğunu görünce şaşırdım. 'Baba?'

'Kızım bir kaldır beni.'

Ne dediğini anlamam için gözlerimi kırpıştırmam gerekti. 'Efendim?'

'Kaldırır mısın beni Beren?' eli havada tutmamı bekliyordu.

'Ta-tabi.' Yanına koştum. Sırtından destek olarak yataktan kaldırdım. 'Terlemişsin. Dur değiştirelim.' Çekmecesine ulaşıp temiz pijama üstü çıkardım. Uzun kollu lacivert pijamasını yeşiliyle değiştirdim. Yeni pijamayı giymesiyle rahatladığını gösterircesine üstünü düzeltti. 'Saat kaç?'

Bir Gençlik HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin