Bölüm 16: GARİP ve NORMAL

2.2K 156 102
                                    

Selamm😇😇

İyi bayramlar portakal çiçeklerimm🧡🧡
Size bu sefer bayram şekeri kıvamında yumuş bi bölüm getirdim umarım beğenirsiniz🙏🏽
Şu an şehir dışında olduğum için bölümü hızlıca kontrol edip attım, hatam varsa çok gömmeyin dönünce düzeltirim🙈
Birde bu şehir dışı planı yüzünden önümüzdeki hafta Çarşamba günü bölümü atamayacağım, şimdiden özür dilerim😔
Ama siz yorum yapıp yıldıza basmayı ihmal etmeyin olur mu? 🔥🍊

İyi okumalar!!
______________

🍊

'Sende bir değişiklik var Aslı, böyle nasıl desem; parlıyorsun. Sahneye çıkmak sana gerçekten yaramış. O eski ışığın geri dönmüş.' Güneş artık batmaya hazırlanırken mutfak masasında oturup babamla konuşuyordum, annem dışarıdaydı. Ben de döndüğümden beri babamla yapmaktan kaçındığım o konuşmayı yapıyordum. Çünkü babam ne olduğunu sormak, dertleşmek konusunda öyle bir yeteneğe sahipti ki içten bi 'Nasılsın?' Sorusu ile ona aniden dökülebilirdim bu yüzdendi belki de tatilden döndüğümden beri bende 'bir haller' olduğunu en iyi anlayan olması.

'O ne demek baba?'

Amcamların Bodrum'dan gelirken getirdiği ilk portakal hasadı ile yaptığımız revaniyi yerken baba kız sıcak çaylarımızı yudumluyorduk.

'İstanbul'a döndüğünden beri seni pek iyi görmüyordum. Bilmiyorum belki de sana İstanbul iyi gelmiyordu.' Kaşlarımı çattım, cümlesinin devamı gelecek gibiydi. Ya da ben gelmesini istiyordum. 'Ama?' diye sordum, bir devamı var değil mi dercesine.

'Ama yanılmışım.' Dedi önümüzdeki çay gibi içimi ısıtan bir gülümseme ile. 'Başkaymış senin derdin. Belki işsizlik, belki okuldan sonra ne yapacağını bilememek belki de bize hiç söylemediğin bir şey. Ben sahneye çıkma demeyi tercih ediyorum. Öyle görüyorum.'

'Öyle.' Dedim karşısında sessiz durmamak adına. Babam öyle noktalara parmak basıyordu ki ben sadece tek kelime ile onu onaylamaktan başka bir şey yapamıyordum. 'Bu kadar belli olduğunu bilmiyordum.' mutfak masasının üzerindeki örtünün desenlerini incelemeye koyuldum. Ne güzel çiçeklermiş bunlar ya? Niye daha önce dikkat etmemişim.

'Belli olmuyordu. Ben baban olarak anlıyordum.'

Hemen kafamı çiçeklerden kaldırıp benimkinden çok daha derin bakan gözlerine diktim. 'Sahi mi?'

Yıllanmış ama hala çok yakışıklı olan yüzüne bir gülümseme daha oturdu, o gülümsemenin sebebi olmak beni de gülümsetti. 'Tabi Aslı. İnsanın evladı ailesinden, sevdiklerinden uzakta olunca dudağının kenarına yerleşen hüzne, kelimelerinin arasına yerleştirdiği siteme daha da dikkat eder buluyor kendini. Tatilden döndüğünden beri satır aralarına sıkıştırdıkların, yüzüme bakarak söylediklerinden fazlaydı.'

Anlıyordu, anlamıştı.

'Sen gerçekten çok iyi bir babasın bunu biliyorsun değil mi?'

'Sizin gibi evlatlara yakışır bir baba olmaya çalışıyorum.'

'Mükemmel yapıyorsun bunu.'

Aiden'dan ayrıldıktan sonra babam çektiğim acıyı gördüğünde büyük bir aşkın pençesinde kıvrandığımı sanıyordu, buna yoruyordu. Bu yüzden Datça'ya gitmeme ses çıkarmamıştı, çünkü biliyordum ki yeni biten hasretliğimizin yerine hemen yenisini koymamı istemezdi. Döndüğümde ise gittiğimden daha kötü bir halde olunca yaşadığım aşkın herkese gösterdiğimden daha derin, daha büyük olduğunu sanmıştı. Belki de annemle kendi yaşadığına benzetmişti, sebebini bilmemekle beraber onların bir dönem ayrı kaldıklarını biliyorum.. Annem o zamanları şimdi şaka ile anabiliyorken babam hala konuşmaktan imtina ederdi. Şimdi bana baktıkça o zamanları hatırlıyordu, benim Aiden'la yaşadıklarımı o da kendi karısıyla yaşadıklarına yoruyordu belki de.

Bir Gençlik HikayesiWhere stories live. Discover now